Gündem

BirGün yazarı: Siyasal İslam Türkiye’yi o kadar gerilere savurdu ki, TÜSİAD bile 'ilerici' oldu!

20 Şubat 2025 10:18

Güncelleme: 20 Şubat 2025 10:23

BirGün yazarı Nazım Alpman, TÜSİAD'ın Bülent Ecevit dönemindeki faaliyetlerini hatırlatarak; "Siyasal İslam Türkiye’yi o kadar gerilere savurdu ki, TÜSİAD bile “ilerici” oldu!" ifadelerini kullandı. 

TÜSİAD yöneticilerine ‘içeriğini bilmedikleri konularda beyanda bulunma’ suçlaması: Türkiye'nin iç ve dış güvenliyle ilgili gerçeğe aykırı bilgileri yaydılar

Alpman'ın yazısı şöyle: 

"Siyasal İslam Türkiye’yi o kadar gerilere savurdu ki, TÜSİAD bile “ilerici” oldu!

Bu yüksek tansiyonun tam ortasında yer alan TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Ömer Aras’tan söz etmek istiyorum. Eski zamanların gazeteciliği olsaydı eğer, haber merkezleri ilk önce “kim bu Ömer Aras?” diye sorarlar ve en cevval muhabirlerini onunla konuşmaları için TÜSİAD’ın kapısında nöbete yollarlardı:

-Ömer Aras kendisini anlatsın bize!

Dikkatli muhabirler de şeflerine “abi Ömer Aras’ın kendisini anlattığı bir kitabı var” diye çaka satarlardı:

-İyi o zaman bugün kitabı al-oku-yaz, yarın gazeteye koyalım!

Muhabir de Remzi Kitabevi’nden 2022’de çıkan “Deneyimler-İnsan paylaştıkça çoğalır” adlı kitabı önüne alıp yazmaya başlardı:

“Ömer Aras 1954 yılında İstanbul’da dünyaya geliyor. İlkokul, ortaokul ve liseyi Şişli Terakki Lisesi’nde tamamlayıp, 1975 yılında İktisadi Ticari İlimler Akademisi Ekonomi Maliye Yüksek Okulu’nu bitiriyor.”

Bu kadar iyi bir ortaokul ve liseyi bitirip de o yıllar için “dandik” sayılan yüksek okula nasıl düşmüş olabilir?

Kitabın içinde bu “talihsizliğin” detayı yer alıyor:

“Üniversite giriş sınavında başıma talihsiz bir olay geldi. Sınavdan bir gece önce kuzenimin düğünü vardı. Düğüne giderek büyük bir hata yaptım. Yediğim bir şeyden zehirlendim. Bütün gece kustum. Ertesi gün de yüksek ateşle sınava girdim. Tabii ki performansım çok kötü idi. Sonuçlar açıklandığında ağladım. Çok üzüldüm. Arkadaşlarım da çok şaşırdı. Onlar İTÜ’ye Boğaziçi’ne İstanbul Üniversitesi’ne girerken, gayet iyi notlarla mezun olan ben hastalık kurbanı olmuştum!”

Ömer Aras otobiyografisini yazarken biraz dikkatsiz davranmış sanki. Mezun olduğu okulun diplomasını almak için niye emekler vermiş “büyük devlet büyüklerinin” olduğunu anımsayarak daha itinalı yazabilirdi bu bölümü… Netice itibarıyla büyük kapıları açan çok değerli bir anahtardı o diploma!

Neyse genç Ömer babasını dinleyerek kazandığı/düştüğü okula giriyor. İlerde bu “zafiyetini” telafi ediyor. ABD’de Syracuse Üniversitesinde yüksek lisans ve doktora yapıyor. Ohio Stade Üniversitesi’nde doçent olarak öğretim üyeliğine başlıyor. Benim en sevdiğim okuldur, okunuşu bakımından Ohio üniversitesi… Yok artık bu kadarı da olmaz denilen her gelişmede bu değerli eğitim yuvası akla gelir:

-OHA… yo!

Ömer Aras’ın TÜSİAD Genel Kururulunda dile getirdiği ülkemizdeki gelişmeler üzerine AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 19 Şubat 2025 günü (dün) partisinin grup toplantısında “bugün konuşan Türkiye diye bir olgudan bahsediliyorsa, bunu mümkün hale getiren AKP’dir. Demokrasimizin standardını yükselten baskılara son veren, yasakları kaldıran bizim iktidarlarımızdır. Her türlü fikrin tartışılmasını biz sağladık” dedikten sonra son derece diplomatik biçimde uyarısını da yaptı:

-Haddinizi bilin!

Bu kadar sert bir cevabı yabancı gözlemciler “korku işareti” olarak yorumlayabilirler. Ama Erdoğan’ın nasıl bir “cesur yürek” olduğunu bilen yakınları yabancılara prim vermezler.

TÜSİAD’ın YİK Başkanı Aras’ın hassas; Erdoğan’ın ise nazik uyarıları bir arada okununca ülkemizi tahlil edenler dikkatlerini iki noktada toplayabilirler:

-TÜSİAD’lı Ömer ve demokrasi şenliği!"