Başbakan Tayyip Erdoğan, Kentsel Dönüşümün üçüncü döneminin startını 17 Ağustos Marmara Depreminin yıldönümünde gittiği Bursa merkez Yıldırım İlçesi Mevlana Mahallesi'nde düzenlenen tören ile verdi.
Bursa'da konuşan Başbakan Erdoğan'ın gündeminde kentsel dönüşüm ve Mısır'daki gelişmeler vardı. Başbakan Erdoğan, "Bugün Mısır’da sergilenen vahşeti, belki de bir başka sergileyecekler. Bugün Mısır ama belki yarın bir başka ülkeyi, belki Türkiye’yi karıştırmak isteyecekler. Çünkü bu bölgede güçlü bir Türkiye istemiyorlar. Bu ülkede güçlü, istikrarlı, huzurlu, kalkınmış ülke istemiyorlar. Biz bu tuzağı bozacağız" dedi.
İşte Başbakan Erdoğan'ın konuşmasının satırbaşları:
1999 depreminin 14’ncü seneyi devriyesinde Bursa’dan çok büyük bir kentsel dönüşüm hamlesinin başlangıcını yapıyoruz. 14 yıl önce bugün Gölcük merkezli o büyük depremde Sakarya, Kocaeli, Yalova, İstanbul, Bursa, Bolu ve İstanbul’da 18 bin 243 kardeşimizi kaybettik. 378 bin yapı hasar gördü. Türkiye’nin kaybı 12 milyar dolar oldu.
Can kaybı dahi tutulmadı
Bu depremler bize ibretlik dersler de verdi. Deprem gece saat 03:00… Ama kriz merkezi ancak sabah 06.30’da toplanabilmişti. 7 şehrimizdeki depreme müdahale edecek personel sayısı 110’du. Kapanan yolların açılması 48 saat sürmüş, çadır stoku yetersiz kalmıştı. Günlerce enkaz kaldırılamadı, cesetler çıkarılamadı. Can kayıplarının kaydı dahi tutulamadı.
Mısır’da demokratikleşme ağır yaralandı
Bir süredir kardeş ülke Mısır’da, hepimizi üzen, acılara sevk eden gelişmeler yaşanıyor. 25 Ocak 2011’de Mısır’da bir halk devrimi gerçekleşti. Mısır, demokrasiye ilk adımını attı. Bu bir uyanıştı. Aslında bu, otokratik, dayatmacı, dikta rejimlerinin yıkılışıydı. Bu barışa selamdı, aslında bu, Adeviye’den Tahrir’den dünya demokrasisine bir selamdı. Ama ne yazık ki, bu selamı almayan, gözü olduğu halde görmeyenler de vardı. 70 yıl süren diktatörlük sona erdi. Mısır halkı yöneticilerini sandıkta belirlemeye başladı. Maalesef Ramazan ayını hemen öncesinde Mısır’da bir askeri darbe yapıldı. 70 yıl sonra başlayan demokratikleşme süreci çok ağır bir şekilde yaralandı.
Mursi’ye 1 yıl tahammül edemediler
70 yıl otokratik rejime sabreden, totaliter rejimleri destekleyenler, 1 yıl yüzde 52 oyla işbaşına gelen Sayın Mursi’ye tahammül edemediler. Bu ne demekti? Bu, dünyada ‘Biz demokratız’ diyenlerin bir yerde ikiyüzlülüğünü gösteriyordu. Aslında bunlar demokrat değildi, çünkü bunlar kendilerine kukla olacak rejimleri istiyorlardı. Biliyorlardı ki, Mursi yönetimi yolsuzluklara son verecekti. Biliyorlardı ki, yoksulluk içinde kıvranan Mısır yeniden ayağa kalkacaktı. Neymiş? Mursi herkesi kucaklamadı. Yüzde 52 iş başına getiriyor.
Böyle bir insana karşı, Milli Savunma Bakanlığına getirdiği kişi darbeyi yapıyor. Bu darbeyi yapanlar, halkın oyunu, halkın tercihini yok saydılar. Bununla yetinmediler, ardından da kendi halklarını hunharca katletmeye başladılar. Şu anda, binlerce Mısırlı, ne yazık ki askeri darbecilerin tankları karşısında şahadete doğru yola çıkıyorlar.
Kadınlar ve çocuklar şehit oluyor
Bir Mısırlı tankın karşısına çıkıyor, elinde molotof kokteyli yok, elinde silah yok, elinde taş yok ve kendisine ateş ediliyor ve o orada şahadet şerbetini içiyor. Belki televizyonlarda izlediniz, çocuklar, kadınlar şahadet şerbetini içiyor. Kardeşlerim Mursi yönetimine o bir yıllık dönemde Türkiye ve Katar’dan başka destek veren ülke yoktu. Ne Batılı ülkeler, ne Arap ülkeleri, Körfez ülkeleri içerisinde destek veren yoktu.
Bu iki yüzlülük niye? Nereye kadar? Darbe yönetimine, darbeyi yaptıktan sonra 16 milyar dolar hemen destek geldi. Şimdi soruyorum, darbe yönetimine 16 milyar dolar desteği verenler, bana sorarsanız, onlar darbe yönetiminin ortaklarıdır. Çünkü kişi arkadaşlarıyla beraberdir. Söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu.
Bütün bu olaylar karşısında, önceki gün ve bugün yapılan katliamdaki şehitlerin sayısı 600’e ulaştı. Haftalar boyunca namaz kılanlara, oruç tutanlara kurşun yağdırdılar. İzlediniz, namaz kılarken, sabah namazında 53 Mısırlı kardeşimizi şehit ettiler. Acaba bu nasıl Müslümanlık?
Gezi medyası Mısır’da işbaşında
Hani Gezi medyası vardı ya… Türkiye’de ve dünyada… Aynı orada ne varsa burada da onlar var. Bunlar şimdi ne diyorlar biliyor musunuz? ‘Müslüman Kardeşler, 30 kilise yaktı’ diyorlar. Hâlbuki kiliseleri korumak isteyenler onlardı.
Mısır’da firavun ve Musa’yı izleyenler var
Ha Beşşar, ha Sisi… Bunların birbirinden farkı yok. Bunların destek verenlerin de birbirinden farkı yok. Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste. Er ya da geç çıkacak. Biz Mısır’da ‘Allah’ın yardımı ne zaman’ diyen o kardeşlerimizin seslerini duyuyoruz. Bütün bunlar, yerde kalmayacaktır. Değerli kardeşlerim, hem Türkiye içinde, hem dünyada Türkiye’nin Mısır’la ilgileniyor olmasından rahatsız olanlar var. Türkiye sussun, sırtını dönsün, katliamı, darbeyi görmesin istiyorlar. Türkiye konuştukça, tepki gösterdikçe, hakkı adaleti dile getirdikçe, birileri vicdanlarıyla baş başa kalıyor ve bundan rahatsız oluyorlar. Sizlerin şahsında dünyaya sesleniyorum, Batıya, Körfez’e, İslam dünyasına sesleniyorum. Oradaki şehitleri terörist ilan edenler var. Şu anda Mısır’da devlet terörü icra edilmektedir. Bu devlet terörünü alkışlayanlar, onlarla aynı izi süreceklerdir. Şu anda Mısır’da iki ayrı tablo var. Bir tablo, firavunun izinden gidenler, bir tablo da Musa’nın izinden gidenler.
Aynaya bakacak yüzleri yok
Şahsım adına Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyelerinin hepsini aradım, Avrupa Birliği’nden, İslam dünyasından birçok kişiyi aradık, görüşmeye devam edeceğiz. Herkes sussa biz susmayacağız. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.
Güvenlik Konseyi üyelerinin aynaya bakacak yüzü kalmamıştır. Biz Güvenlik Konseyi’nden çok adil ve kararlı bir sesin çıkmasını istiyorduk. Fakat bazı ülkeler var ki, ilişkilerini dondurdu. İslam İşbirliği Teşkilatı’nın, Avrupa Birliği’nin aynaya bakacak yüzü kalmamıştır.
Belki Türkiye’yi karıştırmak isteyecekler
Bugün Mısır’da sergilenen vahşeti, belki de bir başka sergileyecekler. Bugün Mısır ama belki yarın bir başka ülkeyi, belki Türkiye’yi karıştırmak isteyecekler. Çünkü bu bölgede güçlü bir Türkiye istemiyorlar. Bu ülkede güçlü, istikrarlı, huzurlu, kalkınmış ülke istemiyorlar. Biz bu tuzağı bozacağız. Kardeşlerim, sabırla bozacağız. Unutmayın herkesin tuzağı vardır ama en büyük tuzak Allah’ın tuzağıdır. Bizim de aramıza nifak sokmaya çalışıyorlar. Bunlara izin vermeyeceğiz, bu tuzakları alt üst edeceğiz."
'4' işaretiyle göstericilere selam
Öte yandan, Başbakan Erdoğan'ın konuşması sırasında, darbe karşıtı gösterilerin sembolü olan, dört parmakla "rabia" işareti yapması dikkat çekti. Başbakan Erdoğan, Mısır ile ilgili değerlendirmeleri sırasında, gerek Kahire'de gerek dünyanın dört bir yanında darbe karşıtlarının simgesi haline gelen "rabia" işareti yaptı. Erdoğan'ın elini kaldırarak, 4 parmağıyla bu işareti yapması üzerine, törene katılan vatandaşlar da üzerinde "rabia" simgesi bulunan dövizleri kaldırarak destek verdi. "Rabia" işareti, Mursi yandaşlarının toplandığı Rabiatul Adeviye Meydanı'ndan geliyor. Rabia, Arapça'da 4'üncü anlamını taşıyor.