Birleşik Haziran Hareketi, Milli Eğitim Bakanlığı'nın Ensar Vakfı ile iş birliği protokolü imzalamasıyla ilgili "Sözümüz söz. Bu ülkeyi, çocuklarımızı din bezirganlarının, istismarcıların eline bırakmayacağız" dedi.
29 Temmuz 2017 tarihinde, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Karaman’daki çocuklara yönelik cinsel istismar davasında adı geçen Ensar Vakfı ile 5 yıl geçerli olmak üzere ‘çeşitli eğitim, seminer ve sosyal etkinlikler düzenlenmesine dair işbirliği’ protokolü imzalamıştı.
Protokole göre, Ensar Vakfı sanatsal, sportif, sosyal, kültürel, bilimsel ve teknolojik gelişimi desteklemeye yönelik eğitim, seminer, proje, gezi, kitap okuma, yarışma, kamp, yaz okulu gibi etkinlikler düzenleyebilecek.
MEB'in, Ensar Vakfı ile "işbirliği" protokolü imzalaması sonrasında, Birleşik Haziran Hareketi, internet sitesinden açıklama yaptı.
"Türkiye'nin din bezirganlarının, çocuk istismarcılarının at koşturduğu bir ülke olmasına izin vermeyeceğiz" başlığı ile yayınlanan açıklama şöyle:
"Siyasal İslamcılığı karakterize eden en önemli özelliklerinden biri niyetini gizlemektir, takiyedir"
Siyasal İslamcı iktidar, şeriata göz kırpmaya devam ediyor.
İlan edilmesine gerek kalmayacak bir rejim değişikliğinin gereksindiği sosyal ve kültürel ortamın tesisi için bir dizi uygulama ard arda hayata geçiriliyor.
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde şeri hukukla ilgili başlıklara özel yer açılması, aynı süreçte evrimin müfredattan çıkarılması, müftülere nikah yetkisi verilmesi ve Ensar Vakfıyla yapılan beş yıllık işbirliği protokolü bu çerçevede değerlendirilmesi gereken adımlardır.
Siyasal İslamcılığı karakterize eden en önemli özelliklerinden biri niyetini gizlemektir, takiyedir.
Müftülüklere nikah kıyma yetkisi verilmesiyle ilgili yasa tasarısına gelen tepkiler üzerine Başbakan Yardımcısı Bozdağ, bu uygulamanın ‘laikliğin bir gereği’ olduğunu vurgulayan bir açıklama yaptı.
Herkesi kör, alemi sersem ve aptal sanıyorlar.
Kadın erkek eşitliğinin güvence altına alındığı sayılı alanlardan biri olan Medeni Kanunun ilgili maddesiyle ilgili olarak önerilen değişikliğin kadını tümden erkeğe bağımlı hale getirecek bir uygulama olmadığına inanmamızı istiyorlar.
Bu uygulamayla şeri hukuğun evlilik, mal ve mülkün paylaşımı vb bölümlerini içeren ve önümüzdeki dönemden itibaren ders olarak işlenecek olan ‘muamelat’ arasında bir bağ olduğunu görmüyor olabileceğimizi sanıyorlar.
Bu bir koşullandırma ve kültürel ve sosyal olarak da iktidar olabilme operasyonu.
Evrim teorisinin dünyayı ve hayatı dini olan üzerinden açıklayan anlayıştan radikal bir kopuş olduğunu ve bu kopuşun kadının varoluşuna dini kitaplarda anlatılanlardan başka bir açıklama getirdiğini ve bu açıklamanın seküler hayat tarzını doğrudan etkilediğini biz de biliyoruz, onlar da.
Memleketin en büyük kentinin en büyük parklarından birinde bir kadına ‘bu kıyafetle parkta dolaşmana izin vermiyorum’ deme cüretini göstererek ahlak bekçiliğine soyunan özel güvenlik görevlisinin rejimin hedeflediği makbul vatandaş profili olduğunu ve müdahale hakkını kadını baştan çıkartıcı bir özne olarak gören zihniyetten aldığını biz de biliyoruz, onlar da.
Ve bizim bildiğimiz, onların da ne yaptıklarını bilerek sahip çıktıkları başka bir şey daha var: Ensar Vakfı.
Milli Eğitim Bakanlığı skandal bir karara imza atarak sabıkasında çocuğa yönelik istismar bulunan Ensar Vakfıyla protokol imzaladı. Vakıf, beş yıl süreyle MEB’e bağlı eğitim kurumlarında eğitim, seminer ve sosyal etkinlikler düzenleyebilecek ve kulüp faaliyetinde bulunabilecek.
‘Hepimiz Ensarız’ diyenler, suç ortaklarına kapıları ardına kadar açmış görünüyor.
Ensar Vakfının da onlara kapıları ardına kadar açanların da suçları sabittir.
Birleşik Haziran Hareketi olarak; taciz ve tecavüz vakalarının gündeme geldiği dönemde, ‘çocuklarımızın sessiz çığlığı’ olacağımızı, geleceklerinin karartılmasına izin vermeyeceğimizi söylemiştik.
Sözümüz söz. Bu ülkeyi, çocuklarımızı din bezirganlarının, istismarcıların eline bırakmayacağız.
Laikliğin kazanılması mücadelesini her yerde yükseltecek, Haziran Türkiye'sini mutlaka ama mutlaka kuracağız.