Almanya Cumhurbaşkanlığı makamı öncülüğünde başlatılan "Çevre Haftası" etkinlikleri 5. kez gerçekleştirildi. 200'e yakın çevre örgütü ve çevre dostu enstitü, Cumhurbaşkanlığı Sarayı Schloss Bellevue'de biraraya geldi. Bu yıl etkinlikte ağırlıklı olarak iklim değişikliği, enerji ve toprağın etkin kullanımı, biyolojik çeşitlilik ve doğa dostu şehircilik konuları ele alındı. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Cumhurbaşkanı Gauck, iklim değişikliğine dikkat çekerek, çevre konusunda atılacak her adımın değerli olduğunu vurguladı. Bu çerçevede sloganlarının "Global düşün,lokal haraket et" olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı, çevre dostu yaşamı her bireyin, her toplumun hayata geçirmesi gerektiğini söyledi. Gauck, "2016 Çevre Haftası"nda doğa dostu şehirciliğin öne çıkan konulardan olduğunu belirterek çevreci şehirlerin çevreci dünyaya dönüşeceğini ifade etti.
"Doğa dostu şehircilik, sürdürülebilir şehircilik demektir"
"Çevre Haftası"nda doğa dostu şehircilik çalışmaları içinde yer alan ve yaptığı çevre çalışmalarıyla 2014'de Cumhurbaşkanlığı nişanı alan Türk çevre örgütü Yeşil Çember, beslenmeden ulaşıma, alışverişten evlilik hediyelerine kadar çevre dostu yaşamı günlük hayata aktaracak projeler yürütüyor. Yeşil Çember'in kurucusu ve yöneticisi Gülcan Nitsch, Doğa dostu şehirciliği, sürdürülebilir şehircilik olarak tanımlıyor. Nitsch sürdürülebilirliği ise şu örneklerle anlatıyor:
" Aslında sürdürülebilirlik en genel tabirle tüketmemek demek. İnsanoğlunun doğadan aldığını ya doğaya geri kazandırması ya da doğanın bunu yenileyebilmesine olanak tanıması demek. Örneğin ulaşımda yakın mesafeler için karbon salınımının yüksek olduğu uçak yerine treni tercih edebiliriz. Günlük alışverişlerimizde küçük porsiyonlar alarak,bir şeyleri atmak zorunda kalmayız. Büyük alışverişlerimizde yüksek kaliteli, uzun ömürlü, onarılabilir, enerji tasarruflu aletler ve eşyalar seçebiliriz."
"Sürdürülebilir şehircilik, bir kültüre dönüştürülebilir"
Gülcan Nitsch ayrıca, doğa dostu sürdürülebilir şehirciliğin bir kültüre dönüştürülebileceğine dikkat çekiyor. Nitsch, çöplerin ayrıştırılarak doğaya yeniden kazandırılabilir hale getirildiğini, Almanya'da bazı işletmelerin plastik poşetleri tamamen kullanımdan kaldırdığını ve şehir hayatı sürdüren insanların artık balkonlarında ya da küçük bahçelerde kendi meyve ve sebzelerini yetiştirmeye başladıklarını aktarıyor. Sürdürülebilir tercihlerin insanları birbirine yaklaştırdığına işaret eden Nitsch şunları söylüyor:
"Sürdürülebilir yaşam biçimi, bilinçli ve tasarruflu tüketimin kapısını açtığı gibi insanlar arasındaki dayanışmayı da artırıyor. Sürdürülebilirliği tercih edenler, kullanmadıkları eşyaları birbirleriyle paylaşıyorlar ya da az kullanılan ve pahalı araç gereçleri ortak kullanmayı tercih ediyorlar. Tekstil ürünlerindeki seçimlerini adil ticareten yana yapıyorlar, böylece tüketici olarak dünyanın başka yerlerindeki işgücü ve kaynak sömürüsünün de önüne geçmeye çalışıyorlar. Bu da, kuşkusuz hepimiz için daha insancıl bir dünya demek."
Tamir kafeleri, takas pazarları
Okullarda ve işyerelerinde sürdürülebilir projeler yürüten Doğa ve Çevre Eğitimi Çalışma Grubu (ANU) Başkanı Annete Dickmann da, dayanışma ve az tüketimi teşvik eden çalışmaların yaygınlaştığını vurguluyor. Dickmann, Almanya'da gittikçe yaygınlaşan tamir kafelerinde insanların atmayı düşündükleri bozulan elektronik eşyalarını ya da giysilerini tamir ettirdiklerini, buna karşılık büyük paralar ödemek yerine kahve içip bir şeyler yediklerini anlattıyor. Böylece insanların birbiriyle kaynaştıklarını, tamir etmeyi, dikiş dikmeyi öğrendiklerini aktaran Dickmann, tüketmek yerine üretmenin hazzını yaşadıklarını söylüyor.
Annete Dickmann son zamanlarda özellikle gençlerin takas pazarlarına rağbet ettiğini belirterek, kullanılmayan eşyaların karşılıklı biraraya getirildiğini, ihtiyaç duyulan eşyaların satın alınması yerine takasla karşılık bulduğunu ifade ediyor. Dickmann, pek çok gencin artık büyük alışveriş merkezlerinde zaman ve para harcamak istemediğini paylaşımı seçerek, dış mekanları canlı ve yaşanır kıldıklarını aktarıyor.