Sözcü yazarı Murat Muratoğlu, hükümet tarafından ekonomiye ilişkin olarak yapılan açıklamalarda sıklıkla tekrarlanan 'dış güçler' hakkındaki yorumları eleştirerek, "Elalemin de çok umrundaydı bizim memleketin ekonomik hali" dedi. "Herkesi saydılar fakat bir türlü ekonomiyi yönetenlere sıra gelmedi. Yapılan hataları hiç üstlenmedi. Eller günahkar ilan edildi!" diyerek tepkisini ifade eden Muratoğlu, "Bakın, bu ülkenin dış mihraklara 466 milyar dolar borcu var! Bizi batıracaklar ve paralarını alamayacaklar. Öyle de geri zekalılar… Ciddi ciddi buna inananlar var!" diye yazdı.
Muratoğlu'nun, "Eller günahkar!" başlığıyla (20 Temmuz 2018) yayımlanan yazısı şöyle:
Ekonomimizi batırmak suretiyle Türkiye'yi ele geçirmeye çalışanlar var. Şüphesiz dış mihraklar! Anlatılanlardan yola çıkarsak özellikle Erdoğan ve AKP'ye fena tutuklar! Dünyadaki tüm devletlerin temel amacı mümkün mertebe Türkiye'ye zarar vermek… Suçlu Avrupa, suçlu Amerika, suçlu İngiltere, suçlu İsrail denir. Gerekirse suçlu üst akıl ilan edilir. Sahi üst akıl dedikleri kimdir?
* * *
Elalemin de çok umrundaydı bizim memleketin ekonomik hali… Herkesi saydılar fakat bir türlü ekonomiyi yönetenlere sıra gelmedi. Yapılan hataları hiç üstlenmedi! Eller günahkar ilan edildi! Bakın, bu ülkenin dış mihraklara 466 milyar dolar borcu var! Bizi batıracaklar ve paralarını alamayacaklar. Öyle de geri zekalılar… Ciddi ciddi buna inananlar var!
* * *
Milletin yarısından fazlası dış güçlere karşı ekonomik savaş yürütüldüğünü sanıyor. “Savaş ortamındayız, bazı şeylere katlanmak ve fedakarlık yapmak zorundayız” diyor. Bu savaşın sonunda da fakirleşmeyi kabul ediyor. Ne alakası var? Hadi son dönemde döviz kurundaki iniş çıkışlar dış güçlerin Türkiye'ye karşı bir operasyonu… Tamam da, Türkiye'de doların artması nasıl yarayacak işlerine bana onu anlatsa ya!
* * *
Peki, faizleri kim artırıyor? Faiz lobisi! Faiz lobisi kim? Bankalar… Faiz artışından bütün bankalar zarar yazar! Salak mı bunlar? Basitçe anlatmaya çalışayım. Bankalar mevduat toplayacaklar ki kredi versinler. Önce enflasyona bakıyorlar. Yüzde 15'i geçti… Başlıyorlar hesaplamaya…
Parasını faize yatıran, getirisinin enflasyondan fazla olmasını talep eder ki kaybı olmasın. Tadını kaçırmayıp onu da sadece yüzde 1 fazlalık ile sınırlayalım. Topla, kaç oldu? Yüzde 16… Devlet mevduattan yüzde 15 stopaj kesiyor. Bankalar size faizin yüzde 85'ini ödüyor. Yani kaç faiz vermesi gerekir ki yüzde 16 net getiri versin? Yüzde 18.85 teklif etmeli.
* * *
Bir de topladığı mevduata zorunlu karşılık ayırıyor. Bankaya maliyeti yaklaşık yüzde 20.70'e geliyor. Eh bankalar bu işi babalarının hayrına yapmadığına, binlerce kişiye maaş ödediğine, cebinden kira, elektrik, donanım, yazılım parası çıktığına göre kâr koyacak elbet.
* * *
Bir de batan krediler var. Bu pay onları da kapsayacak. Haliyle genel kabul görmüş pay olan ortalama 4 puan koysa bile kredi faizleri yaklaşık yüzde 24- 25'ten başlayacak. Bu orandan kredi alan ne yapacak da para kazanacak? Olan sermayesini zaten hazine tahviline koysa risksiz yüzde 20'yi alacak!
* * *
Sonra da faizler neden artıyor? Enflasyondan! Yabancının getirdiği parayı betona yatır, tüketime aktar, yandaşa dağıt, ihale ver, lüks harcamalar, ölü yatırımlar, seçim rüşveti derken suyunu çekiyor. Sen milyarlarca doları tatlı tatlı ye, bitir. Yenisi gelmeyince de “Suç bende değil” deyip aradan çekil. Bırak bu dış güçler masalını, ülkenin başına gelenler hep senin yüzünden, ne istedin ekonomiden?