Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu, Mülkiye Dergisi’nde Kemal Başak imzalı yayımlanan 33 sayfalık “Anayasa’nın İki Defadan Fazla Cumhurbaşkanı Seçilememe Kuralı Üzerine” başlıklı yazıyı özetlediği bugünkü köşesinde, “Kemal Başak’ın anlattıkları, Şentop’un bütün dayanaklarının altındaki halıyı çekiyor. Bu makale, Şentop’un bütün tezlerini, doğal olarak Erdoğan’ın yeniden aday olabileceği görüşünü net bir şekilde çürütüyor” dedi.
Terkoğlu, köşesinde söz konusu makaleyi özetleyerek şöyle aktardı:
“Mustafa Şentop da çalışmasında, 2017 öncesindeki cumhurbaşkanı kavramıyla, sonrasının aynı olmadığı tezine dayanıyor. Kemal Başak buna nasıl yanıt veriyor?
-Başak, anayasada, cumhurbaşkanı ile ilgili maddeleri inceliyor. Hiçbir yerde, “Yenisi cumhurbaşkanı eskisi değil” ayrımı yapmadığı için, Şentop’un tezini kabul ederseniz, anayasa içinden çıkılmaz hale geliyor. Erdoğan’ı seçtirmek için, 2017’den önceki cumhurbaşkanlarını anayasa dışına iterseniz, bir anlamda cumhurbaşkanı saymazsanız, durum tuhaflaşıyor.
- Mustafa Şentop’un, Erdoğan’ı aday yapabilmek için başvurduğu yollardan biri de cumhurbaşkanlığı kanunun yapılma tekniği. Şentop, cumhurbaşkanlığını tanımlayan 101. maddenin bütünüyle değiştirilmesinden hareketle, özetle “Eskisi sayılmaz” diyor.
- Şentop’un bir başka dayanağı, cumhurbaşkanlığı değişikliğine neden olan kanunun gerekçesi. Şentop, bu gerekçe incelendiğinde, cumhurbaşkanı kavramına yeni manalar yüklendiğini söyleyerek Erdoğan’ın eski cumhurbaşkanlığını saymıyor. Değişiklik maddelerini inceleyen Başak, şu sonuca varmış:
‘6771 sayılı kanuna kaynaklık eden kanun teklifinin imza sahiplerinin ya da hazırlayıcılarının, değişiklik yapılırken korunan anayasa hükümleri hususunda sistemli ve tutarlı bir duyarlılık taşımadıkları, böyle bir duyarlılık taşıyorlarsa da bunu kanun teklifinin gerekçesine tutarlı bir şekilde yansıtamadıkları görülmektedir.’
- Şentop’un son dayanağı ise değişikliği hazırlayan Anayasa Komisyonu’nun raporu. Bir anayasa maddesini anlamak için komisyon raporunu okumak gerekir mi?
Böyle bir şeye gerek duymak için anayasada ne dediğinin anlaşılamıyor olması gerekir. Eğer sahiden anlaşılmıyorsa, yasayı yapanlar hatalı bir metin yapmışlar demektir.
Yine de Kemal Başak, Şentop’un dediği yöntemi izlemiş. Komisyon raporunu okumuş. Bu konuda da ‘komisyon görüşü’ diye bir şeyin olmadığı sonucuna varmış:
‘Dolayısıyla burada söz konusu olan durum, komisyon iradesini yansıtmayan, fakat komisyon başkanının görüşünü yansıttığı anlaşılan bir metnin (Komisyon, sorunu tartışmadığı ve oylama ile karara bağlamadığı için bu bağlamda bir iradesinin varlığından söz etmek mümkün değildir), komisyonun iradesi imiş gibi komisyon raporuna eklenmesinden ibarettir.’”
Terkoğlu yazısının sonunda,” Bir suçun işlenmesine engel olamayabilirsin. Ancak ona kayıtsız kalmak, tanığın kendisini de çürütmez mi?” sorusunu gündeme getirdi.
Yazının tamamını okumak için tıklayın.
Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın adaylığıyla ilgili niçin sessiz kaldığı yönündeki bir soruya, “Diyelim ki ses çıkardık nereye gidecek? Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK). O üyeleri atayan kim Erdoğan. Verdiği karara kim itiraz edecek? İtiraz edeceğin hiçbir yer yok. Anayasa Mahkemesi bile bakmıyor bu karara. Hatırlarsanız İstanbul seçimlerinde aynı zarfın içerisine dört oy pusulası koyuyorsunuz. Efendim üçü doğru biri yanlış. Talimat geldi de onun için yaptılar. Dolayısıyla bizim Erdoğan'ın aday olup olmamasına kilitlenmek gibi bir düşüncemiz yok” diye yanıt vermişti.
|