Gazetecilerin tutuklanmasını protesto etmek isterken gözaltına alınan ve haklarında “polise kendilerini darp ettirdikleri” iddiasıyla dava açılan gazeteciler T24 editörü Sibel Yükler, Deniz Nazlım ve Kaos GL Genel Yayın Yönetmeni Yıldız Tar hâkim karşısına çıkıyor. İddianamede gazeteci Yükler’in kedisi bile yer alırken, görüntülerle sabit olan polis işkencesi yer almadı. Polisler hakkında yapılan şikâyete dair de takipsizlik kararı verildi.
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği'nden (MLSA) Hayri Demir'in haberine göre, üç gazeteci, Ankara'da 5 Temmuz 2022'de, Diyarbakır'da o dönem tutuklanan 16 gazeteci için yapılacak basın açıklamasına katılmak istedikleri sırada kameraların önünde darp edilerek, ters kelepçe ile gözaltına alındı. Protesto açıklamasının yapılmak istendiği Ulus Atatürk Anıtı Meydanı’nda toplanmaya başlayan gazeteciler, ilk olarak polis tarafından “alanda basın açıklaması yapamayacakları” belirtilerek uzaklaştırılmak istendi.
Bu sırada bölgedeki bir pasajın içerisinde olan Sibel Yükler, Deniz Nazlım ve Yıldız Tar’a polislerce alandan uzaklaşmaları söylendi. Ancak, henüz pasajın dışına çıkmamışken, üç gazeteci de darp edilerek gözaltına alındı.
Basın açıklaması "kanuna aykırı eylem" oldu
Yükler, Nazlım ve Tar’ın darp edilerek yere yatırıldığı ve ardından gözaltına alındıkları, dosya kapsamındaki DVD İzleme ve Tespit Tutanağı’na giren fotoğraflarda da yer aldı. Tutanakta yer alan fotoğraflarda, gazeteciler Tar ve Yükler’in yere yatırılarak gözaltına alındıkları görüldü.
Polislerce hazırlanan tutanakta, “kanuna aykırı eylem gerçekleştirmek amacıyla peyder pey alana gelen şahısların emniyet mensupları tarafından ikaz edilerek uzaklaştırıldığı” ileri sürüldü. Tutanakta, gözaltına alınan gazetecilerin uyarılara rağmen dağılmayarak, “açıklama yapmakta ısrar ettikleri”, bunun üzerine gözaltına alındıkları savunuldu.
Polis, gazetecileri "beden dillerinden" suçlu buldu
Hazırlanan olay yeri inceleme tutanağında ise gözaltına alınan gazetecilerin, “iyi niyetten yoksun, tamamıyla güvenlik güçleriyle karşı karşıya gelip buradan sözde mağduriyet yaratma odaklı eylem ve etkinlik tarzını benimsedikleri” ileri sürüldü. Bu savlar da gözaltı tutanağına gazeteciler hakkında yazılan, “bu konu özelinde takındıkları tavırdan anlaşılmış, beden dillerine de bu durumun yansıdığı görülmüştür” ifadeleriyle desteklenmeye çalışıldı.
Gazeteciler "polisin moral ve motivasyonunu düşürmek" istemiş
Aynı tutanakta gazetecilerin ters kelepçeyle gözaltına alınmalarının “kendilerine zarar vermelerini önleme” kapsamında olduğu da savunuldu. Tutanağın devamında, gazetecilerin “polislerin moral motivasyonunu düşürüp, pasifize edilerek kolluk kuvvetlerini görev yapamaz hale getirmenin amaçladığı” iddiasında bulunularak, Türkçe anlam ve gramer hatalarıyla birlikte şöyle yazıldı:
“Özellikle sol marjinal grupların, terör örgütü destekçilerinin ve sempatizanlarının polisle karşı karşıya gelip buradan bir kazanç elde edebileceğini zanneden ve uman tüm grupların bu eylem tarzına tevessül etmelerindeki amacın, kolluğa yetki veren kanunların önde geleni, Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu’nun ilgili maddelerinde belirtilen zor kullanma yetkisinin bir kanun dışılık ve hukuka aykırılık olduğunun görülüp tespit edilmesi durumunda emniyet birimleri tarafından kullanılmasını, işkence, kötü muamele, hakaret, hak ihlali vb. olarak nitelendirerek, bu hususu devamlılık arz edecek şekilde dezenformasyon amaçlı, sosyal medyada da paylaşarak ve emniyet mensupları hakkında şikayetçi olunmak suretiyle adli idari soruşturmalar açılmasını sağlamaya çalışarak, görevlilerin moral motivasyonunu düşürüp, pasifize edilerek kolluk kuvvetlerini görev yapamaz hale getirmenin amaçlandığı, yasadışı hareket eden birçok grup ve şahsın daha önce de izlediği yol ve yöntemden anlaşılmaktadır.”
TİHV darp olayını belgeledi
Kötü muameleyle gözaltına alındıkları görüntülerle de sabit olan gazeteciler, aynı gün ifade işlemlerinin ardından serbest bırakıldı. Kendilerini darp eden polisler hakkında “işkence”, “hakaret”, “suçu bildirmeme”, “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” ve “zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması suretiyle yaralama” gerekçeleriyle suç duyurusunda bulunsa da savcılıkça takipsizlik kararı verildi. Üstelik takipsizlik kararı, gazeteciler Yükler ve Tar’ın darp edildiklerini belgeleyen Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (TİHV) hazırladığı raporlarının da dosyaya sunulmasına rağmen alındı.
Darp edenler bulunamadı
Savcılığın kovuşturmaya yer olmadığına dair kararında, gazetecilerin Doğu Türkistan'ın Urumçi kentinde meydana gelen olayların yıl dönümü nedeniyle etkinlik düzenlemesi nedeniyle polislerce olay yerinden uzaklaştırılmak istendiği ileri sürüldü.
Takipsizlik kararının gerekçesini ise “polise karşı direnen müştekilerin etkisiz hale getirilmesi amacıyla en basit haliyle polisin zor kullanma yetkisini kullandığı, kolluk görevlilerinin zor kullanma yetkisinin sınırını aşarak kasten yaralama ve işkence suçlarını işlediklerine, yine görevlerini kötüye kullandıklarına dair kamu davası açmak için yeterli şüphe oluşturacak delil bulunmadığı” şeklinde açıklandı.
AYM’ye işkence yasağı başvurusu yapıldı
Takipsizlik kararı sonrası gazetecilerin gözaltına alınmalarıyla ilgili işkence yasağı, ifade özgürlüğü ve toplanma özgürlüğünün ve gazetecilerin gözaltına alındığı açıklama sırasında gerçekleşen başka bir toplanmanın engellemeye gerekçe gösterilmesinin ayrımcılık yasağı ihlali olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapıldı. MLSA Hukuk Birimi tarafından her gazeteci için ayrı ayrı yapılan bireysel başvuru henüz AYM gündemine gelmedi.
İddianamede kedi var, polis işkencesi yok
Polisler hakkında takipsizlik kararı verilirken, gazeteciler hakkında “2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet etmek” suçlamasıyla yürütülen soruşturma sonunda iddianame hazırlandı. Ancak, iddianamede gazetecilerin darp edilerek gözaltına alındığı anlara ait görüntü dökümlerine yer verilmedi.
Sibel Yükler, Deniz Nazlım ve Yıldız Tar’ın ifadelerinin yer aldığı iddianamede, gazeteciler darp edilerek gözaltına alındıkları dile getirdi. Yükler’in gözaltına alındığı sırada bir gazeteci arkadaşına seslenerek kedisinin evde olduğunu ve bakmasını istemesi dahi iddianamede yer aldı. Ancak olay yeri inceleme ve görüntü tespit tutanağına yansıdığı haliyle de gazetecilerin kötü muameleye maruz kalarak, gözaltına alınmalarına ilişkin değerlendirme yapılmadı.
Gazetecilerin atılı suçlamadan 6 aydan 3 yıla kadar hapisle cezalandırılmalarının talep edildiği iddianame, Ankara 71. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
İddianamenin kabulüyle birlikte gazeteciler, 9 Ocak günü hâkim karşısına çıkacak.