Psikiyatrist Prof. Arif Verimli, bonzai kullananların ödüllendiklerini hissettiklerini belirterek, “Kimyasal yapısı nedeniyle beyin ödül merkezine direkt ulaşıyor. Kullanıcı, ödüllendirilmiş hissediyor” dedi. Aileler çocuklarının bonzai kullandığını iki yıl sonra fark ettiklerini söyleyen Prof. Verimli, “Bonzai bağımlılığı tedavisinde gördük ki, anne-babalar ikinci yılda fark ediyor. Anlamanın bir yolu var: Kan, idrar ve saçtan maddenin tetkiki” diye konuştu.
Prof. Verimli’ye tedavi olan 29 yaşındaki A.Y., “Çok ucuzdu. ‘Öldüren güldüren’ diyorduk. Bonzai içtiğimde bedenim uyuşuyor. Beynim, öldüğümü düşünüyor. Kalbim şiddetle çarpıyor, kendimi berbat bir şekilde kaybediyordum” dedi.
Uyuşturucu kâbusunun yeni adı bonzai. Her yerde ve çok ucuz. Önce yaşayan ölü haline getiriyor sonra gerçekten öldürüyor. Bonzaiyi, Psikiyatrist Prof. Dr. Arif Verimli ve hastası A.Y. anlattı.
Pskiyatrist Prof. Dr. Arif Verimli’nin hastaları arasında çok sayıda bonzai bağımlısı var. “1998’de Avrupa’daki laboratuvarlarda üretilmeye başlayan bu öldürücü kimyasal sentetik Türkiye’ye on yıl geç geldi, ama son iki yılda hızla yaygınlaştı” diyen Verimli, çalışmaları ve gözlemlerine dayanarak bonzai gerçeğini Hürriyet’ten Gülden Aydın’a anlattı:
Nükleer bomba gibi
“Bonzai, marka adı. Kolonyalı mendile benzeyen küçük, albenili paketlerde satılıyor. ‘Cannabinoits’ denen kimyasal sentetik madde. 25 yıl önce üretildiği laboratuvardan kötü niyetli kişilerin eline düşmüş nükleer bir bomba. Türkiye, artık uyuşturucu pazarı haline geldi. Bonzainin kaynağı, Batı dünyası. Türkiye’de de üretilmeye başladığını tahmin ediyorum.”
Beyin ‘ödül’ sanıyor
“Bonzai, kimyasal yapısı nedeniyle beyin ödül merkezine direkt ulaşıyor. Kullanıcı, ödüllendirilmiş hissediyor. ‘X Day’ dediğimiz o gün gelir, beyinde yapısal değişiklik başlar. İşte bu süre bonzaide daha kısa. Sentetik olduğu için bol üretilebiliyor. Kanundışı laboratuvarlarda yapıldığı için önlemi tarlada başlamıyor. Çabuk pazarlanıyor. Bir poşet, 5 TL. Bonzai kullananların çoğu ekonomik açıdan orta ve alt gelir grubu. Ergenliğin birinci döneminden ikinci dönemine geçişte kullanılıyor. 13-26 yaş arası tehlikeli dönem.”
Anlamanın yolu
“15 yaşından sonra her çocuk tehlikeye açıktır. Çocuğunu eleştirip başkalarıyla kıyaslamayacaksın. İstediğine ulaşamadığında hayal kırıklığına katlanabilen çocuk yetiştireceksin. Gururunu kırmayacak, aşağılamayacaksın. Bonzai bağımlılığı tedavisinde gördük ki, anne-babalar ikinci yılda fark ediyor. Anlamanın bir yolu var: Kan, idrar ve saçtan maddenin tetkiki. Bonzai bağımlısı hastalarımın arasında kız çocukları da çok. Yaş ortalamaları 14’ten başlıyor.”
Mücadele yöntemi
“İki türlü mücadele yöntemi var: Jandarma, narkotik polisi, sahil güvenlik ve gümrük teşkilatıyla piyasaya arzın önlenmesi. Gençleri eğitip bu maddeyi almamalarını sağlamak. Sosyal politikalar ve mücadele eden insanlar, hükümetler değişse de değişmemeli. Uyuşturucuya karşı uyanıklığı artıracak geniş bir kampanya, süreklilik arz eden bir karşıtlık politikası ve uyuşturucu karşıtı bir gençlik ordusu.”
Adrenalin tutkunları
“Bonzaiyi daha çok muhakeme ve karar verme sorunu olan, risk almayı seven, adrenalin tutkunu çocuklar deniyor. Kırmızı ışıkta geçen, dürtülerini denetleyemeyenler. İçine kapalı, özgüveni eksik çocuklar. Madde bağımlılarının yüzde 70’i, merak ettiğinden başlıyor.”
‘Öldüren güldüren’
A.Y. (29) bekâr, düzenli işi yok. Bir yıldır Prof. Arif Verimli’de bonzai terapisi görüyor. Şunları anlatıyor:
“2003’te esrara, 2008’de İstanbul’a geldikten sonra da bonzaiye başladım. Çok ucuzdu. ‘Öldüren güldüren’ diyorduk. Bonzai içtiğimde bedenim uyuşuyor. Beynim, öldüğümü düşünüyor. Kalbim şiddetle çarpıyor, kendimi berbat bir şekilde kaybediyordum. Tedaviye gitmezsem ölecektim. İki arkadaşım yanımda öldü. Bonzai tribine girdiler, kurtaramadık. Bir buçuk ay önce Altınşehir’de bonzaiden dört gün arayla 4 kişi öldü. Hemşerilerimdi. 2011’de tedaviye başladım. Bir yıldır hiç kullanmıyorum. Sık sık aklıma geliyor ama kendime hâkim oluyorum. Arkadaşlarımı gördükçe ‘Allah bu duruma düşürmesin’ diyorum.”