Hülya Karabağlı
T24/ ANKARA
Açlık grevinde olan milletvekillerinin de aralarından bulunduğu Hakların Demokratik Kongresi ( HDK), Birleşmiş Milletler, UNESCO Genel Kurulu'nun kararıyla kabul edilen 21 Şubat, Dünya Anadili Günü’nü kutladı.
Sebahat Tuncel, A. Levent Tüzel, Ertuğrul Kürkçü, Sırrı Süreyya Önder imzalı kutlamada, “Varoluşumuzun ayrılmaz bir parçası, geçmişi geleceğe bağlayan en önemli halkadır. Anadili, ‘içine doğulan dildir “ dendi. “ Dillere özgürlük bayramı kutlu olsun” başlıklı yazılı açıklama şöyle.
Bugün 'Uluslararası Anadili Günü'
Birleşmiş Milletler UNESCO Genel Kurulu'nun 1999 yılında aldığı bir kararla, 21 Şubat, Dünya Anadili Günü olarak kutlanmaktadır. UNESCO'nun anadili ile ilgili uluslararası bir günü belirleme kararının ardında yatan temel etmenlerin başında, anadilinin önemi ve dünya üzerindeki dilsel ve kültürel çeşitliliğin korunmasına tüm insanlığın dikkatini çekmek gelmektedir.
'Anadili ‘içine doğulan dildir'
Anadili, insani ve toplumsal varoluşumuzun ayrılmaz bir parçası, geçmişi geleceğe bağlayan en önemli halkadır. Anadili, "içine doğulan dil"dir. İnsanlar, kendini, toplumu, dünyayı anadilinin simgeleriyle, sesleriyle, sembolleriyle anlamlandırırlar. Bireyin anadili en temel insan haklarından biridir.
‘Kürdün konuştuğu Kürtçe de suratla asılıyor’
Son yıllarda ülkemizde de kutlanan Anadili Günü, iki farklı anlayış üzerinden ele alınmaktadır. Söz konusu anadili Türkçe ise, siyasetçisinden askerine ve öğretim görevlilerine kadar koro halinde "anadilimize sahip çıkmamızın, kültürümüzü korumanın önemi" üzerine söylevler verilmektedir.
Fakat söz, milyonlarca Kürdün konuştuğu Kürtçeye ve Kürtlerin anadilinde eğitim talebine gelince, suratlar asılmakta; "tek dil" denilerek dil meselesi, Kürt halkına ve ülkede yaşayan tüm halklara uygulanan inkar, asimilasyon ve red politikalarının en önemli nesnesi haline getirilmektedir.
'Başbakan Almanya’da başka Diyarbakır’da başka'
Almanya'da yaşayan Türklere "asimle olmayın, anadilinizi unutmayın" diyen Başbakan Erdoğan, Diyarbakır'da, "Kürtçeye izin verirsek Çerkezler, Lazlar, Asuriler de talepte bulunur" diyerek bunu kanıtlamaktadır. Kürtçe, yani anadiliyle yardım isteyen bir yaşlıya, bir komutanın ağzından bir çırpıda çıkıveren; "Bu devletten yardım istiyorsan devletin resmi dilini öğrenmen lazım!" yaklaşımı esasen, Kürtlerin ve bu ülkede yaşayan tüm milliyetlerden ve azınlıklardan halkımızın dil ve kültürlerine karşı devletin yaklaşımını ortaya koymaktadır.
'AKP Kürtçe yer isimlerini iade edilmesine yanaşmıyor'
"Kürtlerin dil, kültür ve kimlik taleplerinin engellenmesine hizmet edecekse, Kürtçe yayın da olabilir, başka şeyler de” diyen AKP, onurlu bir barışın yolunun açılmasında önemli bir uğrak olan Anadilde eğitim hakkının tanınmasını bırakın, Kürtçe yer isimlerinin iade edilmesi, Kürdoloji Bölümleri'nin açılması ve Kürtçenin seçmeli ders olarak okutulması gibi düzenlemeleri bile yapmaya yanaşmamaktadır. Oysa Kürt sorununun çözümünde' dil' anahtar olabilir.
‘Kolektif haklar tanınmalı’
Demokratik çözümün yolu, Kürtlerin 'kolektif haklarının tanınması, anayasal eşitlik ve anadilinde eğitimin sağlanmasından geçmektedir. Siyasi iktidar, demokratik çözüm için biran evvel adım atmalıdır. Demokratik siyaset zeminini tahrip eden, Kürt siyasetçilere, gazetecilere, sendikacılara, avukatlara yönelik tutuklamalardan vazgeçilmelidir. 21 Şubat, Dünya Anadili Günü'nün, milyonlarca çocuğun anadillerine vurulan zincirlerin parçalanmasına, ülkemizde farklı kimlik ve inançlar üzerindeki baskıların son bulmasına, Anadolu ve Mezopotamya halklarının çok kültürlü, çok dilli, çok kimlikli toplumsal yaşamın gelişmesine vesile olmasını dileriz.