Mahmud, 28 yaşında, Filistin kökenli bir Suriyeli. Berlin'de yaşıyor. Halep'te hükümet güçleri tarafından hapse atılmış, işkence görmüş, 2014'te de Suriye'den kaçmış.
Şimdi de Berlin'de mülteciler tarafından kurulan bir grupla Berlin'de 'mülteci olmak' adlı turistik turlar düzenliyor. Turda, rehberler Berlin'de görülmesi gereken yerleri ziyaret edip Almanya'da bir mülteci olarak yaşamanın nasıl bir deneyim olduğunu anlatıyorlar.
Guardian gazetesinin Rockefeller Vakfı aracılığıyla yaptığı haberde bu turlara yer veriyor.
Berlin'deki Querstadtein adlı grubun sekiz mülteci rehberi var. Şehirde mültecilerin rehberlik yaptığı iki kuruluştan biri.
İlki 'Refugee Voices' (Mültecilerin Sesi), 2015'te İngiliz tur rehberi Lorna Cannon ve iki mülteci arkadaşı tarafından kuruldu. Hepsi şimdi gönüllü rehberlik yapıyor.
Cannon, bu turların 'insanların mülteci olarak yaşamın nasıl olduğunu deneyim etmeleri ve mülteci olmanın ne anlama geldiğini görmeleri' için düzenlendiğini söylüyor.
Refugee Voices, bir Eritreli kadın ve Iraklı Kürt bir mültecinin rehberliğinde Kopenhag'da da tur düzenledi. Grup, 2018'e kadar Londra ve Paris'te faaliyet göstermeyi planlıyor.
Refugee Voices, gönüllülük temelinde, ücretsiz bir hizmet. Berlin'deki Querstadtein'in konsepti de benzer bir uygulama. Grup rehberlere ayda 200 euro ödüyor ve tur başına 13 euro ücret alıyor.
Neukölln, Berlin'in çok kültürlü bölgelerinden biri. Mahmud için de ayrı bir önemi var.
"İlk geldiğinizde, prosedürler ve dil sorunlarıyla ilgili sıkıntılar oluyor. Dolayısıyla size yardım edecek bir kişiyi veya bir yeri bulmanız gerekiyor" diyor.
Mahmud için o yer Neukölln'dü. Mahalle sakinlerinin yüzde 40'tan fazlası göçmen. "Berlin'in en hareketli yerlerinden biri" olarak tarif ediyor Mahmud burayı:
"Yaşamak için en çok talep gören yerlerden biri, çünkü çok yabancı var. Eğer göçmenseniz veya Berlin dışından geliyorsanız, burada rahat edebilirsiniz."
Yakınındaki Sonnenallee, trafiğin yoğun olduğu, alış veriş merkezlerinden biri. Bir zamanlar Berlin Duvarı'nın ikiye ayırdığı sokak, şimdi farklı türden bir ayrımı temsil ediyor.
Sonnenallee, 1970lerde Lübnanlı göçmenlerin yerleştiği bölgelerden, Şimdi de 'Arap sokağı' olarak bilinen, şehrin Orta Doğulu toplumunun en çok yaşadığı yerlerden biri.
"Burası tüm mülteciler ve şehirdeki Araplar için buluşma noktası. Kendilerini evlerinde hissediyorlar" diyor Mahmud.
Almanya, bir milyondan fazla göçmene ev sahipliği yapıyor. Şehrin etnik yapısı da Suriyeli göçmenlerle yeniden şekillendi.
Almanya'da Suriyeliler, Türkler, Polonyalılar ve İtalyanlardan sonra en kalabalık dördüncü yabancı topluluk oldu.
Mahmud, "'Ich bin ein Berliner' (Ben bir Berlinliyim) demek çok kolay. Çok kültürlü bir yer burası, kendi şehriniz gibi hissediyorsunuz" diyor.
Berlin çok kültürlü olsa da kutuplaşmış bir şehir. Neukölln ve Kreuzberg, sağcıların kalesi olarak görülen Marzahn-Hellersdorf gibi bölgelerden çok farklı.
Bu tip yerler mülteciler için 'kesinlikle gidilmeyecek' bölgeler arasında.
Berlin Göç Enstitüsü araştırmacısı Dr. Sina Arnold, "Güvenli bir yere geldiklerini düşünenler için oralar korku ve kaygı yaratıyor" diyor.
Almanya'da Eylül ayında yapılan seçimlerde aşırı sağcı AfD'nin oyların yüzde 12,6'sını alması, bu korkuyu perçinledi.
Ülke genelinde 2016 yılında göçmenlere ve göçmenlerin sığınma evlerine yönelik yaklaşık 3500 saldırı oldu. Arnold, geçen sene Mart ayında Marzhan'da bir kişinin Suriyeli bir gencin üzerine vodka döktüğüne ve Nazi selamı verdiğine tanık olduğunu anlatıyor.
Mültecilerin rehberliğindeki turlar bir uzlaşı zemini oluşturuyor, rehberlerin de Berlin'le ilgili kendi deneyimlerini görüşlerini paylaşması birçokları için 'diğeri olma' engelini aşmaya yardımcı oluyor.
Refugee Voices'da çalışan Suriyeli tur rehberi Walid "Mülteci olmanın ne olduğuyla ilgili çok büyük yanlış bir algı var. İnsanlar, mültecileri buraya hangi sebeplerin getirdiğini, tarihi anlasalar bu durumu daha farklı ele almaya da başlayabilirler" diyor.
Peki bu turlar, Almanların 'Elendstourismus' dediği 'sefalet turizmine' dönüşme tehlikesi taşıyor mu?
Refugee Voices'ın kurucularından Mohamad, "Eğer turistlere 'yoksul insanlar' hissi verdiğini hissetsem devam etmezdim. Turun amacı bu değil" diyor.
Mohamed'e göre amaç, deneyimler arasında bağlantı kurmak.
Walid, Sovyet güçlerinin bastırdığı Haziran 1953 gösterilerini hatırlatıyor. 'Temel haklarını aradıkları için' yüzlerce kişinin öldürüldüğünü söylüyor Walid.
Leipziger sokaklarında Suriye'nin Hama şehrini görüyor. Suriye hükümetine karşı 2011'de düzenlenen gösterlerilerde yüzlerce kişinin ölümünü hatırlıyor: "Özgürlüklerini, haklarını kazanmaya çalışanlarla, hak ettiklerini almaya çalışanlarla aynı hikâyeler."