Hasan Cemal
(Milliyet, 1 Ağustos 2012)
İşkence bir insanlık suçudur, duyuyor musunuz?
Asiye Zeybek Güzel’in, ‘İşkencede Bir Tecavüz Öyküsü’ diye kitaplaştırdığı insanlık dışı olayda adı geçen polis bu yakınlarda terfi etti.İstanbul’da terörle mücadeleden sorumlu Emniyet Müdür Yardımcılı’ğa atandı. Yaprak kımıldamadı. Medyada kıyamet kopmadı. İktidarın kılı kıpırdamadı. İçişleri Bakanı, işkenceyle ilgili haberi okuma zahmetine bile katlanmadı, haberi incelemediğini söyleyebildi.
Bu ülkede yazı konusu hiç bitmiyor. Tımarhane gibi bir memleket çünkü.
Gündem öylesine dolu ki, konular sağından solundan bir anda kaçıp gidiyor, yetişemiyorsun.
Yazamayınca da, vicdan azabı gelip oturuyor yüreğinin bir köşesine.
Bir yazı mahkûmu olarak haftada altı gün de köşe yazsan, bazen bu duygudan kurtulman mümkün olmuyor. Ve o vicdan azabı gelip içine oturuyor, kemirdikçe kemiriyor.
Şimdi de öyleyim.
Çünkü günlerdir ‘işkence’yi yazamadım.
Bir meslektaşımın, Asiye Zeybek Güzel’in 1997 yılında İstanbul Emniyeti’nde gördüğü işkenceyi ve sonrasını kaç gün oldu köşeme taşıyamadım.
Ne yazık ki öyle.
Asiye Zeybek Güzel, İşçi Köylü gazetesinin yazı işleri müdürüydü. Dört buçuk yıl hapis yattı. İstanbul Emiyeti’nde gözaltındayken işkence gördü, tecavüze uğradı.
Yaşadıklarını kitaplaştırdı.
Kendisine işkence yapan polislerden davacı oldu. Ama yargı sürecinde ipe un serildi ve işkenceciler kurtuldu.
Asiye Güzel Zeybek yılmadı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’e başvurdu.
Türkiye mahkûm oldu.
AİHM’nin gerekçesi şuydu:
Türkiye’de yargının, Asiye Zeybek Güzel olayında, kadınların poliste tecavüze uğraması konusunu yeterince önemsememiş olması...
Sonra ne mi oldu?
Asiye Zeybek Güzel’in, İşkencede Bir Tecavüz Öyküsü (Ceylan Yayınları) diye kitaplaştırdığı insanlık dışı olayda adı geçen polis şefi bu yakınlarda terfi etti. İstanbul’da terörle mücadeleden sorumlu Emniyet Müdür Yardımcılı’ğa atandı.
Yaprak kımıldamadı.
Medyada kıyamet kopmadı.
İktidarın kılı kıpırdamadı.
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, işkenceyle ilgili haberi okuma zahmetine bile katlanmadı, haberi incelemediğini söyleyebildi.
Polis işkence yapmış.
Gözaltında tecavüz var.
AİHM, Türkiye’yi mahkûm etmiş.
Ama o polis ceza almamış.
Üstelik terfi etmiş.
Türkiye’nin en büyük ilinin, İstanbul’un terörle mücadele biriminin başına getirilmiş...
Ama İçişleri Bakanı ilgilenmiyor.
Haberi ‘incelemediği’ni söyleyebiliyor.
Bu konuyu günlerdir kamuoyunda sıcak tutmaya çalışan Ahmet Altan dün Taraf’taki başyazısında Başbakan Erdoğan’a haklı olarak soruyordu:
“Genel seçimlerde yüzde elli oy almış bir Başbakan neden İdris Naim Şahin gibi bir politikacıyı ‘İçişleri Bakanı’ yapar.
Bilgisinden, birikiminden, yaratıcılığından, toplumdaki güven verici imajından, demokrasi ve hukuk yandaşı olmasından yararlanarak ülkeye barış ve özgürlüğü getirmek için mi?
Yoksa ‘muhafazakar milliyetçi’ bir fanatizmin etrafında taraftarlarını toplayıp, ‘öbürlerine’ ülkeyi dar etmek, Alevi-Sünni, Kürt-Türk gerginliğini derinleştirip memleketi kesin bir kutuplaşmanın batağına sokmak için mi?”
Şimdi ben de soruyorum.
Acaba Erdoğan ne düşünüyor?
Gündeminde işkence var mı?
Gözaltında tecavüze uğrayan bir kadının hakkını, hukukunu korumak var mı?
Yazık.
Oral Çalışlar da Radikal’deki köşesinde Tayyip Erdoğan’ı sorguluyordu geçen gün:
“İttihatçı devlet zihniyeti ile hesaplaştığını söyleyen Başbakan Erdoğan’ın bu tabloyu nasıl açıklayacağını merak ediyorum. Veya işkenceye sıfır tolerans diyen iktidar mensupları bu durumu nasıl yorumlayacaklar? Abdestli Kemalistler ya da dindar İttihatçılar gibi tanımlamalar yapmak da mümkün... ‘Ak Parti devleti ele geçirdikçe, devlet de onu ele geçiriyor ve dönüştürüyor’ gibi değerlendirmeler yaygınlaşıyor.”
Son söz:
İşkence bir insanlık suçudur, duyuyor musunuz?