23 Eylül 2016 19:24
Kanal D’de Beyazıt Öztürk’ün sunduğu Beyaz Show’a 8 Ocak Cuma akşamı telefonla bağlanarak “Çocuklar ölüyor, sessiz kalmayın” diyen öğretmen Ayşe Çelik hakkındaki soruşturmayı protesto için kendini ihbar eden 38 kişi hakkındaki davanın ilk duruşması bugün Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşma 30 Kasım'a ertelenirken Beyazıt Öztürk, ikinci duruşmaya tanık olarak çağrıldı.
Yargılananlar arasında T24 yazarı Oya Baydar, eski CHP Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Gülseren Onanç, Prof. Gençay Gürsoy, sanatçı Ferhat Tunç, avukatlar Bahri Belen, Ergin Cinmen ve insan hakları savunucusu Şanar Yurdatapan gibi isimler yer alıyor.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcı Vekili İdris Kurt’un “terör örgütü propagandası” suçlamasıyla hazırlayıp, Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdiği iddianamenin kabulüyle, kendini ihbar eden 38 kişi ile birlikte, öğretmen Ayşe Çelik ve programın sorumlusu Kadir Tunalı da hâkim karşısına çıktı.
Dakika dakika gelişmeler
15:58 Duruşma 30 Kasım'a ertelendi. Beyazıt Öztürk'ün tanık olarak dinlenmesine karar verildi.
15:00 Psikolog Pınar Önen: Mesleki duyarlılığım nedeniyle Ayşe Çelik'in sözlerine katıldım. Erkek cinayetlerini, çocuk istismarcılarını, nefret cinayetlerini yargılıyor olmanızı tercih ederdim. İddianame savcısı, psikanalistlerin işi olan söze dökülmeyenlerin yorumlanması işini sahiplenmiş. Ruh sağlığoı alanında çalışan biri olarak elbette ki savaş karşıtı olmalıyım. İnsan kaynaklı travma alanında uzmanlaştım ve yıkımların, ölümlerin olduğu yerde insanların travma yaşadığını biliyorum. Tam bu sebeple mesleki görev olarak da savaş karşıtıyım ve Ayşe öğretmenin sözlerine katılıyorum. Sözümün ve eylemimin arkasındayım.
14:40 Mahmut Koruk: Ayşe Çelik ve bizler kral çıplak dediğimiz için yargılanıyoruz. Sizden beraat istemiyorum, hukuka uygun bir karar vermenizi istiyorum.
14:07 Sanık emekli savcı Kemal Özgül: Yoldan geçerken tesadüfen basın açıklamasını gördüm. Emekli bir savcı olarak "Çocuklar ölmesin, insanlar ölmesin" yazan bir dilekçeye imza atmanın suç unsuru taşımayacağını düşünerek imza attım.
14:02 Ergin Cinmen: Bu bir iddianame değildir. Başında yalnızca iddianame yazıyor.
13:50 İbrahim Akın: Barış istemek suçsa, bu suça ortak olmayı gönüllü olarak kabul ediyorum.
13:25 Duruşmaya 10 dakika ara verildi.
13:15 Gülşen Denizhan: Ayşe öğretmenin sözleri barış çığlığıydı. Bu iddianamede hukukun çığlığı oldu. Kimsenin hukuku bu duruma düşürmeye hakkı yok.
13:07 Ferhat Tunç, Ayşe öğretmenin ifadelerinin Kürt sorunuyla ilgili olduğundan bahsederken mahkeme başkanı "Savunmanızı kısa tutun. Bu davanın Kürt sorunuyla ilgisi yok" dedi.
13:06 Ferhat Tunç: Suç aranıyorsa suç şudur; barış yerine savaş politikalarının iktidar tarafından yürütülmesidir. Başbakan dün şort giydiği için tekmelenen kadınla ilgili şu yorumu yaptı: Hoşuna gitmeyebilir, mırıldanırsın. Barış talebi de devletin hoşuna gitmeyebilir. Devlet de mırıldansın. Bu kadar insanı mahkeme kapılarında süründürmesin; siz yargı mensuplarını da bu işlerle uğraştırmasın.
12:51 Eski TGS Başkanı Ercan İpekçi: Kendimi sanık değil, gazeteci gibi hissediyorum. Çünkü ifadelerimizle tarihe not düşüyoruz. Gelecek kuşaklar bu karanlık dönemde yaşananları bu tutanaklardan anlayacaklar.
12:45 Dilek Gökçin Coşkun: Diyarbakırlı 8-9 yaşlarındaki çocukların çizdiği resimler bile, orada nelerin yaşandığını gözler önüne seriyor.
12:38 Bahri Belen: Bir hukukçu olarak söylemek zorundayım; bu iddianameyi hazırlayan savcı gibiler siyasi rüzgarla yelkenleri doldurabilir. Geçmişte bunun gibi iddianameler hazırlayan savcılar ve yargılamayı yapan hâkimler şimdi yargılanıyor. Savcı bu iddianemeyle, iktidara arkasını yaslayarak kahramanlık yapıyor.
12:33 Ahmet Dindar: Bu iddianameye söylenecek tek şey; Türkiye hukuk tarihinin hüzünle hatırlanacak dökümanlarından biri olacak. İfade özgürlüğü hakkımı kullandım diyeceğim ama genelde ifade özgürlüğü toplumun genelini rahatsız edici şeyler için kullanılır. Biz barış istedik, barış istemek toplumun genelini rahatsız ediyorsa ülkeyi kapatıp gidelim. Ayşe öğretmenleri susturursanız, ülke Ankara Katliamı'ndan sonra Konya'daki milli maçta ölenler anısına yapılan saygı duruşunu ıslıklayanlara kalacak.
12:25 Osman Gürhan Ertür: Bu iddianamenin bizimle hiçbir ilgisi yok. Çünkü söylediklerimizden değil, söylemediklerimizden yargılanıyoruz. Bu iddianame gelecekte hukuk suçu olarak incelenecek bir belgedir.
12:22 Şanar Yurdatapan: Ayşe öğretmen doğruyu söyledi. 30.12. 2015'te Sur ilçesine girdik. Orada yaşananları gördük. Gördüklerimize mi inanacağız, bir savcının masa başından yazdığı iddialara mı?
12:19 Murat Çelikkan: İnsan hayatını ve barışı savunduğumuz için terör propagandasından yargılanıyoruz. Barışa hizmet için yaptığımız bir faaliyet terör progadangası kapsamına alındı. Barış politikası hükümetin 2.5 yıl resmi politikasıydı. Şimdi barış istediğimiz için terör propagandasından yargılanmamıza anlam veremiyorum.
12:17 Prof. Gençay Gürsoy: Ben 1980 yılında askeri mahkemelerde yargılanmış ve beraat etmiş bir insanım. Dönemin Cumhurbaşkanı darbeci general hakkında "Ben bu insanla aynı coğrafyada ve çağda yaşadığım için utanıyorum" dediğim halde beraat ettim. Şimdi de, bu davadan bir an önce beraat kararı vermelisiz; bu karar "Bu ülkede yargıçlar var" denilmesini istiyorsanız size verdiğimiz bir şanstır. Adalete olan güven kaybının engellenmesi için de bir şanstır.
12:09 Mahkeme başkanı, avukatların usül konusundaki tepkileri sonucunda savcının soru sorma talebini ara kararla reddetti. Ret gerekçesi; savcının sorusunun dava konusu dışında olması.
12:06 Savcı, "Sanıklar söz konusu konuşmanın yapıldığı dönemde PKK terör örgütünün rolü hakkında ne düşünüyorlar?" dedi. Savcının sorusu üzerine hâkimler görüşmek istedi. Avukatların itirazı üzerine mahkeme başkanı bir avukata "Sus, otur" diyerek müdahale etti.
12:00 Oya Baydar: Ayşe Çelik'in çığlığını duyduktan sonra vicdani sorumluluk nedeniyle çatışma bölgesine gittim. Gördüklerimden sonra onun çığlığına ortak olmak istedim. (Mahkeme başkanına) Siz gitseydeniz ve orada yaşananları görseydiniz siz de ortak olmak isterdiniz. Bu bir zihniyet yargılamasıdır. Şimdiye kadar çok fazla şeyden yargılandım. İlk kez yapmadığım bir şeyden yargılanıyorum.
11:53 Kadir Turnalı'nın avukatı: Söz konusu programda terör örgütü propogandası yapılmamıştır. Müvekkilim bu yöndeki iddiaları programdan sonra duymuştur.
11:50 Kanal D program sorumlusu Kadir Turnalı savunmasını yazılı verdi: Programa teknik sebeplerle müdahale etme şansın olmadı.
11:45 Ayşe Çelik'in ifadesinden: Ülkenin güneydoğusunda yaşamı felç eden olaylar yaşandı. Silvan da olayların yaşandığı merkezlerden biri. Sivil yaşam alanlarındaki çatışmaların mağdurlarından biri de benim. Art niyetsiz, kimseyi övmeden söylediğim sözler örgüt propogandası kapsamına alındı. Söylediklerimin arkasındayım. Yine aynısını söylüyorum.
11:00 Ayşe Çelik ifade veriyor.
10:50 Sanıkların kimlik tespiti yapılıyor.
10:40 Avukatlar ve sanıklar salondaki yerini aldı.
Doğan Akın yazdı:
Hayır Beyaz; sen dünyanın en büyük âşığı olamazsın...
Ayşe Çelik, Haziran ayında Silvan’da talimatla alınan ilk ifadesinde, sözlerinin arkasında durduğunu ve söylediklerinin içinde suç teşkil edecek bir ifade bulunmadığını, annelerin ağlamaması için toplumda bir duyarlılık yaratmak istediğini ve asıl amacının medyanın duyarsızlığına dikkat çekmek olduğunu belirtmişti. Öğretmen Çelik, kendisine yöneltilen suçlamayla ilgili asıl savunmasını bugün yapılacak duruşmada yapacağını da söylemişti.
Ayşe Çelik, programa bağlanarak “Ülkenin doğusunda yaşananların farkında mısınız?” sorusuyla konuşmasına başlayan öğretmen Çelik, medyanın tutumuna işaret ederek, “Burada yaşananlar ekranlarda çok farklı aktarılıyor. Sessiz kalmayın. İnsan olarak biraz daha hassasiyetle yaklaşın. Görün, duyun ve artık bize el verin. Yazık; insanlar ölmesin, çocuklar ölmesin, anneler ağlamasın” demişti.
Ayşe Çelik’in sözlerinin ardından RTÜK Kanal D’ye 6112 sayılı kanunun “Terörü övemez ve teşvik edemez, terör örgütlerini güçlü veya haklı gösteremez, terör örgütlerinin korkutucu ve yıldırıcı özelliklerini yansıtıcı nitelikte olamaz. Terör eylemini, faillerini ve mağdurlarını terörün amaçlarına hizmet eder şekilde sunamaz.” ilkesinin ihlali nedeniyle, 900 bin lira para cezası kesmişti.
Ayşe Çelik ve Kadir Tunalı’yla birlikte, “Hepimiz Ayşe öğretmeniz” diyerek kendini ihbar ettiği için “terör örgütü propagandası” yaptıkları gerekçesiyle yargılanacak 38 kişinin isimleri şöyle:
Ahmet Dindar, Ayşe Erzan Silier, Ayşegül Akış Devecioğlu, Ayşenur İyidoğan, Bayram Bahri Belen, Dilek Gökçin, Ercan İpekçi, Ergin Cinmen, Ferhat Tunç, Gençay Gürsoy, Gülseren Onanç, Gülşen Denizhan, Gürhan Ertür, Gürkan Develi, Halim Bulutoğlu, İbrahim Akın, İbrahim Sinemillioğlu, Kemal Özgül, Mahmut Konuk, Mehmet Tursun, Mevlüt Ülgen, Murat Çelikkan, Nazmiye Özen, Nergiz Ovacık, Neşe Yaşın, Nil Özsoy Dindar, Orhan Alkaya, Orhan Silier, Oya Baydar, Perihan Pulat, Pınar Önen, Şanar Yurdatapan, Sibel Özbudun Demirer, Süleyman Eryılmaz, Temel Demirer, Türkcan Baykal, Üner Eyüboğlu ve Vecdi Sayar
Çelik’in sözlerinin ardından 22 Ocak’ta ifade veren Beyazıt Öztürk, kendini şöyle savunmuştu:
“Seyircinin de anlamayarak alkışlaması ve bağlanan kişinin de öğretmen olduğunu söylemesi üzerine doğal olarak devletin öğretmeninin kötü bir şey söylemeyeceği ön yargısıyla o anda aklımdan şehitler, yaralılar, öğretmenler, çocuklar gibi binbir türlü düşüncelerle kendi iç sesimi dinledim. Bağlanan kişinin söylediğini, tüm samimi kalbimle duymadığımı belirtirim. Ben de bir polis çocuğuyum ve polislerin, güvenlik güçlerinin ne şartlar altında görev yaptıklarını bilirim, bilerek yaşadım ve hayatımın her anında zaten hissettim. Dolayısıyla bir şehit haberi, anne haberi, bir çocuk haberi, bir öğretmen haberi duyduğumuzda ben de tüm insanımız gibi aynı duyguları ve acıyı paylaşırım.”
© Tüm hakları saklıdır.