Baraj inşaatı nedeniyle arazileri kamulaştırılan ancak mezrayı terk etmeyen Muş'un Sarıaltan mezrası halkı buz tutan baraj gölünden su taşıyarak yaşam kavgası veriyor.
Muş’ta 2008 yılında Alparslan 1 Barajı’nın tamamlanmasıyla arazileri su altında kalan Bulanık İlçesi’ne bağlı Sarıaltın Mezrası’nda yaşayanlar kamulaştırma bedellerini aldı, ancak mezrayı terk etmedi. Yolu, elektriği ve suyu olmayan mezrada yaşayan 150 kişi donan baraj gölünü yol olarak kullanıyor.
Cevat Danış'ın Doğan Haber Ajansı'nda yer alana haberine göre, burada yaşayan Mehmet Emin Sarıaltın, tarım arazilerinin büyük bir bölümünün sular altında kaldığı için geçimlerini besicilikle sağlamaya başladıklarını söyledi. Mezranın haritadan silindiğini ifade eden Sarıaltın, "Devlet paramızı verdi ancak bu para ile şehirde yaşamamız ya da başka bir köye gitmemiz mümkün değildi. Bu nedenle mezrayı terk etmedik. Elektrik, su ve yol yok. Kışın donan baraj gölünü köprü olarak kullanıyoruz. Yazın da kayıklarla ulaşım sağlıyoruz. Okul çağında 13 çocuğumuz bu nedenle okula da gidemiyor. Haritada böyle bir mezra görünmediği için hizmet de gelmiyor" dedi.
Kızaklarla tehlikli yolculuk
Hayvanlar için satın aldıkları otu ve yemi Demirkapı köyüne kamyonlarla getiren köylüler daha sonra bunları yüzeyi donan baraj gölünde kızaklarla yaklaşık 1 kilometre uzaklıktaki mezraya taşıyor. Yapılan bu yolculuğun büyük bir tehlike olmasına karşın yapacak birşey olmadığını ifade eden Mehmet Emin Sarıaltın, "Buzda zaman zaman çatırdama sesleri duyuyoruz ama duymamazlıktan geliyoruz. Bu çileye daha ne kadar dayanırız bilmiyorum. Eşlerimiz ve çocuklarımız buralardan gitmek istiyor" diye konuştu.
'Buzun kırılmasından korkuyoruz'
Köyün kadınları ise atlı kızaklarla barajın buz tutan yüzeyinde küçük delikler açıp bidonlara doldurdukları suyu evlerine taşıyor. Her gün birkaç kez bunu yaptıklarını söyleyen Salihe Sarıaltın, "Kışın kızaklarla yazın da suyu omuzlarımızda eve taşıyoruz. Burada yaşadığımız hayatı kimse yaşamaz. 5-6 yaşındaki çocuklara televizyonu anlatıyoruz. Çok merak ediyorlar. Çocuklarımız bizim burada yaşadığımız hayatı herkesin yaşadığını sanıyor. İçme suyumuzu hayvanlarla aynı yerden temin ediyoruz. Tek isteğimiz insanca yaşamak. En büyük korkumuz da buzun kırılıp suyun içine düşmemiz" dedi.