T24 Dış Haberler
Yayınlanan yeni bir rapora göre, 850 milyonun üzerinde kadın ve kız çocuğu, toplumsal cinsiyet eşitliği açısından “çok kötü” olarak değerlendirilen ülkelerde yaşıyor ve bu durum onları zorunlu hamilelikler, çocuk yaşta evlilikler ve orta öğretimden men edilme gibi çeşitli kısıtlamalar ve istismarlara maruz bırakıyor.
Sivil toplum koalisyon Equal Measures 2030’un yayınladığı SKH (Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri) Toplumsal Cinsiyet Endeksi, ayrıca halen hiçbir ülkenin Birleşmiş Milletler’in (BM) 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri kapsamında öngörülen toplumsal cinsiyet eşitliği vaadini yerine getirmediğini ortaya koydu.
139 ülkede cinsiyet eşitliğini ölçen SKH Endeksi’ne göre, 2019 ile 2022 yılları arasında 1 milyardan fazla kadın ve kız çocuğunun yaşadığı ülkelerin yaklaşık yüzde 40'ında cinsiyet eşitliği durakladı veya geriledi.
45 Afrika, Orta Doğu ve Asya ülkesi cinsiyet eşitliği konusunda “çok kötü” olarak değerlendirirken bu ülkelerde 857 milyon kadın ve kız çocuğunun yaşadığı belirtildi. “Kötü” olarak değerlendirilen ülkelerde 1 buçuk milyar kişi yaşıyor. Raporda “çok iyi” olarak değerlendirilen tek ülke ise İsviçre.
Raporda, “kötü senaryonun” küresel cinsiyet eşitsizliğinin 2030'da, 2015 hedeflerinin de gerisinde kalabileceği ortaya konuyor. Silahlı çatışmaların, iklim değişikliğinin, cinsiyet karşıtı kampanyalar ve demokrasiye yönelik tehditlerin ilerlemeyi engellediği veya tersine çevirdiği ifade ediliyor. Rapora göre, mevcut eğilimler devam ederse, eşitlik 22. yüzyıla kadar sağlanamayacak.
Uluslararası Af Örgütü’nün İngiltere Cinsiyet Adaleti Programı Direktörü Chiara Capraro , “Pandemi sırasında ev içi şiddetin patlak vermesinden Taliban'ın Afganistan'da yeniden iktidara gelmesine, İran'daki ‘Kadın, Yaşam, Özgürlük’ hareketinin sert bir şekilde baskılanmasından ABD'de Roe v Wade'in iptaline kadar, kadın hakları aşındırılıyor” dedi.
Taliban yönetiminde, Afganistan'daki kadınlar ve kız çocukları, insan hakları gruplarının “cinsiyet ayrımcılığı” olarak adlandırdığı bir duruma maruz kalıyor. Bu durum, onları ortaokuldan, bir çok ücretli işten ve hatta evlerinin dışında konuşmaktan veya yüzlerini göstermekten men ediyor.
Sudan, Burma ve Ukrayna gibi ülkelerdeki bazı gerilemeler, bu ülkelerde yoğunlaşan şiddet ve çatışmalara atfediliyor. Raporda, 2022 yılında 614 milyon kadının ve kız çocuğunun çatışma bölgelerinde yaşadığı belirtiliyor. Bu, 2017'ye göre yüzde 50 daha yüksek bir nüfusu işaret ediyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü Kadın Hakları Bölümü Yardımcı Direktörü Heather Barr, “Çatışmaların, kadınlar ve kız çocukları üzerinde yıkıcı etkiler yarattığını ve bu ülkelerdeki ilerlemeyi yavaşlattığını veya durdurduğunu gördük. Sudan'daki korkunç cinsel şiddet raporları, Ukrayna'daki ev içi şiddet artışı ve dünyada kürtaja erişimdeki kısıtlamalar bu durumun örnekleri” diye konuştu.
Barr ayrıca, “geleneksel değerleri destekleme” bahanesiyle kadın hakları konusunda elde edilen kazanımları tehlikeye sokan hükumetlere dikkat çekerek kadın hakları üzerindeki ilerlemenin hızlandırılması için daha fazla kadının güç pozisyonlarında olması gerektiğini belirtti.
Barr, “Kadınların karar alma pozisyonlarına getirilmesi, hem ulusal hükumetlerde hem de BM gibi uluslararası örgütlerde kadınların yer alması temel bir konudur” dedi.
SKH Toplumsal Cinsiyet Endeksi, bu ay ilerleyen günlerde yayınlanacak yıllık BM Kadınlar raporundan önce yayınlandı. Bu raporun da kadın hakları konusunda küresel bir gerilemeyi ortaya koyması bekleniyor.