Pazar günü yapılacak Berlin eyalet seçimlerine geri sayım sürüyor. 4 milyonluk nüfusa sahip Berlin'de en yoğun yabancı nüfusunu yüzde 20 ile Türk kökenliler oluşturuyor ve Berlinli Türklerin yaklaşık yüzde 40'nın Alman vatandaşlığına sahip olduğu biliniyor. Yani seçimlerde Türk kökenlilerin oyu siyasi partiler için son derece önemli.
Ancak Türk kökenlilerin başta Federal Meclis'in aldığı "Ermeni soykırımı kararı" olmak üzere çifte vatandaşlık, Almanya'ya sadakat gibi tartışmalı konular nedeniyle Alman siyasetine şüpheyle yaklaştığı gözleniyor. Türklerin tepki olarak sandıktan uzak durması olasılığı, sağ popülist Almanya İçin Alternatif (AfD) partisini güçlendireceği için endişe yaratıyor.
"Türkler hayal kırıklığı yaşıyor"
Berlin-Brandenburg Türkiye Toplumu (TBB) Yönetim Kurulu üyesi ve Almanya Türk Toplumu (TGD) eski eş başkanı Safter Çınar, Berlinli Türklerin Alman siyasetine dair eleştirilerinin iki farklı şekilde görüldüğünü şu sözlerle ifade ediyor:
"Biri, Almanya'daki siyasetle daha yakından ilgilenen Türklerden gelen tepki. Onlar, siyasi partilerin göçmenlere verdiği sözleri tutmadığına ve bu partilere oy vermenin bir şey değiştirmediğine inananlar. Diğeri ise hali hazırdaki siyasi partilerin Türkiye politikası ve Ermeni Soykırımı Tasarısı'na evet demiş olmalarından dolayı Alman siyasetine tepkili olan Türkler."
Berlin Türk Cemaati (TGB) Başkanı Bekir Yılmaz da seçimlere katılımı teşvik için yürüttükleri kampanyalarda ve düzenledikleri toplantılarda Türklerin Alman siyasetine tepkili olduklarını bizzat gördüğünü söylüyor. Yılmaz, Türklerin siyasi partilerden yana hayal kırıklığı yaşadığını belirterek, özellikle Almanya'daki Türklerin yaklaşık yüzde 70'ini temsil eden muhafazakar kesimin, Federal Meclis'in "Ermeni soykırımı kararı" nedeniyle partileri protesto ettiklerini savunuyor.
AfD'ye karşı 'oy kullanın' çağrısı
Bekir Yılmaz, bununla birlikte seçime gitmemenin bir çözüm olmadığını da kaydederek, oy kullanmanın sadece bir hak değil aynı zamanda bir sorumluluk olduğunun altını çiziyor. TGB Başkanı, sağ popülist AfD tehlikesine dikkat çekerek şunları söylüyor:
" Berlin'deki son kamuoyu araştırmasında AfD yüzde 14 çıktı. Sol Parti ile aynı oy oranına sahip. Bu da şunu gösteriyor; AfD böyle bir oy oranıyla sadece eyalet parlamentosuna değil, ilçe meclislerine, encümenlere de girebilecek. Bu da o bölgelerde, o ilçelerde yaşayan insanların AfD politikalarından birebir etkileneceği anlamına geliyor."
Bu nedenle Türklerin seçimlere katılmasının önemli olduğunu vurgulayan Yılmaz, katılım ne kadar çok olursa, AfD'nin alacağı oy oranlarının da o kadar düşeceğini belirtiyor. Bekir Yılmaz ayrıca siyasi partilere oy vermemekte kararlı olan Türkler için, bağımsız adaylara oy vermek gibi alternatiflerin de söz konusu olduğunu hatırlatıyor.
Aynı şekilde Safter Çınar da, AfD politikalarına karşı Türklere sandığa gitme çağrısında bulunuyor. Çınar seçimlere 21 partinin katıldığını belirterek,"Seçimlere mutlaka katılmak gerekiyor. Boş kullanılan oy geçersiz oy olacağından, bildik siyasi partilere tepki duyan Türkler, onların dışında herhangi bir partiye ya da bağımsız adaylara oy verebilirler. Önemli olan katılım oranlarını artırarak, AfD'yi aşağıda tutmak" diyor.
Türk kökenli adaylar ikna turunda
Siyasi partiler ise Türk kökenli adayları üzerinden Türk seçmenlere ulaşmaya çalışıyor. Bu doğrultuda Sosyal Demokrat Parti (SPD) beş, Hristiyan Demokrat Birlik partisi (CDU) dört, Yeşiller partisi altı, Sol Parti beş Türk kökenli adayla Berlin eyalet seçimlerine katılıyor.
SPD'nin hali hazırda eyalet parlementosu milletvekili ve Berlin'in Charlottenburg-Wilmersdorf ilçesinden yeniden aday olan Ülker Radziwill, her ne kadar Alman siyasetine bazı konular nedeniyle tepki duysalar da Türklerin AfD tehlikesinin farkında olduğunu belirtiyor ve ekliyor:
" Seçim kampanyam esnasında Türklerin tepkilerine ben de şahit oldum. Ancak onlarla yaptığım görüşmelerimin, toplantılarımın çok faydası oldu. Öncelikle eyalet seçimlerinin federal seçimlerden farklı olarak kendi günlük yaşamlarını doğrudan etkileyeceğini gördüler. Ayrıca AfD politikalarının önüne geçmek için oylarının gücü konusunda büyük ölçüde ikna oldular."
CDU İlçe Teşkilatı'nın seçimlerinde oyların yüzde 95'ini alarak Neukölln ilçesinden aday gösterilen ve en genç Türk kökenli aday olan 19 yaşındaki Onur Bayar da gerek partisinin, gerek Türk toplumunun AfD karşısında Berlinli Türklerin gücünün farkında olduğunu ifade ediyor. Bayar, muhafazakar parti tabanı ve kardeş partisi CSU nedeniyle AfD'den en çok CDU'nun etkilendiğini belirtiyor. Genç aday, buna rağmen Hristiyan Demokratların göçmenler ve mültecilerle ilgili politikalarını sertleştirmeyi reddettiklerini ve partiyi daha çok göçmenlere açma çabası içinde olduklarını savunuyor. Bayar, bu nedenle partisinin dört Türk kökenli adayla Berlin seçimlerine katıldığını söylüyor.
Berlinli Türkler ne düşünüyor?
Berlin'in Spandau ilçesinden Bilge Doğan, Alman siyasetinin ısrarla Almanya'daki Türkleri anlamamayı sürdürdüğünü ve bununla aşırıcı yaklaşımları tetiklediğini savunuyor:
Sürekli Türklerin Türkiye ile ilgili hassasiyetleriyle oynanıyor. Mesajları hem bizim içimize kapanmamıza neden oluyor, hem de Almanya'daki aşırı sağcılığı artırıyor. Ardından da AfD'ye karşı Türk oyları deniyor. Çok saçma."
Neuköln'de büfe işleten Arif Korkmaz da seçimlerle ilgili şunları söylüyor: "Almanya'da samimi bulduğum bir tane parti yok. Türk adaylar da bence sadece bu partilerin kuklası. Onun için hiçbirine oy vermeyeceğim. AfD'ye karşı oyum boşuna gitmesin diye Hayvanseverler Partisi'ne oyumu vereceğim."
29 yaşındaki Berrin Konuk, henüz Alman vatandaşlığına sahip olmadığını ama olduğu takdirde onun yaşamını gözeten politikaları tercih edeceğini dile getiriyor: " Türkiye politikaları beni ilgilendirmiyor ve Almanya'daki yaşamıma kadar uzanması beni rahatsız ediyor. Alman vatandaşlığı almaya çalışıyorum. Aldığım takdirde gerek eyalet gerek federal seçimlerde oy kullanacağım ve beni ilgilendiren politikaları takip edeceğim."