Kültür-Sanat

‘Bu renkli rölyefler dünyada sansasyon yarattı’

11 Mart 2025 19:43

Güncelleme: 11 Mart 2025 19:45

Ergün Demir

İzmitli Tarihçi-Yazar, İZKSV Başkan Yardımcısı Feyzullah Yavuz Ulugün, “Doğu Roma’nın başkenti İzmit’te çıkarılan renkli rölyefler dünyada sansasyon yarattı. Bu renkli rölyeflerin bulunması çok önemliydi. Dünyaya bunu aktarabildik fakat kentimizde bunu çok fazla duyuramadık’’ dedi

İzmitli Tarihçi-Yazar, Nikomedia Kazıları İzmit Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı (İZKSV) Başkan Yardımcısı Feyzullah Yavuz Ulugün, Doğu Roma’nın başkenti İzmit’te çıkarılan renkli rölyeflerin eşi benzeri olmayan tarihi eserler olduğunu söyledi. Nikomedia Kazıları İzmit Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı olarak çıkan eserlerin korunması, daha başkalarının elde edilmesi ve sergileniyor olması noktasına getirilmesine yardımcı olmak için çabaladıklarını belirten Ulugün, “Çünkü böyle bir desteğe ihtiyaç vardı. Bu kentteki değerlerin korunması lazımdı. Çok yerinde bir politikayla bu vakfın kurulmasını İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet önerdi. İzmit Belediyesi, Kültür Bakanlığı ile o sponsorluk anlaşmasını imzaladı. Kazılara sponsor olma anlaşmasını. Bu çerçeve içerisinde vakfımızın kurucularından biri de Tekirdağ Üniversitesi’nden Tuna Hoca vardı. Tuna Şare Ağtürk. Kadrosu Tekirdağ Üniversitesindeydi ama kendisi Oxford’da çalışmalarını yürütüyordu. Şimdi zaten tamamen Oxford’a geçti. Bu dönemin uzmanıdır kendisi. Onun danışmanlığında bu kazılar başladı. Kazılar Kocaeli Müzesi tarafından yapıldı. Bu arada o kadar güzel eserler çıktı ki, 62 parça en son yanlış hatırlamıyorsam. Bunlar müzede sergileniyor olmasa bile, uluslararası alanda birçok tanınmış arkeolog, bilim adamı bu eserleri görmeye İzmit’e geldi. Pek çok kişinin onların geldiğinden gittiğinden haberi bile olmadı” dedi.

İzmit’in Çukurbağ Mahallesinde yapılan kazıda ortaya çıkan bu rölyeflerin dünyada sansasyon yarattığını belirten Ulugün, “Sansasyon yaratma sebebi ne; rölyeflerin çok mükemmel olması. Ama daha da önemlisi renklerinin korunmuş olması. Biz şimdi bu beyaz gördüğümüz heykelleri hem beyaz zannederiz. Halbuki ilk yapıldığı zamanlarda boyalıdır o heykeller. Elbiseliyse elbise renginde boyanır, tense ten renginde boyanır. Burada da o renkler çok iyi korunmuş durumdaydı. Bu renkli rölyeflerin bulunması çok önemliydi. Dünyaya bunu aktarabildik fakat kentimizde bunu çok fazla duyuramadık” diye konuştu.

Çukurbağ Mahallesi’ndeki kazıların mutlaka devam etmesi gerektiğini vurgulayan Yavuz Ulugün, ‘’Çünkü orası sadece 300 metrekarelik bir alan değil, belki d e 15 dönümlük bir alan. Ama bunun peyderpey gitmesi lazım. Ve bu ağır ağır gidecek bir iş. İnsanlar bu iş hemen olsun, burası canlansın isteyebilir. Olur ama yavaş olur bu işler. Bilimsel kazı yapılması lazım. Dolayısıyla Çukurbağ’da o parsellerin kamulaştırılması olayı var. Ve kamulaştırma için de para lazım. Bu kamulaştırmanın bakanlık aracılığıyla yapılması lazım ama önemli olan parayı bulmak. Bu mahallemiz ileriki yıllarda, potansiyel olarak, ekonomik pastada bir dilim daha demek. Kültürel bir gaye ama ekonomik yönü de olacak ileride’’ şeklinde konuştu.

Nikomedia Kazıları İzmit Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı olarak günübirlik ihtiyaçları karşılamak hem de İzmit’in kültürel mirasına da katkı vermek için bir proje yaptıklarını vurgulayan Ulugün, “Bunun için bölgenin kültürel mirasından olan eserleri yorumladık. Bizim kadın sanatçılarımız var. Kadın sanatçılarımıza çıkan tarihi eserleri yorumlatıyoruz. Oradan hediyelik eşyalar çıktı. Bu yerin kültürel mirasını değerlendiren bir üretim çarkı kurduk. O çarkın içinde, kazılardan çıkan objelerin yorumlarını sunuyoruz ve onları çeşitlendirmeye çalışıyoruz. Bu anlamda ürettiğimiz ürünler de çok ilgi görüyor. Bu objelerin satıldığı yere gelen insanlara, oradaki gönüllü arkadaşlarımız tarihi bilgiler veriyor. İnsanların sorularını yanıtlıyor. İşin bilinçlendirme kısmı da var. Küçük ama çok yönlü bir proje oldu bu” dedi.

Çukurbağ kazılarının başlamasının kendisi için bir rüyanın gerçekleşmesi anlamına geldiğini belirten Ulugün son olarak şunları söyledi: “Gerçekten böyle bir rüyam vardı bu kentte, ben şuan da onu yaşıyorum. Bilimsel kazılar başladı. Bu rüyanın bir sonraki safhası, yani Çukurbağ ile ilgili olanı diyelim, Çukurbağ’ın altında bir de tüneller var. Bu tüneller çok amaçlı tünellerdir. Kanalizasyon amaçlı, kaçma amaçlı, savunma amaçlı, taşıma amaçlı vs. 3 metre yüksekliğinde, 8-10 metre genişliğinde tüneller bunlar. Tüneller bütün kentin altından deniz kenarına kadar gidiyor.

Şimdi kentin altındaki tünellerin turistik önemini bir düşünsenize. Kentin altında böyle bir gezi yaptığınızı düşünün. Hemen ileride, Cedit Mahallesinde sarnıç var. Şimdi bir özel mülkiyet sarnıç ama tarihi eser olduğu için öylece duruyor. Yüzyıllardır öyle duruyor, tabii ki bu haliyle korunamıyor. İstanbul’daki sarnıçların ne hale getirildiğini hepimiz biliyoruz. Muhteşem bir şey. İzmit’te de bunlar olabilir ama ne lazım; niyet lazım. Para tabi lazım ama önce niyet lazım. İnsanlar bunu kaygı sebebi kabul edip böyle bir şeye niyetlenecekler. Çukurbağ’ın dışında yok mu? Elbette var, Seka alanı var mesela. Orhan Mahallesinde tiyatro var. Astakos var karşı tarafta. Bir iki ay oldu, Döngel’de de yeni bir alan çıktı. Gani var yani, niyet olsun yeter ki.”