30 gün Çayka (Martı) Sokağı’nda yaşadım. Burası gezinti için oldukça uygun, fakat yeni iş arayışındaysanız bu adres oldukça problemli. Komşum Radostina (gerçek ismi DW tarafından değiştirilmiştir) satış danışmanı olarak ancak 2 gün çalışabilmiş. Zira, işvereni ikametgâh belgesini görür görmez Radostina‘yı işten atmış. Çayka Sokağı’nda yalnızca Romanlar yaşıyor ve yapılan bir ankete göre Bulgarların yüzde 48’i bu azınlık mensuplarıyla aynı işyerinde çalışmak istemiyor.
8 Mart'ta bölge sakinlerinin günlük yaşamlarının içinde olmak ve onlarla doğrudan iletişime geçebilmek amacıyla Romanların yerleşim bölgesine taşındım. Beraberimde iyi tavsiyeler, birkaç önemli telefon numarası ve hiçbir işe yaramadığını sonradan anladığım bir şehir haritası getirmiştim. Şehir planı yararsızdı, zira planda bu yerleşim bölgesi Kuzeybatı Bulgaristan’da yer alan Vidin şehriyle doğrudan bağlantılı gözüküyordu. Gerçekte ise Romanların bölgesi bir kilometre uzunluğundaki beton bir duvarın arkasında kalıyordu. Dolambaçlı bir yol bir mezarlık üzerinden şehre uzanıyordu.
Yerel yönetim duvarın ‘‘güvenlik nedeniyle‘‘ inşa edildiğini ve Romanlara karşı bir ayrımcılık amaçlamadığını iddia ediyor. Gerekçeye göre, duvar Romanların evlerini demiryolu raylarından ayırarak bölge sakinlerinin çocuklarını olası kazalardan koruyor. Bunu yaparken de yayalar için aşılmaz bir engel yaratmıyor, çünkü maviye boyanmış bir üst geçit sakinlerin ‘‘hizmetinde‘‘.
Duvardaki delikten ‘‘karşıya‘‘ geçiş
5 yaşındaki Mitko annesinin bütün bu merdivenleri çıkıp inmekten bacaklarının ağrıdığını söylüyor. Mitko her gün saat 9.00’da duvarın önüne geliyor, çünkü gittiği yuva duvarın öte tarafında. Uzun zaman önce bölgenin kendi çocuk yuvası kapatıldığından çocuklar artık şehir merkezine inmek zorunda kalıyor. Mitko gibi diğer tüm çocuklar duvarın içindeki bir delikten kir pas içinde kalarak diğer tarafa geçiyor.
Bölge sakinleri duvar için yapılan riyakâr açıklamalara oldukça kızgın. Konuştuğumuz herkes bunun güvenlikle bir alakası olmadığını ve bir utanç kaynağı olduğunu anlatıyor. 23 yaşındaki genç bir öğretmen demiryolunun önüne çekilebilecek bir çitin yeterli olabileceğine işaret ediyor. 70 yaşındaki bir emekli ise duvarsız geçen 40 yıl içinde tek bir kaza bile yaşanmadığını söylüyor.
Kısa süre önce şehirdeki işinden olan Dimiter de her şeyin kasıtlı yapıldığı görüşünde. O işini Roman olduğu için değil, çalıştığı pozisyon kaldırıldığı için kaybetmiş. Vidin Bulgaristan’da işsizliğin en yaygın olduğu şehir. Dimiter’le sular içindeki arka bahçesinde konuşuyoruz, onun evi de bölgede su baskınından etkilenen yüzlerce evden biri. ‘Duvara dair bahsettiği ‘‘kasıtın‘‘ ne anlama geldiği sorusuna ise sessiz kalıyor.
‘Biz bir gettoda yaşamıyoruz‘‘
‘‘Avrupalı bakış açısına‘‘ göreyse cevap oldukça açık: Etnik bir azınlık bölgesini şehirden ayıran bir duvar çoğunluğun ve yerel yönetimin tüm diğer iddialarının aksine ‘‘gettolaştırma‘‘ anlamına geliyor. Olayın politik boyutuna Vidin’de neredeyse hiç değinilmiyor; insanlar üzerinde yarattığı psikolojik etki konusundaysa sessizlik hakim. Bölge sözcüleri bir gettoda yaşamadıklarını ve normal insanlar olduklarını sürekli tekrar ediyorlar. Onlara göre, ‘‘getto‘‘ kelimesi bir aşağılama, suçlama anlamına geliyor ve alt sınıfa mahkum olduklarına işaret ediyor. Kavramın neden çoğunluğun kınamasını ihtiva ettiğini ve diğer herkesi dışladığını anlayamadıklarını söylüyorlar.
Vidin’deki Roman Bölgesi‘nin adı ‚‘‘Nov Pat‘‘ yani‚‘‘Yeni Yol‘‘. Bu isim özellikle de bölgeden şehre doğrudan uzanan hiçbir yolun bulunmadığı şu zamanlarda kulağa oldukça ironik geliyor. Mezarın etrafını dolanan yol da artık işe yaramıyor. Çünkü mezarlık dolup taşıyor.
Şehre yeni bir su tesisatı döşenmesi projesi ise hâlâ gerçekleşmemiş. Zira zimmete geçirilen vergiler ve rüşvetle suçlanan bir belediye başkanından geriyeyse uzun zamandır beklenen bu tesisat yerine 15 kilometre uzunluğunda arabaların giremediği sokaklar kalmış.
Yeni bir yol?
Roman Bölgesi de şehrin geri kalanı gibi bu durumdan muzdarip. Ancak etnik Bulgar bölgelerine bakarak onların bir problemi daha var; zira bu bölgeye yeni su tesisatı döşenmeyeceği söylenmiş. Yani bölge sakinleri, su ve şehre doğrudan giden bir yol olmaksızın duvarın gerisinde kalmaya mahkum ediliyor.
Dimiter öfkeyle‚‘‘Bariyerler ve sokağa çıkma yasağı da olursa tam olacak‘‘ diyor. Her şeye bir gerekçe bulunuyor: güvenlik nedeniyle inşa edilen bir duvar ve bölgedeki bir çok evin izinsiz yapılanması nedeniyle döşenemeyeceği söylenen bir su tesisatı. Dimiter ve diğer Romanlar için bölgede yaşam gittikçe zorlaşıyor ve onlar için ufukta ‘‘yeni bir yol‘‘ görünmüyor…