Gündem

BirGün yazarından Mihri Belli örneğiyle 12 Mart değerlendirmesi: "Ulusalcı sosyalizm..."

12 Mart 2025 09:38

Güncelleme: 12 Mart 2025 09:45

BirGün yazarı Şükrü Aslan, 12 Mart'ta idam edilen Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve İbrahim Kaypakkaya için kaleme aldığı yazıda "ulusal sosyalizm" vurgusu yaparak; "Ulusalcı dil içinde Kürtler söz konusu olduğunda başka bir argümana geçiliyor, ‘feodalizm’ vurgusu öne çıkıyordu. Mihri Belli ‘anadil ve kültür derslerinin bugün ağa ve şeyh tahakkümü altındaki doğuda başıboş bırakılması, demokratik gelişmeye aykırı düşen durumlara sebep olabilir. Arapça fetva ile isyana girişen Şeyh Sait’in izinde yürüyen gerici durumun, doğuda laik okul yerine medrese açması pekala mümkündür’demişti. Belli, Türk-Kürt birliği ve Kürtlerin Ermenilerden farklılığını tuhaf biçimde İnönü’ye referansla açıklamıştı" ifadelerini kullandı. 

Aslan'ın yazısı şöyle: 

"Herhalde bu ülkenin büyük bölümü için 12 Mart, genellikle canına kıyılan gencecik devrimcileri hatırlatır. Sonraki yıllarda her biri, birer lider sembole dönüşmüş Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve İbrahim Kaypakkaya isimlerinde temsil edilen nice genç devrimcinin, idam edilerek, kurşunlanarak ya da işkence ile öldürülmeleri, toplumsal hafızada 12 Mart’ı özel bir yere taşımıştır.

12 Mart, Türkiye sosyalist hareketinin düşünsel tarihinde de ciddi kırılmalara işaret eden bir dönem anlamına geliyor. Zira o süreçte sol-sosyalist hareketin iki temel özelliğinden birisi giderek kitleselleşmesi, diğeri de kendisini kuşatan düşünsel siyasal kabuğu kırmaya başlamasıydı. Herhalde bu iki özellik sistemin teyakkuz halini de tetiklemiş olmalıydı.

(...)

Ulusalcı dil içinde Kürtler söz konusu olduğunda başka bir argümana geçiliyor, ‘feodalizm’ vurgusu öne çıkıyordu. Mihri Belli ‘anadil ve kültür derslerinin bugün ağa ve şeyh tahakkümü altındaki doğuda başıboş bırakılması, demokratik gelişmeye aykırı düşen durumlara sebep olabilir. Arapça fetva ile isyana girişen Şeyh Sait’in izinde yürüyen gerici durumun, doğuda laik okul yerine medrese açması pekala mümkündür’demişti. Belli, Türk-Kürt birliği ve Kürtlerin Ermenilerden farklılığını tuhaf biçimde İnönü’ye referansla açıklamıştı. Ağustos 1969’da yayınlanan 10. sayıda ise Kazım Karabekir’in 1920’de yazdığı bir genelgeye de yer verilmişti.

1970’lere doğru gelirken kitleselleşen sosyalist hareketin ‘ulusalcı sosyalizm’ siyaseti kırılmalar yaşamıştı. Sosyalist gençler, bir yandan ‘ulusalcı’ saymadıkları sisteme karşı şiddeti esas alırken, ‘ulusalcılığı’n kendisini de sorgulamaya yönelmişlerdi. Bu kırılma sosyalist geleneğin bir kısmının sistemin kontrolü dışına çıkması anlamına geliyordu ve bir büyük bedel demekti. 12 Mart o bedeli hatırlatıyor."

Yazının tamamını okumak için tıklayın

 


Konsey: Vatikan tarihinde bir ilk yaşanmak üzere olabilir mi? (Spoiler içerir)