Gündem

Başbakan Erdoğan: Yolsuzluk yok, komplo var; bu yeni Türkiye'nin istiklal mücadelesi!

'Başbakan Erdoğan istifa etmeli' diyen Bayraktar dahil üç bakanın istifası ardından Başbakan Erdoğan ilk kez konuştu...

25 Aralık 2013 16:31

Başbakan Tayyip Erdoğan, yolsuzluk operasyonu kapsamında oğullarına suçlamalar yöneltilen üç bakanın istifası sonrası ilk kez konuştu. Bakanların istifalarına değinmeyen Erdoğan, operasyon hakkında "İlk gün adı konuldu 'Büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonu.' Daha ikinci günde doğrudan infaz yapılmaya başlandı" dedi. Evden para çıkmasının suç olmadığını belirten Erdoğan, soruşturma sürecinde gizlilik kaydı olmasına rağmen bilgi sızmasına dikkat çekerek "Yürütmenin uzantısı ya da yargının içindeki bir sapası burada servis yapıyorlar. Bize düşen nedir, burayı da temizlemektir" ifadesini kullandı. Erdoğan operasyonun Gezi Parkı eylemlerinde başladığını belirterek "Bu olayın uluslararası boyutu vardır. Bunun altında da bunun çeşitli yerlerdeki taşeronları vardır" dedi. Yolsuzluk operasyonunun ana gündemi oluşturduğu dokuz gün için "tam bir turnusol kağıdı" benzetmesi yapan Erdoğan, "Vatana ihanet içinde casusluk yapan medya kuruluşları var, sermaye çevreleri var, örgütler ve çeteler var" ifadesini kullandı. Erdoğan, operasyonu "Bu bir yolsuzluk soruşturması değildir. Siyasete ve millete karşı açık bir tezgahtır; komplodur" sözleriyle tanımladı ve "bu komplonun benzerinin Deniz Baykal’a da yapıldığını ileri sürdü. Erdoğan, konuşmasında Fethullah Gülen'i de eleştirerek "Kuran, Allah, peygamber diyeceksin ama adın kasetlerle, komplolarla anılacak. Hiç kimsenin bu aziz dine bunu yapma hakkı yoktur" dedi. Erdoğan, Türkiye'ye karşı yapıldığını öne sürdüğü "komplodan güçlenerek çıkacaklarını" söyledi ve bu dönemi "yeni Türkiye'nin istiklal mücadelesi süreci" olarak niteledi.  

İl Başkanları Toplantısı'nda konuşan Başbakan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

Konuşmamın hemen başında, önceki gün İzmir’de meydana gelen elim kazada şehit olan tüm personelimize Allah’tan rahmet diliyorum. Alaybey tershanesinde Değirmendere römorkörünün yan yatması sonucu bir başçavuşumuz, yedi denizci erimiz ve iki sivil personelimiz şehit oldu. Kaza ile ilgili, ilgili birimlerimiz gerekli incelemeleri başlattılar. 10 şehidimize tekrar Allah’tan rahmet diliyorum.

22 Aralık tarihi 1914 yılında, Sarıkamış harekâtının başlatılmasının 92'nci yıl dönümüdür. Kars da dahil olmak üzere, Kafkasya’daki işgali sona erdirmek için başlatılan hareket, maalesef arkasında çok hazin bir tablo bırakmıştır. Çok sayıda Mehmetçik cepheye ulaşamadan, şehitlik mertebesine ulaştı. Benim büyük dedem de bu harekâtta şehit oldu. Önümüzdeki yıl inşallah Sarıkamış harekâtını da şehitlerimizin hatıralarına yaraşır şekilde, bir çok etkinlikle yad edeceğiz. Yine bu hafta içinde çok önemli bir ismi, 27 Aralık 1936’da hakka uğurladığımız, Mehmet Akif Ersoy’u da vefatının 77’nci sene-i devriyesinde rahmetle yad ediyoruz. Merhum Akif’e de bize İstiklal Marşı gibi bir manifesto bıraktığı için, safahat gibi muhteşem bir eser bıraktığı için, millet kavramının çerçevesini çizdiği için dualarımızı gönderiyor, kendisinden Allah razı olsun diyoruz.

Bütçe kabul edildi. Tabi burası çok manidar. Muhalefetin ne kadar ciddi olduğunu, yaklaşım koyduğunu izleme bakımından, oylamaya ben önem veriyorum. Zira iktidar bütçesine bazı arkadaşlarımızın görevleri sebebiyle katılamamasına rağmen 318 oyla desteğini verirken, muhalefet 220’nin 117’siyle ancak orada bulunabildi. Yani bağırmaları çağırmaları hiçbir şeyleri oradaki oya yansımıyor. Bunların bu ülkede yasama organını ne kadar ciddi tuttuklarını ortaya koyması bakımından büyük önem arz ediyor. Yapılan tüm çirkin girişimlere, sözlü fiili saldırılara rağmen Ak Parti grubu bütçe görüşmelerini sürdürdü ve sonuçlandırdı. Bir kez daha AK Parti grubumuza şükranlarımızı ifade ediyor, 2014 bütçesinin hayırlara vesile olmasını Allah’tan niyaz ediyorum.

AK Parti’nin değerli mensupları, Trabzon’dan biliyorsunuz Pazar günü akşam bakan arkadaşlarım, milletvekilleri arkadaşlarımla beraber Pakistan’a hareket ettik. İlk olarak Lahor’da Başbakan ile Şahbaz Şerif’in katılımıyla bir davet oldu ve Lahor’daki bu katılım gerçekten çok çok farklıydı.  Oradan kalacağımız yere gidene kadar bu heyecanı gecenin yarısı olmasına rağmen kendilerinde hissettik. Ertesi gün programlarımıza geçtik. Daha sonra başkent İslamabad’a geçtik. Başbakan Navaz Şerif ile gerek ikili gerekse heyetler arası görüşmeleri yaptık. Cumhurbaşkanı Memnun Hüseyin tarafından kabul edildik. Yoğun ilgiden dolayı bir kez daha şükranlarımı ifade ediyorum.

Özellikle kardeş Pakistan halkının sokaklara taşan yoğun ilgi ve alakalarını, sevgi gösterilerini, hatta bazı yerlerde aracı durdurup inmek suretiyle o vatandaşların arasına karıştığımızda ortaya gelen tablo çok çok manidardı. Tarihleri boyunca Türkiye ile Pakistan dünyaya örnek olacak bir dayanışma ve kardeşlik sergilediler. Pakistan ziyareti öncesinde hafta sonunda da Ordu ve Giresun’daydık.

Defalarca ziyaret ettiğimiz Giresun’da yaklaşık 50 bin kişinin bizi beklediğini gördük. Aynı coşkuyu paylaştıklarını gördük. Havalimanında Trabzonlu kardeşimizin bizleri beklediğini gördük. Kendilerinden orada vedalaşmak suretiyle Pakistan’a hareket ettik. Samsun ordu Giresun ve Trabzon’daki tüm vatandaşlarıma buradan bir kez daha teşekkür ediyorum.

Dün Pakistan dönüşü bizi karşılayan Ankaralı kardeşlerime teşekkür ediyorum. eksi altı derece soğuğa rağmen bizi bekleyen kardeşlerimize, buradan özellikle teşekkür ediyorum. bize itimat eden, güvenen, 11 yıldır yanımızda arkamızda duran her bir kardeşime sonsuz şükranlarımı sunuyorum.

Daha bu yola çıkarken, milletimize bir söz verdik. Mahcup olmayacağız dedik, etmeyeceğiz dedik. milletimize ülkemize hayal kırıklığı yaşatmayacağız dedik. 11 yıldır hükümet görevimizde bu sözümüzü tuttuk. Mahcup olmadık, etmedik. Buradan aziz milletime bizi ekranları başında izleyen tüm kardeşlerime bir kez daha bunun sözünü veriyorum. Milletim gönlünü ferah tutsun. Biz her zaman hakkı söylemeye, doğruya doğru eğriye eğri demeye devam edeceğiz. Halkın önünde hesaba çekileceğimizi biliriz. Mahşer de hesaba çekileceğimizi de biliriz. Her adımı bu anlayışla bu korkuyla atarız. Bizi bu makamlara getiren, on bir yıl bizi burada tutan en başta dürüstlüğümüzdür. Yolsuzluklar karşısındaki sert tavizsiz duruşumuzdur. AK Parti yolsuzluklara göz yummaz. Zira bunu yaparsa varoluş zeminini ortadan kaldırmış olur.

Bizi bu günlere dik duruşumuz ulaştırdı. Biz cesur olduğumuz için, Türkiye’ye aşkla bağlı olduğumuz için, eser ürettiğimiz için bugünlere geldik.

Bize okul yılarımızda hocalarımız şu öğüdü verirlerdi “sizin hayat şeridiniz bembeyaz derdiniz. Tek bir kusurunuz olursa, o şerit üzerinde o yanlış leke olarak dikkat çeker derlerdi. Hayat şeridi simsiyah olanların üzerindeki lekeler ise dikkat çekmez derlerdi.

Bizler AK Parti’nin ak kadroları olarak bembeyaz olarak yürüyoruz. En küçük bir siyahlık bizim sicilimizde dikkat çeker. Çektiğinde de biz gereği neyse onu yaparız. Bizim başkalarını örnek almamıza gerek yok. İyiler bize örnek olabilir ama bizim için sicili siyah olanlar bize örnek teşkil edemez. Biz kendi sicilimize bakarız ve en küçük bir leke olmaması için azami dikkat ederiz.

11 yıl içinde ithamlar iftiralar çamur atma girişimleri oldu. Biz kötüleri aramızda ayıkladık. Hakkında iddia olanların aklanıp gelmesini sabırla bekledik. Bizim hassasiyetimiz sırf çamur atıldı diye de kimse kusura bakmasın o tür operasyonlara da aramızda girmeyiz. Çünkü biz bir şeyi, müdellel hale gelmediği sürece kabul etmemiz de mümkün değildir.

Bir gerçeğin üzerinde durmam lazım. Hukuk hakkın, adaletin, tecelli etmesi iyinin kötüden ayrılması için vardır. Siyasi partiler başkanlar hakimlerin yerine geçemez. Medya gazeteler televizyonlar yazarlar hakimin savcının yerine geçemez.

9 gündür bir operasyon yürütülüyor. Aman Allah’ım. Daha ilk gün adı konuldu büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonu. Tarihin en büyük yolsuzluğu. Daha ikinci günden itibaren gözaltı sorgu savunma, mahkeme aşamaları geçildi, medya tarafından doğrudan infaz yapılmaya başlandı. İçerden dışarıya sürekli bilgi sızıyor. Güya gizlilik kaydı olan bir süreç.

O zaman kusura bakmasınlar. Yürütmenin uzantısı, yargının belli bir yapı içerisindeki safhası demek ki bunlar servis yapıyorlar. Bize düşen nedir? Burayı da temizlemektir. Bir taraftan beraati zimmet asıldır diyeceksin, öbür taraftan da servis yapmaya devam edeceksin. Bu insanları kirletmeye kimsenin hakkı yok.

Bugüne kadar bir çok olay yaşadık. Bu olayları yaşayanlar, belli bir müddet sonra beraat ettiler. Bu beraat eden insanların o süreç içindeki kirletilmelerinin bedelini kim ödeyecek? Fotoğraflar, belgeler, iddialar her gün manşetlerde, ekranlarda. Ve garip garp montajlar. Yani bunlar bunu bundan sonra da yapabilecek karakterdedir. Bunun üzerine yetiştiler. Bu mudur hukuk? Yürütmenin içinde olanlara da söylüyorum. Bu mudur yürütme?

Eğer kararı muhalefet verecekse, mahkemeye ne ihtiyaç var? Kararı medya verecekse uzun hukuk süreçlerine neden?

 

'O kutunun Halkbank Genel Müdürü'nde olduğunu nereden biliyorsunuz?'

 

Günlerdir halk bank genel müdürü evinden çıkan kutular konuşuluyor. Kim bunların servisini sizlere yaptı? Bu kutunun bilgisini size kim sızdırdı, o kutunun neden orada olduğunu nereden biliyorsunuz?

 

Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na Sinan Aygün sorusu

 

Eğer evinde para çıktı diye, bir insan anında suçlu oluyorsa, buradan ben CHP’nin genel müdürüne soruyorum. Evinden 2,5 milyon Euro çıkan şahsı siz neden milletvekili yaptınız? Bu operasyon başlayıncaya kadar CHP hukuk sistemine savcılara polislere demediği hakaret bırakmadı. Şimdi yargıyı savunuyor, inşallah böyle kalırsın. Şimdi çıkmış bu savunmayı yapıyor, daha bir hafta öncesine kadar polise demediğini bırakmayan CHP, şimdi sahip çıkıyor.

CHP’li milletvekili kameraların önünde polislere ana avrat sövdü buna karşı ne yaptı?

Devlet kurumları içinde görevini yapmayan, yetkisini kötüye kullanan varsa, paralel bir örgütlenme söz konusuysa biz onun da üzerine gideriz, gideceğiz. Hukukla hareket edeceğiz, etmeye devam edeceğiz. Anayasayla yasalarla hareket edeceğiz.  Çürükleri temizleriz, ya da temizlenmesi için gerekeni yaparız.

 

'Operasyon uluslararası'

 

Bir noktaya dikkat çekmek istiyorum, aziz milletimin de burayı özellikle dinlemelerini rica ediyorum. 2013 yılında biz çok farklı bir Mayıs ayı yaşadık. Krizin etkileri ağır şekilde devam ederken, biz Türkiye olarak başarılara rekorlara imzamızı attık. Nedir bunlar? Çünkü şu olay ulusal bir operasyon değildir. Bu olayın uluslararası boyutu vardır. Bunun en tepe noktası vardır, onun altında da bunun çeşitli yerlerdeki taşeronları vardır. Olay basit olarak ele alınmasın. Bu AK Parti iktidarının Türkiye’nin büyümesine olan öncülüğü sebebiyle yapılan bir operasyondur.

1-İstanbul’da 46 milyar dolarlık havalimanı ihalesini gerçekleştirdik. Bu çeşitli mahfilleri rahatsız etmiştir. Bu havalimanına yönelik her türlü olumsuzluğu her an yapabilirler. Çünkü bu dünyada ilk üç içine girecek bir proje.

2- Ankara’da Japonya başbakanını ağırladık. 22 milyar dolarlık yatırımla nükleer santral yatırımını yaptık.

3- İstanbul Boğazı’na üçüncü köprünün temelini attık. Bunu da engellemeye gayret ediyorlar. Yok imar, yok orman, yok şu yok bu.

4- İstanbul Borsası 93 binin üzerine çıkarak rekor kırdı. Bu da hazmedilemedi. Dikkat edin borsaya müdahaleler, borsanın yavaş yavaş inmesi olayı.

5- Merkez Bankası Rezervini biz 27,5 milyar dolar olarak devralmıştık, Mayıs’ta 135 milyar dolar ulaşarak rekor kırdı.

6- Gösterge faizi. Biz yüzde 63 seviyesinde devralmıştık. Mayıs ayı içinde yüzde 4,6.  Eğer o gidiş devam etseydi bu 2,5a kadar düşebilirdi. Ama tahammül edemediler. Dayanamadılar, oradaki müdahale ile bir anda tekrar çıkmaya 9,5’a kadar tırmandı.

7- Bir değil, iki değil, üç değil, tam dört kredi derecelendirme kuruluşu, art arda kredi notunu arttırdı. Bu da tabi onları rahatsız etti.

8- IMF ile ilişkilerimizde, 23,5 milyar dolar aldığımız borcu 14 Mayıs’ta ödedik, defteri kapattık. Sen mi sıfırlarsın_ işte burada uluslararası o güçler devreye girdi.

9- Enflasyonda, sanayi üretiminde, dış ticarette yeni rekorlara şahit olduk.

 

'Gezi'de ulusal, uluslararası ve sosyal medya ihanet etti'

 

İşte tüm bunları bir ay içinde peş peşe yakaladık ve yaşadık. Sonra ne oldu? Gezi olayları denilen sokak eylemleri başladı. Uluslararası medya İstanbul’a, Ankara’ya kamp kurdu. Bir yandan sosyal medya, ulusal medya Türkiye’yi dünyaya karalamaya başladı. Bu bir ihanettir. Bu vatana ihanettir. Bunu acımasızca yaptılar. Bakın açık söylüyorum, apaçık bir ihanete, ekonomik suikasta bu dönemde şahit olduk. Sadece faizin yükselmesinden kaybı 2 milyar doları aştı. Allah’a hamdolsun, Gezi’de istediklerini elde demediler. Ekim ayından beri Türkiye çok parlak bir dönem yaşıyor.

Daha da önemlisi şu Diyarbakır’da son derece muhteşem, umut verici bir açılış töreni yaptık. Mesud Barzani’nin, Şivan Perver’in İbrahim Tatlıses’in katılımıyla unutulmaz bir Diyarbakır tablosu ortaya çıktı. İnsanlar o meydanda ağladılar. 81 vilayette insanlar sevinç gözyaşları döktüler. Çözüm sürecinin nasıl yol aldığını gördüler.

Geçen haftadan itibaren, kardeşliğimizi yönelik bir suikast girişiminde bulunuldu ayrıca. Gezi’de Mayıs’ın başarıları sabote edilmek istendi, 17 Aralık’ta Diyarbakır tablosuna da suikast düzenlendi. Barışımıza bir suikasttır. Burada hedef sadece çözüm süreci de değil. bir paket hazırladılar. Birbiriyle alakasız dosyaları koydular ve yolsuzluk ambalajıyla sundular. CHP’yi MHP’yi TÜSİAD’ı, yolsuzluk üzerinden sahaya iteklediler. Kamuoyunu yolsuzluk iddialarıyla meşgul ederken, arka planda, Diyarbakır2ın, Oslo’nun 7 Şubat’ın Halk Bank’ın intikamını almak için tezgah kurdular

Şu anda Halk Bankası’nın ederi 25 milyar dolara çıkmıştır. Daha önce yüz milyonlarla bu eder ifade edilirken, şimdi 25 milyar dolar. Bu tabi belli mahfilleri rahatsız ediyor. Ama ne yazık ki içerdeki taşeronlar, görevlerini maalesef bir ihanet anlayışı içinde haince yaptılar.

9 gün içinde sadece Halk Bank’ın uğradığı değer kaybı 1 milyar 625 milyon dolardır. Şimdi buna ne diyeceğiz? Çok güzel bir iş mi yaptınız diyeceğiz? Eğer sizin elinizde hakikaten hukuka uygun ciddi belgeler varsa bunları önce bizimle paylaşırsınız. Gereği neyse biz yaparız. Ama şu anda Halk Bank’ı, değişik ülkelerde misyonu olan bir Halk Bank’ı çökerttiğiniz zaman bir genel müdürü çökertmiyorsunuz, ülkeyi çökertiyorsunuz.

 

'9 gün tam bir turnusol kağıdı'

 

14 ay izleniyor, bu izlemeden yargılamadaki birkaç tane zatın haberi olacak, emniyette de yine birkaç zatın haberi olacak, onların bağlı olduğu birimlerin haberi olmayacak. Böyle bir şey olabilir mi? Bunun karşısında kalkıp da atılan adımlara yapılanlara karşı da, birileri muhalefet olmak üzere aklına geldiğini söylemeye devam edecek. Halka açık şirketlerimiz 9 gün içinde 20 milyar değer kaybetti. TL değerinde bir miktar düşüş var. Türkiye’ye kaybettiler, birileri de bu işten çok karlı çıktı.

 

'Casusluk yapan medya, sermaye çevreleri ve çeteler var'

 

Hadisenin bir başka acı tarafı şudur. Bir takım odaklar, örgütler merkezler bu kirli komploda maşa olarak kullanıldılar. Biz bu medyayı, bu örgütleri on yıllardır çok iyi biliyoruz. Ama bu süreçte bunların ne düşündükleri açık ve net şekilde ortaya çıkmıştır. Burada açık açık söylüyorum, son olay göstermiştir ki, Türkiye’de kendi ülkesinin değil başkalarının çıkarlarını düşünen, başka çevrelerin ranta düşünen vatana ihanet içinde ajanlık yapan casusluk yapan medya kuruluşları var, örgütler var, çeteler var.

Devlet içinde maalesef böyle maşalar var. Hükümet olarak biz yetkimiz dahilinde tamamen hukuk içinde kalarak bunun üzerine gidiyoruz. Demek ki bugüne kadar çetelere karşı verdiğimiz mücadele yetmemiş, demek ki daha başka halkaları varmış. Devlet içinde devletin, paralel yapının

 

Erdoğan'dan Fethullah Gülen'e

 

Bir hareket, bir dava, en başta ahlak sahibi olmak zorundadır. Her yolu meşru gören, her yolu mubah gören bir hareket asla başarıya ulaşamaz. Bir taraftan Kuran, Allah, peygamber diyeceksin, ama adın kasetlerle, komplolarla anılacaksın.

Kimsenin bu aziz dine bunu yapmaya hakkı yoktur. Müslüman o kimsedir ki elinden ve dilinden tüm Müslümanlar zalimdir. Bunu bir tarafa koyamayız.

Bu din yara almaz. Yanlış içinde olanlar yara alır maskeleri düşer. Yasalar çerçevesinde gereken adımı atarız.

Benim ülkemde ameliyat etmelerine kesinlikle müsaade etmeyiz. Devlet içinde parale yapının ulaşmasına kesinlikler izin vermeyeceğiz.

Tezgah kurdular, deşifre ettik. Çıkarları zedelenen malum çevreler var. Türkiye kazandıkça kaybeden.

Medyaya bakın bu çevreleri göreceksiniz. Maalesef devlet kurumlarında da bu anlayışın maşalarını göreceksiniz.

CHP’nin geçmişi budur. Ya atamalarla ya da kirli komplolarla gelmiştir.

Suçu sabit vekilleri var. İstanbul’da yolsuzlukla suçladıkları şahsı Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak koydular. Genel Müdür yolsuzluk klasörünü bizzat kendi indiriyor teşhir ediyor.

Bu ilkesizliği çarkı örtmek için AK Parti’ye saldırıyorlar. CHP yolsuzluk arıyorsa aynaya baksın kendi içine baksın.

Dini bir kisve altındaki örgütlerin, birtakım örgütlerin maşası olarak, operasyon yapmalarına, ameliyat yapmalarına müsaade etmeyiz. Bunlar birlikte ancak beddua seansları düzenlerler.

Bu bir yolsuzluk soruşturması değildir. Millete karşı açık bir tezgahtır. Allah’ın izniyle bu oyun sandıkta bozulacaktır.

Yeni Türkiye yürüyüşümüzü kimse durduramayacak. Devlet içinde devlet olmayacak. Yeni Türkiye’de maşalar eliyle suikastlar yapılmayacak.

Akşam da söyledim, iki tabloyla karşı karşıyayız. Ya millet ya zillet. Ben inanıyorum ki millet kazanacak.

Rabbim onları da zilletten kurtarır umarım. Yeni Türkiye’de yeni vesayetlere yer olmayacaktır. 76 milyona sesleniyorum. Bizi sevsin veya sevmesin, bize oy versin veya vermesin. Bu komple sadece Ak Parti’ye değil Türk milletine bir komplodur.

Hangi partiye oy verirseniz verin ama bu komployu görün.

 

‘Bu komplonun benzerleri Baykal’a  da yapıldı’

 

Bu komplonun Türkiye’nin hayrına değil şerrine olduğunu lütfen gören. Bu komplonun benzerleri Baykal’a, Demirel’e, Erbakan’a da yapıldı. En sert cevabı vermezsek bu komploların benzerleri yapılmaya devam edilecektir.

Siyasetle tüm ilgilenen kardeşlerimi bu noktada hep birlikte duyarlılığa davet ediyorum. Bu çirkin komploya karşı dik duruşa davet ediyorum.

Bu medyanın ve sermaye çevrelerinin asıl niyetini görsün ve anlasın. Milletim olayın yolsuzluk değil Türkiye ekonomisi olduğunu bilsin. Bu komployu hep birlikte bozacağız.

Teşkilatımın burada görevi çok çok önemli.

Alışkanlıkları var. Şuradan girersek şu neticeyi alırız. Böyle bir parti olmadığını 30 Mart’ta ispat edecektir.

Reformlarımızı çok daha güçlü yapacağız. Şer olarak görünende hayır vardır.

Bu çirkin operasyondan güçlenerek çıkacağız.

Sadece 17 Aralık değil bundan sonra da yapacaklar. Şuydu buydu diyecekler. Göreceksiniz kısa süre zarfında tüm tereddütler giderilecektir. Milletimize oynanan oyunu anlatacağız. En küçük bir ihmale umutsuzluğa yer yok. Siz çalışırsanız Türkiye kazanacak. Bu süreç yeni Türkiye’nin İstiklal süreci mücadelesidir.

Bu kadar önemlidir. Bu süreç Türkiye üzerine hesaplarının olanların hesaplarının bozulacağı süreçtir. Karamsarlığa pirim vermeden kararlı bir mücadele vereceğiz. 

 

'Onlar iğrenç internet sitelerinde boğulsunlar'

 

Millet bizimle, hayır duaları bizimle. Bırakın onlar manşetleriyle ihanet içinde olsunlar. İğrenç internet sitelerinde onlar boğulsunlar.

Bırakın o itibar suikastçılar Müslümanlara beddua etsinler biz bedduaya lanet duaya evet diyeceğiz. Alim olan insanlara beddua değil  dua yakışır.

 

'Bize milletimizin, Filistinli ve Somalililerin hayır duası yeter'

 

Biz beddualarla değil dualarla yetiştik. Ama görünüyor ki bu iş şirazesinden çıkmış.

Böyle bir sürecin içerisindeyiz. Bize milletimizin hayır duası yeter. Filistinli mazlumların hayır duası yeter, Somalililerin duası yeter.