Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Merkez Bankası Şahap Kavcıoğlu’yla görüştükten hemen sonra gece yarısı kararnamesiyle iki başkan yardımcısı ile bir Para Politikası Kurulu (PPK) üyesini görevden alması ekonomide olduğu kadar siyasette de deprem etkisi yarattı. Döviz kurları tarihi rekorlar kırarken, ana muhalefet partisi CHP Türk lirasının dolar karşısında yüzde 10’u bulan değer kaybetmesinin temel nedeninin hükümetin “hukukun üstünlüğünü hiçe sayan yönetim anlayışı” olduğu eleştirisini büyüttü.
Randevu alarak Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu ile görüşen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, o görüşmeden bir gün sonra Twitter adresinden yayınladığı videoda bürokratlara “Mafyatik düzene hizmet edemezsiniz” çağrısı yaptı. Videosunda iktidarın değişmesine az kaldığı öngörüsünde bulunan Kılıçdaroğlu, hiçbir bürokratın yaptığı işlemler için “Emir aldık, uygulamak zorunda kaldık” deme gibi bir lüksünün olmadığı mesajını verdi. Kılıçdaroğlu’nun bürokratlara “Kanun dışı işleri emir olarak telakki edemezsiniz. Siz Erdoğan ailesinin değil, bu devletin şerefli memurlarısınız” ifadeleri dikkat çekti.
Kılıçdaroğlu’nun bu çağrıyı yapmasının arkasında Türk lirasının dolar karşısında büyük değer kaybı yaşamasının yanı sıra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yönetiminde bulunduğu Türkiye Gençlik Vakfı’nın (TÜGVA) bürokraside, yargıda, ordudaki kadrolaşmada büyük payı olduğunu gösteren belgelerin medyaya sızmasının da büyük payı bulunuyor.
TÜGVA’yla ilgili tüm iddiaların soruşturulmasını soru önergesiyle meclis gündemine taşıyan CHP yönetimi bürokratların hükümetten ya da hükümete yakın kurum ve kuruluşlardan kendilerinden talep edilen her şeyi yapmaması gerektiğinin hatırlatılmasının “doğal karşılanması” gerektiğini savunuyor.
DW Türkçe’ye konuşan CHP kurmayları bu hatırlatmadaki temel satır başlarını “Merkez Bankası halkındır, siyasallaştırılamaz. Bürokratlar halka ve kanunlara bağlıdır. Emir alarak suç işlese de kimse sorumluluktan kurtulamaz. Bürokrasiyle ilgili her iddia araştırılmalıdır” diye özetliyor.
CHP’nin bürokrasi konusunda iki yasa maddesi üzerinde duruyor: Birisi Anayasa’da yer bulan “Kimse kanunsuz işlem yapamaz” hükmü, diğeri 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’ndaki “Konusu suç teşkil eden emir yerine getirilemez. Yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz” hükmü.
“Bürokratlardan şikayetler alıyoruz”
Kılıçdaroğlu’nun memurlara uyarısı için “Bize gelen duyumlar” var diyen CHP Gelen Başkan Yardımcısı Ali Öztunç şöyle konuştu:
“Türkiye’nin her yerinden bürokratlardan şikayetler alıyoruz. Hepsi bize kendilerine yaptırılmak istenen kanunsuz işlerden söz ediyorlar. Biz de onları alıp tek tek inceleyeceğiz ve kamuoyuyla paylaşacağız. Bütün kanun dışı işlemleri listeleyeceğiz. Genel başkanımızın söylediği, bizim de kamuoyuyla paylaştığımız her uyarının bir altyapısı var. Kanun dışı ihaleler, kanun dışı inşaatlar. Halkın hepsini bilmeye hakkı var. AKP’nin memleketi giderayak daha fazla soymasına izin vermeyeceğiz.”
Kılıçdaroğlu’nun bürokrasiye çağrısı AKP çevrelerinde “suç” sayıldı, bürokrasiye “baskı” olarak algılandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz CHP’nin özlemini çektiği vesayet düzeninin defterini çoktan dürdük” çıkışı yaptı. Kılıçdaroğlu da bu çıkışa, “Kanun dışı talimatları kim yerine getirirse, fakirin fukaranın kim hakkını yerse onun karşısında olacağım. Yanında Erdoğan dahi olsa” yanıtını verdi.
“Muhalefet iktidarın zararını azaltmaya çalışıyor”
Peki CHP’nin bu çıkışları erken seçim tartışmalarının da sürekli gündemde olduğu siyaset ortamında ne anlama geliyor?
Siyaset Bilimci Berk Esen bu soruyu DW Türkçe’ye yanıtlarken Erdoğan’ın uzun süredir muhalefetin iktidara gelemeyeceği, gelse de bir iktidar planı olmadığı için ülkeyi yönetemeyeceğine ilişkin iddiasını hatırlatıyor. Kılıçdaroğlu’nun Merkez Bankası’nı ziyaret ederek, üstüne bürokrasiye kanunu hatırlatmalar yaparak seçmene muhalefetin iktidara hazır olduğu mesajını verdiğini söylen Esen, “Muhalefet gündemi elinde tutuyor, iktidara seçim öncesi psikolojik üstünlük sağlamış durumda. Erdoğan yönetiminin takip ettiği özellikle iktisadi politikalar Türkiye’de yoğun bir fakirlik yaratmış durumda. Eğer erken seçim olmazsa bu politikalar 2023’e kadar gidecek. Muhalefet, bir yandan iktidara hazır olduğunu söylerken bir yandan da iktidarın takip edeceği kötü politikaların topluma vereceği zararı azaltmaya çalışıyor” diyor.
Esen’e göre Kılıçdaroğlu’nun bürokratlara “hukuksuz iş yapmayın” çağrısı, muhalefet iktidar karşısında oylarını artırdıkça daha da önem kazanacak boyutta. Esen, “Bürokratlar zaman içinde AKP’den gelen hukuksuz işlemleri reddetmeye başlayacak ya da geciktirecek. Bu da muhalefetin kendine bu otoriter sistemde daha çok alan açmasına yol açabilir. Bürokratlar, hukuksuz işlemlere engel olamadıklarında da muhalefetle bilgi, belge paylaşabilirler. AKP’nin Kılıçdaroğlu’nun çağrısından büyük hoşnutsuzluk duyması da bu yüzden” değerlendirmesi yapıyor.
“Kılıçdaroğlu bürokrasiyi baskı altına alamaz”
Merkez Bankası’nın eski başkanlarından, eski bürokrat Durmuş Yılmaz Kılıçdaroğlu’nun bürokrasiyi baskı altına almaya çalıştığına dönük iddiaların gerçeklerle örtüşmediğini düşünenlerden. Yılmaz’a göre Kılıçdaroğlu’nun yaptığı sadece bir “hatırlatma”. Kılıçdaroğlu’nun çağrısının bürokrasideki etkilerini DW Türkçe’ye değerlendiren Yılmaz, “İşini namusuyla yapan, kanunu bilen her bürokrat tepeden talimatla hareket etmeyeceğini, edemeyeceğini bilir. Ama üstünde baskı olduğunu hisseden bürokrat varsa bundan böyle iktidarın değişebileceğini hatırlar ve daha ihtiyatlı davranır. Kılıçdaroğlu’nun bürokrasiyi baskı altına alabileceği iddiası gerçekle örtüşmez. Ben de bürokratım. Kılıçdaroğlu dahil bürokrasiyi kimse baskı altına alamaz” diyor.
Ancak Yılmaz’a göre Kılıçdaroğlu’nun bürokratlara uyarıda bulunurken 18 Ekim’i işaret edip "Bu tarihten itibaren durun” demesi yanlış. Durmuş Yılmaz, Erdoğan’ın da devletteki yolsuzluk soruşturmalarının derinleşmesi için Gülen yapılanmasıyla bağlantılı 17-25 Aralık operasyonlarını milat gösterdiğini hatırlatıyor. Yılmaz, “Bürokraside soruşturma için milat olmaz. Zaman aşımına uğramadıysa, ki genelde uğramıyor, hukuk dışı her iş soruşturma konusu edilir. Kılıçdaroğlu milat konusunda yaptığı hatayı düzeltir. Yargı, günü geldiğinde işini yaparken, siyasilerin milat değerlendirmesini hesaplamaz” çıkışını yapıyor.
"Hukuka uymak istisnai hale geldi”
Kamuoyu araştırmacısı İbrahim Uslu, AKP’nin iktidara geldiği 2002’den beri araştırmalar yaptıklarını ve genelde bu araştırmalarda bir seçim olması durumunda AKP’nin kazanacağını söyleyenlerin önde çıktığını hatırlatıyor. Ancak, bu kez durum farklı. Uslu, “Son iki aydır yapılan tüm araştırmalarda seçim olsa muhalefet kazanır diyenlerin oranı, iktidar kazanır diyenlerden fazla. Muhalefet psikolojik üstünlüğü ele geçirdi. CHP’nin AKP’nin yönetim tarzını sabote ettiğini düşünen Erdoğan’ın tepkisi bu yüzden” sözleriyle iktidar ile muhalefet arasındaki bürokrasi polemiğinin daha da büyüyeceğine işaret ediyor.
Uslu, Erdoğan’ın CHP’nin bürokrasiyle diyalog kurmasından rahatsız olmasına karşın CHP’nin bürokrasiyle diyaloğunu genişletme çabasını ortaya koyduğunu kamuoyu anketlerinin de gösterdiğini dile getirirken, “Türkiye’de hukuka uymak istisnai bir durum haline geldi. Bürokratlara hukuk prensibini hatırlatmak olay oldu. İşte; seçime kadar bu tartışma çok büyüyecek” öngörüsünde bulunuyor.
Kılıçdaroğlu hakkında suç duyurusu
Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatları, Kılıçdaroğlu'nun bürokratlarla ilgili açıklamasında Erdoğan'a hakaret içeren ifadelerin de yer aldığı gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına sunulan suç duyurusu dilekçesinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, bürokratlarla ilgili sosyal medya üzerinden paylaştığı videoda, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik hakaret içeren ifadelerin de yer aldığı belirtildi. Kılıçdaroğlu hakkında, 'Cumhurbaşkanına hakaret' suçundan işlem yapılması istendi.
Hilal Köylü / Ankara
© Deutsche Welle Türkçe