Kanal İstanbul'un ÇED raporuyla ilgili kapsamlı bir çalışma başlatan Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi'nin Başkanı Prof. Dr. Yüksel Örgün, projenin tehlikelerine dikkat çekti. Sözcü'den Hande Zeyrek'in haberine göre, İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi de olan Prof. Yüksel Örgün, şu bilgileri verdi:
"Yaklaşık 25 milyon yıl önce İstanbul bir okyanus parçası yani denizdi. Bölge yavaş yavaş yükseldikçe kara haline geliyor. Sonrasında akarsuların rüzgarın kontrolünde aşınarak oluşmuş bir kaya özelliğine sahip olmuş."
"Şu an güzergâh ve yakın çevresi jeolojik dönemlerde bir heyelan bölgesi ve orada bir vadi kapanmış. O kadar şiddetli heyelanlar olmuş ki Çatalca Boğazı dediğimiz çukur alan kapanmış. Durum böyle iken siz bu yapıyı detaylı çalışıp ortaya koymadan yola çıkamazsınız."
"Araştırmadan, ‘Depremden etkilenmez aktif fayı yoktur' gibi varsayım üzerinden hareket edemeyiz. Burası 1. derece deprem kuşağı içerisinde ve nüfus yoğunluğu çok yüksek. Bu projenin beklenen depremin etkisini de yaratılan nüfus yoğunluğuyla beraber çok daha şiddetlendireceğine de inanıyorum."
"Deniz tabanından çıkartılacak 114 milyon metreküp atık var. Buradaki en tehlikeli atıklardan biri çamurdur. Çünkü Karadeniz'in dibi ölü. Canlı yaşamıyor. Canlı neden yaşayamaz, toksit elementlerden."
"Bu toksitleri daha fazla solursanız kesinlikle kanser olursunuz"
"Başta arsenik olmak üzere uranyum, nikel açısından çok yüksek elementler içeriyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün belirlediği limit değerler vardır, bu toksitleri onun üzerinde solursanız kesinlikle kanser olursunuz."
"1.5 milyar metreküp kazı malzemesinden bahsediyoruz. Kazıp depoladığınız, canlıların sağlığını tüm jeolojik süreçler boyunca etkileyecek bir bombayı nereye depolayacaksınız? Toprağı, havayı, suyu kirletecek… Bundan çevre halkının etkilenmemesi mümkün değil."
"Saatli bomba gibi çalışacak"
"Depolanacak yer bir saatli bomba gibi çalışacak ve etrafını kirletecek. Tıbbi jeoloji diye yeni bir bilim var. Burada tıbbi jeolojiyle ilgili hiçbir öngörü yok."
"Bu projeyle beraber siz İstanbul'un Avrupa yakasındaki yeraltı suyu yapısını adeta bıçakla keser gibi ikiye kesiyorsunuz. Drenaj sistemini bozuyorsunuz. Burada zaten kontrolsüz yapılaşmadan kaynaklı bir yeraltı suyu kirliliği var. Küçükçekmece ve Büyükçekmece etrafında su ciddi olarak kirlenmiş durumda. Siz bu inşaatla beraber bu kirlenmeyi daha da şiddetli hale getireceksiniz."
"Projeyle Anadolu Yakası'ndaki barajların beslenmesini de sekteye uğratmış olacaksınız. Hem yeraltı hem yerüstü suları beslenemeyecek. Beslense bile aşırı kirleneceği için insan sağlığı için tehdit oluşturacak."
"Yeraltı ve zemin suyu bölgede çok yüksek. Bu da inşaat sırasında olumsuz etkiler yaratıyor. Burada devasa bir kazı sırasında bu yeraltı suyunun kanala dolmasını hiçbir şekilde engelleyemezsiniz."
"Siz kazdıkça mücadele edilmesi gereken bir su olacak. Ermenek'te 12 işçinin öldüğü maden kazasını hatırlayın. Burası bu tür kazaların olmasına çok müsait. Vurduğunuz anda su büyük bir enerjiyle dışarı boşalabilir. Önüne ne varsa alıp götürebilir."
"Heyelanı tetikler, bazı mahalleler yerinden oynar"
Yüksek Jeoloji Mühendisi Can Akın şu bilgileri verdi:
"Kanalın yapılacağı bölgede zemin özelliklerine baktığınızda Beylikdüzü, Avcılar, Büyükçekmece bu bölge Firuzköy gibi alanlar yıllarca uygulamalarda heyelanla mücadele edilen bölgeler. Burada tarihe geçmiş 3 büyük heyelan var. Durağan koşullarda sıkıntı yok ama siz orada inşaata başladığınızda orada heyelanların tetiklendiğini görüyorsunuz. Mahallelerin yerinden oynadığını görüyorsunuz. Kanalın etki alanında yüksek yapılar yapılırsa heyelandan etkilenir."
"Kanalın maliyeti ise açıklanan rakamı çok aşacaktır."
"Bu ekolojik yıkım projesidir"
Yüksek Jeoloji Mühendisi Nejat Güven, proje yapımına başlanırsa geri dönüşün mümkün olmadığına dikkat çekti. Güven şunları söyledi:
"Proje tüm Marmara'yı etkileyecek. Raporu okuyunca karşımıza çıkan ‘şunu yaptık ama tam anlamıyla ne olduğunu öngöremiyoruz. Terkos tuzlanacak mı? Öngöremiyoruz.' Tüm Marmara'yı etkileyecek proje yapıyorsunuz ama raporunuz belirsizliklerle dolu."
"Eğer kanaldan kaynaklı 1 santimetre deniz suyu yükselmesi olursa bütün Marmara'da denize girecek yerimiz kalmayacak. Bu kadar kritik dengedeki bir yerde sizin böyle bir çalışmayı yapabilmeniz imkansız."
"İstanbul'un içme suyu kaynağı tuzlanacaktır. Uygulamacı bir mühendis olarak söylüyorum çözersiniz ama 1 liralık şeyi 10 liraya çözersiniz. Türkiye bütçesi buna uygun mu? Türkiye bu kadar zengin değil."
"Bu proje yapıldığında Marmara'ya vereceği zararın dönüşü yok. İşin mühendislik tarafını bir kenara bırakın bu proje ekolojik olarak da bir yıkım projesidir. Bu kadar derin ölçekli kazıların deprem anında nasıl hareket edeceğini bilemezsiniz. Kanal depremi etkilemez ama deprem kanalı etkiler."
"Karadeniz'in suyu Marmara'yı kirletir"
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Murat Yılmaz şu tespitleri yaptı:
"Karadeniz, Marmara Denizi'nden 20 cm. civarında daha yüksek. Karadeniz'i açmaya başladığınızda yüksek kottan alçak kota hareket edeceği için Karadeniz'den Marmara'ya bir giriş olacak. Karadeniz Marmara'ya göre daha kirli. Oranın yüzey sularını Karadeniz'le kirletmeye başlayacaksınız."
"Bir de şehir kuruyorsunuz, orayı insan eliyle de kirletmeye başlıyorsunuz. Doğaya müdahale ediyorsunuz çünkü."