Atina havalimanı yakınlarındaki meşrubat ve gıda maddeleri fuarında dünya şirketleri yeni ürünlerini tanıtıyor. Fuar oldukça gösterişli, ziyaretçisi de bol. Her köşesinde iş bağlantıları yapılıyor. Tıpkı Avrupa'nın diğer fuarlarında olduğu gibi. 2008'den beri Yunanistan'ı pençesinde kıvrandıran kriz unutulmuş gibi.
Biracı Atanasyos Sirianos da ekonominin dip noktayı geride bıraktığı görüşünde. Yunan işadamı hükümetin, krizin yakında aşılmış olacağına dair iyimser açıklamalarına ise katılmıyor ve “Durum hemen düzelmez ama daha da kötüye gideceğini sanmıyorum” diyor.
Eğitimini Almanya'da tamamlayan bira imalatçısı diğer piyasaların aksine biracılığın krizden fazla etkilenmediğini, aksine Yunanların yerli birayı tercih ettiklerini belirtiyor. Sirianos, “Yunan birası sattığımız ve tüketici de krizden çok etkilendiği için farklı ürünlere yöneliyor ve bizim biramızı tercih ediyor. Geçen yıl satışlarımız yüzde 22 oranında arttı” şeklinde konuşuyor.
Atanasyos Sirianos aynı zamanda Atina'daki Yunan-Alman ticaret odasının da başkanı. Kriz nedeniyle gelir ihtiyacı artan devletin vergilere zam yapmasının Yunan şirketlerini zor durumda bıraktığını ve bankaların da kredi musluklarını iyice kıstığını anlatıyor: “Bankacılık sektörünün çalışamaz durumda olması özel sektörün en önemli sorunu. Yatırım yapıp büyümek için gerekli krediyi bulamıyoruz.”
Yunan işadamı kâr etmesine rağmen yerli bankalardan kredi alamadığı için finansman ihtiyacını Alman Hermes kredi kefalet kuruluşunun yardımıyla Lüksemburg'daki bir bankadan karşılıyor.
20 yıldır Atina'da yayımlanan Almanca gazetenin editörlüğünü yapan Jan Hübel, krizin altıncı yılında düzelme işaretleri gelmeye başladığını söylüyor: “Sokaklar artık daha kalabalık. Daha fazla alışverişe çıkılıyor. Dükkânların müşterisi artıyor. Tabii fiyatlara çok dikkat ediyor ve her gördüklerini almıyorlar.”
İşsizlik yüzde 27'lerde
Ekonomik kriz Yunan ailelerini çok ezmiş. İşsizlik yüzde 27'lerde seyrediyor. Evsizlerin sayısı oldukça yüksek. Atina'nın lüks semtlerinde bile aşevleri açılmış.
Alman Friedrich-Ebert vakfının Atina temsilcisi Hristos Katsioulis de fakirliğin kısa zamanda bu kadar artmış olmasının moral bozucu olduğunu söylüyor: “Yunan toplumu hızla fakirleşiyor. Fakirliğin öncelikle aileleri tehdit ettiğini görüyoruz. Ailenin çalışan tek ferdi işsiz kalıyor, işsizlik yardımı da on iki ay sonra kesiliyor. Bu durumdaki aileler yakınlarına ya da komşularına muhtaç oluyor. Böyle bir imkân bulamayan aileler sefil ve perişan oluyor. Kriz, Yunan toplumunda zaten var olan zenginle fakir arasındaki uçurumu daha da derinleştirdi.”
Halk hükümetin iyimser açıklamalarına ve ekonominin yakında canlanacağına inanmıyor. Bira fabrikatörü Atanasyos Sirianos düzelmenin üretim ve istihdamı arttırmaktan geçtiğini belirtiyor. Sirianos, “Yunanistan'ın en büyük derdi işsizlik. Nasıl işletmeler kredi alamadıkları için kapanıyorsa, işgücünden başka sermayesi olmayan bireylerin yegâne gelir kaynağı da işsizlik yüzünden kuruyor” diyor.
Yunanistan'ın ekonomik bakımdan toparlanamamasında idari reformların gecikmesi de önemli rol oynuyor. Yunan işadamları vergi idaresinin yolsuzluktan arındırılamamasından ve rüşvetle vergi borcunu düşürtüp, vergi denetlemesinden kaçmanın hâlâ mümkün olmasından şikâyetçiler. Yolsuzluk ve vergi kaçakçılığının önlenemediğini hükümet üyeleri de teslim ediyor. Alman gazeteci Jan Hübel de reformların etkisiz kalmasında önemli rol oynayan devlet kadrolarındaki yolsuzluğu ortadan kaldırmanın kolay olmayacağını söylüyor: “Vergi ahlakının değişmesi ve bireyin, vergisini ödediği takdirde bundan kendisinin de yarar sağlayacağını idrak etmesi zaman alacak. Son 25 yıldır vergi kaçırmak ve devleti daha fazla kazıklamak spor haline geldi. Sonunun neye vardığını da şimdi hepimiz görüyoruz.”