Kalp ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Canan Karatay, "Kolestrol diye bir hastalık yok" dedi. "İlaç firmalarının uydurduğu üç hastalık var. Kolestrol, osteoporoz ve menapoz. Bunların hiçbiri hastalık değil" diyen Karatay, "Hepsi ilaç satmak için son 30-40 senede çıkmış. Osteoporoz ve menapoz normal fizyolojik bir süreçtir. Herkeste olur. Gebelik de hastalık değildir, en doğal bir süreçtir" diye konuştu.
Şeker'in fazlasının vücudumuzda bütün dokuları bozacağını söyleyen Karatay, "Zeytinyağı, tereyağı, balık yağı damarların açılmasına yardımcı oluyor ve kanın akışkanlığını sağlıyor. Şeker toksiktir, fazla yediğimiz anda kanımızda yükselir ve bütün dokuları bozar. Dokular zarar görmesin diye vücut kendini korumaya alır."
Sözcü'den Hande Zeyrek'in sorularını yanıtlayan Karatay'ın açıklaması şöyle:
– Kolesterol tartışmaları tamamen bitti mi?
Kolestrol diye bir hastalık yok. Adı uydurulmuş bir hastalık. Bak bunu mutlaka yaz ilaç firmalarının uydurduğu üç hastalık var. Kolestrol, osteoporoz ve menapoz. Bunların hiçbiri hastalık değil. Hepsi ilaç satmak için son 30-40 senede çıkmış. Osteoporoz ve menapoz normal fizyolojik bir süreçtir. Herkeste olur. Gebelik de hastalık değildir, en doğal bir süreçtir…
– Menapozun çok ciddi etkilerini hissedenler var…
Vücudunda kötü ve eksik beslenme olduğu için oluyor bu hisler… Vücudu toksinlerle dolu olduğu için normal geçiremiyorlar. Ekmek ve şeker yatıyor altında. Kanserlerin altında da şeker ve insülin yüksekliği, vücudun metabolizmasının altüst olması yatıyor. Bakın genetik ve iyileşmez denilen, insülin direnci, obezite, hipertansiyon, haşimato, diyabet, depresyon, unutkanlık, eklem ve kas ağrıları, kanser ve tüm kronik dejeneratif hastalıkların hiçbiri genetik değil, hepsi düzeltilebilir, önlenebilir hastalıklardır. Bunu ben söylemiyorum bilim söylüyor. “Gerçek Tıbbın 10 Şifresi” kitabımda ilaç firmalarının desteklemediği 570 tane hakiki çalışma var. Zaten bana karşı olanlar da ilaç firmalarının desteklediği çalışmaları bilimsel olarak kabul edenler. Bağımsız yapılmış gerçek olan bilimsel çalışmaları görmek istemeyenler, duymak istemeyenler.
– Bu mücadeleyi tek başınıza yürütmek zor değil mi?
Bu bir savaş değil, hastalarıma yaptığım uyarılarımdı. Onlar rica etti “Kitap yaz herkes duysun biz iyileştik” dediler. 51 yıllık hekimim 75 yaşındayım. 51 yıldır uyguladıklarımı anlatıyorum. Mesela paça çorbası için dedim. Çünkü biz paça çorbası içerek büyüdük. Sonra kolesterol var diye yasaklandı. Bu doğru değil bunu söylüyorum. Asırlardan beri içilmiş. Geçen gün paça çorbasını çok içerseniz böbreğiniz karaciğeriniz bozulur demişler… Yok böyle bir şey!
"Trans yağlar kanser felç, aklp krizi sebebi"
– Hocam hangi yağlar tehlikelidir peki?
İki türlü yağ tehlikelidir dedik, biri vücudumuzda şekere bağlı, ekmeğe bağlı, alkole bağlı, gazlı içeceklere bağlı, meyvenin şekerine bağlı olarak yükselen trigiliseritlerdir. İkincisi trans yağlar. Bak bunlardan hiç bahsedilmiyor. Trans yağlar işlenmiş ve bozulmuş yağlardır. Yani endüstrinin ve fabrikada yapılan her türlü yiyeceğin ve margarinlerin, riviera yağların, içinde bulunan yağlardır. Bunlar kanser, felç, kalp krizi sebebidir. Hani yağ yemeyin diye bu milleti senelerce yağsız ve tuzsuz bıraktılar ya, tatsız ve tuzsuz bıraktılar ya… Tehlikeli olan kanımızda yüksek bulunan trigliseritlerdir. Trigliserit yağı, yağ yiyerek değil şeker yiyerek yükselir. Şeker endüstrisinin oyunu olarak yağlar kötülendi. Ekmek de şekerdir, unutmayalım. Bu nedenle şeker hastalarına 9-10 dilim ekmek vermek doğru değildir…
"Çocuklarda kola göbeğine dikkat
– Meslek hayatınızın başından bu yana size gelip tüm şikayetlerinden kurtulan ve hayatına sağlıklı devam eden hastalarınız var mı?
Tabii ki tedavi ettiğim binlerce hasta var. Ama 50 yıl önceden değil çünkü o zamanlar kolesterol, menopoz diye bir hastalık yoktu. 1980'den sonra türedi. 50 yıl önce bütün dünyada bu kadar şişmanlık var mıydı? Neden artıyor? Bu yabancı şekerden, gazlı içeceklerden. Bunun adı artık çocuklarda kola göbeği. Biz öğrenciyken alkol göbeği denirdi erkeklerin göbeğine. Çünkü alkol fruktoz gibi 5 karbonludur ve karaciğeri yağlandırır. Meyve suyu gibi. O zamanlar sadece erkeklerdekine alkol göbeği denirdi… Bugüne geldiğimizde çocuklarda da göbek geliştiği için kola ve ekmek göbeği deniyor. Ekmeğin içinde her türlü kimyasal var ve vücudumuz, organizmalarımız bunu kullanmaya programlanmadığı için tüm dünyada obezite bu kadar arttı. Obeziteye bağlı hastalıklar da arttı. Onun için önlenebilir diyorum.
"Kristal kaya tuzu vücuda girecek!"
– Hep yasakları konuştuk. Peki neleri eksik etmeyeceğiz mutfağımızdan?
Bir kere sağlıklı yağ, sağlıklı protein ve sağlıklı karbonhidrat mutlaka vücuda girecek. Yağ olarak; köy tereyağı ve soğuk sızma zeytinyağı… Protein olarak; şirden mayalı peynir çeşitleri, ev yoğurdu ve ayranı, kuzu gibi serbest gezinen hayvanların eti… Karbonhidrat olarak; mercimek ve fasulye gibi bakliyatlar, fındık, badem ve ceviz gibi çiğ kuruyemişler, mevsimsel sebzeler ve glisemik indeksi düşük orman meyveleri, kurtlu elma, dağ armudu gibi meyveler… Ayrıca insan vücudunda her hücrenin yüzde 60'ı sudur. Bu su yediğimiz içtiğimiz su değil tuzlu sudur. Tuzlu su vücuda girecek.
– Suyun içine tuz mu atalım?
Kristal kaya tuzu olmalı. Bu vücuda girecek, çünkü tuz olmazsa hiçbir hücremiz çalışmıyor. Kanımız da tuzludur. Sağlıklı köy yumurtası sarısı ile birlikte yenecek.
"Şeker toksiktir ve dokularımızı bozar"
– Yağlar damar tıkanıklığına yol açmıyor mu?
Zeytinyağı, tereyağı, balık yağı damarların açılmasına yardımcı oluyor ve kanın akışkanlığını sağlıyor. Şeker toksiktir, fazla yediğimiz anda kanımızda yükselir ve bütün dokuları bozar. Dokular zarar görmesin diye vücut kendini korumaya alır. Pankreasımızdan insülin hormonu salgılar. İnsülin hormonunun en önemli görevi de kandaki bu şekerleri yani zehri trigliserit yağına çevirmek ve dolaşımdan uzaklaştırmaktır. Ne yapar? Depoya yağ olarak gönderir ve kilo aldırır. Kilo almak demek yağların vücutta birikmesi demek ve ekmeğe, şekerli içeceklere bağlıdır. Trigliseritler vücutta depo edilir. Göbekte, kalçalarda… Karaciğerde toplanan yağlar trigliseritlerdir. Bunlar bir endokrin organdır. Depo ediyor kilo aldırıyor ama boş durmuyorlar. 22 türlü hastalık yapan hormon üretiyorlar.
– Hangi 22 hormon bunlar?
Tansiyon yükselten, şeker yapan, kalp krizi yapan, kısırlık yapan, kanser yapan hormonları üretiyor. Bilimle konuşuyorum. Trigliseritler 22 türlü hormon üreten endokrin organdır. Vücudumuzun en çok hormon üreten organı vücuda depo edilmiş olan yağlardır. Bunlar yok olur mu olur! Şeker, ekmek yemezsen tatlı yemezsen bunlar gider ve sağlığına kavuşursun. Sözün özü: Kan şekeri ve insülin vücudumuzda kronik inflamasyonu bu şekilde başlatmış oluyor.
"Karbonhidratlı yemekler kalp krizi riskini artırıyor"
– Yazın kalp krizlerinin artmasının nedeni beslenme mi?
Aslında artmıyor her dakika yüksek. Bol bol karbonhidrat yemekten, çokça meyve yiyip, alkol ve gazlı içecekler tüketmekten. Bodrum'da yazın kalp krizinden ölen kişiler haber oluyor. Bunlar çok yağlı yedikleri için değil, mutlaka çok yüksek şeker aldığından ya da karbonhidrat yediğinden. Karbonhidratlı yemekler yedikten sonra kalp krizi geçirme oranı yüzde 30 artmaktadır. Çünkü şeker yükselince insülin de yükseliyor. İnsülin hormonu çok önemli bir hormon. En önemli vazifesi de şekeri vücuttan uzaklaştırmak. Ama yüksek kaldığı sürece kanın pıhtılaşmasını artırıyor. Hani beyne pıhtı attı diye bir söz çıktı ya. İşte insülin hormonu yüksekliği, şeker yüksekliği pıhtı yapar vücutta. İnsülin hormonu yüksekliği tansiyon yüksekliği yapıyor kardeşim. İnsülin hormonunuz yüksekse tansiyonunuz düşmez. İstediğiniz kadar ilaç alın.