Gündem

Başpınar işçileri Meclis'te: "Bu gücü büyüteceğiz"

19 Şubat 2025 16:43

Güncelleme: 19 Şubat 2025 17:06

T24 Haber Merkezi 

EMEP Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, Gaziantep Başpınar Organize Sanayi Bölgesi'nde eylem yapan tekstil işçileriyle Meclis'te basın toplantısı düzenledi. İşçiler mücadeleyi büyüteceğiz mesajı verdi. 

Emek Partisi (EMEP) Antep Milletvekili Sevda Karaca, 2 haftadır Antep Başpınar Organize Sanayi Bölgesi'nde süren ücret zammı eylemlerine dair, TBMM’de işçilerle bir basın toplantısı düzenledi.

Asgari ücret zammının açıklanmasından sonra EMEP’in yaptığı açıklamalarda, açıklanan zam oranının patronlara işçilere yüzde 30’dan fazla zam vermeme talimatı olduğunu ifade ettiğini hatırlatan Karaca, “Erdoğan-Şimşek ekonomik programı, bir avuç sermayedarı ihya etmek uğruna milyonlarca emekçiyi daha büyük sefalete sürükleyecek demiştik. Haklı çıktık. Daha 2025’in ilk ayında planlanan enflasyon oranını arttıran iktidar; enflasyon karşısında geçim derdi büyüyen emekçiye hakkını verme konusunda bir adım atmayacağını ilan etti. Ülkenin her tarafında emekçiler grevlerle, iş bırakmalarla, eylemlerle açlığa ve yoksulluğa itiraz ettiler, ediyorlar” dedi.

"Patron imparatorluğunda işçinin değeri yok"

Antep’in Başpınar Organize Sanayi Bölgesinde çalışan işçilerin 2 haftadır “iş, ekmek ve özgürlük kavgası verdiğini belirten Karaca "Başpınar’da 300 bin işçi ter döküyor. Bu 300 bin işçi bölgenin ucuz iş gücü olarak ter döküyor, patronlarına ihracat rekorları kırdırıyor. İş güvencesinden yoksun, kuralsız çalışma koşulları nedeniyle canlarını veriyorlar, uzuvlarını kaybediyorlar. Karşılığında aldıkları para ise yoksulluk sınırının yarısı bile değil. Haftanın 7 günü, pazar günleri 12 saat, izin yok, yemekler kötü, tuvaletler kirli, servisler balık istifi… Patronlara zenginlik dokudukları makinelerin stop düğmeleri çalışmıyor. Kaza geçirip hastaneye giden devamsız yazılıyor, yevmiyesi kesiliyor. Ne karın doyuracak bir maaş alıyorlar, ne ikramiye ne de sosyal hak. Banka promosyonlarına bile patron el koyuyor, maaşların bir kısmı elden ödeniyor. Ne kaçırılan vergi için ne de işçinin canı için en ufak denetim yok. Başpınar’da kurulan patron imparatorluğunda işçilerin zerre değeri yok” ifadelerini kullandı.

"İşlerimiz kötü diyen patronlar yeni iş kuruyor"

Bütün bu çalışma koşullarının üstüne yüzde 30 zam dayatılınca işçilerin “artık yeter” diyerek iş bıraktıklarını söyleyen Karaca “İşçiler taleplerini söylediler, muhatap alınmak istediler ama tehditten başka cevap alamadılar. Araya köyün ileri gelenleri, şeyhler, hocalar sokuldu; patronlar ‘durumumuz zor, 1 kuruş daha fazla veremem’ dışında bir yanıt vermedi. Oysa işçiler, durum zor diyen patronların yeni fabrikalarını, yeni arabalarını ve eski düzenlerini çok iyi biliyordu. Patronların servetinin Allah’ın bir lütfu olmadığını, kendilerinin ürettiğini biliyorlardı ve sadece ürettikleri zenginlikten hakları olanı istediler” dedi.

İşçilerden korkulduğunu belirten Karaca “Şeyhle, grev kırıcıyla, tehditle sindiremedikleri işçilerin karşısına güdümlü valilerinin OHAL ilanı gibi yasağını koydular. Direniş çadırlarını söktüler, sendika başkanlarını gözaltına aldılar ama işçiler bu yasağı Demokrasi Meydanı'nda ayaklarıyla çiğnedi. ‘Ekmek mücadelesine yasak konmaz’ dediler. Sadece hak talep ettiği için işçileri ekmeğinden etmek istediler, işten çıkardılar. Üstüne bir de sendikalarının başkanını tekrar gözaltına alıp tutukladılar” sözlerinin ardından sözü işçilere bıraktı. Yalçın Kardeşler Tekstil Fabrikası'ndan Ümit Şahin ve Mehmet Akif Sarı ile Has Sentetik Çuval Fabrikası'ndan Bülent Kurt söz alarak yaşadıklarını ve taleplerini aktardılar.

Patronlardan ne yanıt var ne anlaşma 

İlk sözü alan Bülent Kurt ayın 10'unda greve çıktığını belirterek “Has Çuval’da be dahil 80 kişi şu anda Kod 49 ile işten çıkarıldı. Sendika Başkanımız Mehmet Türkmen şu anda tutuklu. Gaziantep Valisi 15 gün yasak getirdi ancak direnişimiz hala sürüyor. Süreç devam ediyor, görüşmeyi ve anlaşmayı bekliyoruz. Ama patronlardan henüz herhangi bir yanıt yok” dedi.

10 günden fazladır kar altında, yağmurda, dışarıda direndiklerini, fabrikadan bir bardak su dahi verilmediğini ifade eden Ümit Şahin “Bizim özgür irademizi kullandırmıyorlar. Biz zam istiyoruz. ‘Yüzde otuz size yeter’ diyorlar. Anlaşma yok, konuşma yok. ‘İşinize gelirse, çalışın işinize gelmiyorsa budur’ diyorlar. Ama biz de artık bu sefalet zammına dur demek için yeter demek için, evimize bir kuruş fazla götürmek için direnişe başladık. Bütün işçilerle, bütün arkadaşlarım içeri girip zamlı bir şekilde çalışmak istiyoruz. Ama bize hala bir cevap gelmedi” diyerek son durumu aktardı.

"Türkmen'in bize destek vermek dışında suçu yok"

Sendika başkanı Mehmet Türkmen’in kendilerine destek vermek dışında bir suçu olmadığını ifade eden Şahin “Mehmet Türkmen bize çorba getirdi, çadır kurdu. Ama Valilik çadırları kendi eliyle yıktı. Yıkarak da bizi karşısına aldı. Biz kimseye zarar vermediğimiz halde zarar vermiş gibi göstererek kod 46-49 ile bizi toplu olarak işten çıkardılar. Patronlar bize hiçbir anlaşmayla gelmediler. Taleplerimize cevap gelmedi. Ama biz birliğimizi bozmadık ve bozmayacağız. Yasak kalktıktan sonra mücadelemize devam edeceğiz. Hiçbir arkadaşımız kırıp geçmeyeceğiz, dayanışmamızı sürdüreceğiz” dedi.

Yalçın Kardeşler Fabrikası'nda çalışan Ömer Akif “Yemek, servis, fabrikadaki baskı ve tüm koşullar çok kötü. Bizi içeride kamerayla izliyorlar. Bir baskı uygulayıp işten çıkarmakla tehdit ediyorlar. Önceden zam döneminde harflerle ya da işte ustalarla bir toplantı yapılarak zam oranı üzerine tartışma yapılırdı. Ama şu an ne bir toplantı yapılıyor ne bir şeye çağırıyorlar. Şimdi kafalarına göre belirleyip ‘bu zammı veriyoruz. Çalışıyorsanız bu, çalışmıyorsanız bu’ diyorlar. Yani bu hak değil, hukuk değil. Biz zaten piyasanın 10-15 bin TL altında çalışıyoruz. Niye eşit değiliz?  Gelip otuz bin lirayla bir ay geçirsinler. Eğer gerçekten geçinebiliyorsa ben bir şey demeyeceğim. Öyle makamla, mevkiyle olmuyor bazı şeyler” sözleriyle tepkisini gösterdi.  

Mehmet Türkmen’in ilk günden beri yanlarında olduğunu ifade eden Ömer Akif, “Bizimle birlikte mücadele etti, bizim yanımızda olmaya çalışıyor. Suç mu işliyor? Ya da kötülük mü ediyor? Ya da bize öncülük mü yapıyor? Biz kendi kararımızla kendi imkanlarımızla bir şeyler yapmaya çalışıyoruz birilerinin kışkırtmasıyla ortaya çıkmadık. Biz Mehmet Türkmen'in suçsuz olduğuna inanıyoruz, güveniyoruz ve onun serbest bırakılmasını istiyoruz" dedi.

"Sendika üyeliklerimizi kontrol ediyorlar"

Hırsızlık anlamına gelen kod 46 ile işten çıkartıldıklarını vurgulayan Ömer Akif, “Yapmadığımız bir şey yüzünden böyle yapılması doğru değil. Bunun da kalkmasını istiyoruz. Grevdeyiz şu an ve sendikamıza da çok ağır bir baskı uygulanıyor. Biz bu baskının da kalkmasını istiyoruz. Herhangi bir firma işe başladığınız zaman bizden e-devlet şifrelerimizi istiyorlar. Sendika üyesi olduğumuzu görünce ‘biz sizi işe almayız’ diyorlar. Adalet bu mudur? Biz adaletin gelmesini istiyoruz. Başka bir şey istemiyoruz” dedi.

"İşçilerin dirayetinin sonucu"

İşçilerin ardından söz alan EMEP Milletvekili Sevda Karaca, Valilik yasağından sonra işçilerin direnişi kırmak için işçileri tek tek çağırıp onlara boyun eğdirerek fabrikalarda bir “uzlaşma” yapıldığına ilişkin reklam yapıldığını ifade etti. Karaca “İşten atılmış işçilerin işe geri dönmesini kendisine reklam unsuru yapmaya çalışanlar, işçilerin gerçekleri bildiğini unutmadan sözlerini söylemeli. Başpınar işçileri öncelikli talepleri olan, işten atılan bütün işçilerin işe geri alınması, bu işçilerin üzerine bindirilen kodların kaldırılması, isteyen işçilerin tüm haklarının verilerek işten ayrılmasının sağlanması noktasında bir dirayet ve direnç gösterdiler. İşçilerin işe geri alınma talebinin karşılanması işçilerin büyük mücadelesinin ve dirayetinin sonucudur” dedi.

Yalçın Kardeşler ve Has Çuval’da patronun uzlaşmaz tutumuyla işçilerin direnişe zorlandığını ifade eden Karaca “Diğer fabrikalarda da patronlar el birliği, dil birliği yaparak valinin de onayıyla işçileri sendikalarından istifa ettirip ancak öyle işe sokacaklarını ifade ediyorlar. Patronların sendika korkusu işçileri muhatap alma süreçlerinde sendikayı da baypas etmeyi beraberinde getiriyor. 2 haftadır süren direniş Partimizin “Barajsız sendika, yasaksız grev, güvenceli iş” kampanyasının, işçilerin birleşik ekmek mücadelesi için olmazsa olmaz olduğunu gösterdi. Sendikaların ve işçilerin hak mücadelesinin önündeki bütün yasal engellerin ortadan kaldırılması, işçilerin mücadele ederken, patronların bir sopa olarak kullandığı iş güvencesi hakkından yoksun olma tutumunun da bir an önce ortadan kaldırılması için kampanya taleplerinin ‘iş, ekmek ve özgürlük’ mücadelesinin olmazsa olmazlarındandır” sözleriyle kampanyaya çağrı yaptı.

Başpınar’daki 20 bin işçinin direnişine gelen desteklerin altını çizen Karaca “Herkesin bu birleşik mücadelenin kazanılmasıyla ancak kendilerinin de kazanacağını bilen bir dayanışma duygusuyla, bütün olanaklarıyla direnişi desteklemeleri gerekir” dedi. Emek Partisi olarak bu süreçten çıkarılan dersleri Antep emekçileriyle ve işçileriyle tartışacaklarını belirten Karaca “Önce işçilerle yan yana gelerek, sendikalaşmanın önündeki bütün engellerin kaldırılması noktasında bundan sonraki mücadelemizi nasıl yürüteceğimizi hep beraber konuşacağız. Başpınar işçileri, çok önemli yeni deneyim kazandı. Bundan sonra daha bilgili ve tecrübeli bir biçimde sefalet ücreti dayatanların karşısına örgütlü bir güç olarak çıkma konusunda da güçlendi. Bu gücü büyüteceğiz” dedi.