G-7 ve NATO zirvelerinde demokrasi vurgusu yapıldığına dikkat çeken Barçın Yinanç, “Batılı liderler, ‘yolsuzlukla mücadele edelim, eşit şartlarda rekabet olsun’ derken Türkiye’de de sürekli bir şikâyet var" diyerek Türkiye'nin Avrupa'nın dile getirdiği önceliklerin tersine adımlar attığını söyledi.
Yinanç, "Değişmekte olan uluslararası ortama dair Türkiye hazırlıksız yakalanmış gibi duruyor. Bu gidişatın tersine de işaretler veriyor. G-7, ‘biz kadınları her alanda güçlendireceğiz’ diyor, Türkiye İstanbul Sözleşmesi gibi kadın hakları açısından çok önemli bir sözleşmeden çıkıyor. ‘İklim değişikliği gibi çok önemli bir konuda önlem alacağız’ deniyor, Paris Anlaşması’na hala Türkiye imza atmamış durumda ve inatla çevreye zarar vereceğini bildiğimiz, uzmanların söylediği, Kanal İstanbul gibi bir projeye kazma atacağını söylüyor. Dolayısıyla uluslararası ortam farklı bir yöne evrilirken Türkiye’den tam tersine işaretler geliyor” dedi.
NATO Zirvesi’nde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Almanya Başbakanı Merkel ile yaptığı görüşmelere dikkat çeken Yinanç, “Şunu anlıyoruz, o görüşmeden çıkan havaya baktığımızda; Türkiye bir ekonomik sıkışmışlık içinde olduğu için Batı’ya dümen kırma haline gelmiş gibi gözüküyor. Ama bunu yaparken; ‘dış politikada ben vites küçülteyim, Doğu Akdeniz’de sakin kalayım, Afganistan’da Kabil Uluslararası Havalimanı ile ilgili sorumluluk alayım, risk altına gireyim, Libya’da biraz daha batı ile koordineli çalışayım’. Nitekim Macron, ‘Libya’da, Suriye’de beraber çalışabiliriz’ dedi. Dolayısıyla şöyle bir hesap içinde mi diye düşünüyorum; ‘Batılı müttefikleri rahatsız etmeyecek bir noktaya çekerim dış politikayı ama demokratik geri gidişte beni rahatsız etmesinler, insan haklarında benim elimi çok zorlamasınlar.’ Çünkü hala içerde demokratik reformlara dair bir işaret alamıyoruz” diye konuştu.
Biden-Erdoğan görüşmesi ve insan hakları meseleleri
Biden- Erdoğan görüşmesinde insan hakları konusunun beklenildiği kadar gündeme gelmemesini değerlendiren Yinanç, “Biden kendi söylüyor görüşmenin çok büyük bir kısmı baş başa geçmiş. Bu görüşmenin detayları arşivlere ne kadar girdi bilemiyoruz ama Biden-Putin görüşmesinde insan hakları meselelerinin gündeme geldiğini biliyoruz çünkü kendisi söyledi. Putin ile yapmış olduğu görüşmede insan hakları meselelerini gündeme getiren Biden’ın Türkiye ile yapmış olduğu görüşmede insan hakları meselesini gündeme getirmiş olması düşünülemez. Örneğin Putin ile özel olarak Navalny meselesini gündeme getirdi. Navalny, Rus muhalif lider. İktidar tarafından zehirlendiği düşünülüyor, ölümden döndü. Almanya’da tedavi gördü, döndü ve hapse atıldı. Biden, Erdoğan ile görüşmesinde birebir dosyalar üzerinden gitmiş midir bilmiyorum, Osman Kavala ya da hapiste olan HDP’li liderler. T24 yayınında meslektaşımız Aslı Aydıntaşbaş bu konunun gündeme geldiğini söyledi. ‘Ama çok büyük baskı gelmedi’ demiş Türk kaynakları anladığım kadarıyla. Ama burada ilginç olan bir şey var. İnsan hakları meselesinde, ‘biz bunu gündeme getireceğiz’ diye baştan söylediler. Daha önce ne zaman Ankara ile Washington arasında resmi bir görüşme olsa taraflar resmi açıklama yaptılar. Buna rağmen bu görüşmeden sonra herhangi resmi bir açıklama olmaması, basına herhangi bir şey sızdırılmamış olmasını çok dikkat çekici buluyorum. Anlamlandırmak çok kolay değil” diye konuştu.
Biden- Putin görüşmesi ve Suriye meselesi
Biden- Putin görüşmesinde Türkiye’yi ilgilendiren bir sonuç çıkıp çıkmayacağı sorusuna yanıt veren Yinanç, “Konu başlıklarından birinin Suriye olduğunu düşünüyoruz. Ancak karşılıklı basın toplantılarında bu konuyu açan olmadı. Bu da enteresan. Bu da bize bir şey söylüyor demek ki Rusya ve Amerikan basını için Suriye diğer konular kadar öncelikli değildi. Ama en azından Türkiye açısından, Dışişleri Bakanlığı, Savunma Bakanlığı ve Beştepe bu görüşmede Suriye’nin nasıl ele alındığını, bu konuda anlayış birliğine varıldı mı varılmadı mı bunu merak edecektir, Suriye ile ilgili ne çıktığına dair” dedi.
Yinanç ve Kurtuluş, Rusya ve ABD arasındaki en büyük başlıklardan biri olan siber saldırıların da gelecekte Türkiye’nin gelecekte hazır olması gerektiği başlık olduğunu savundu.
“Türkiye, Batı ile aynı akordu tutturmaya çalışıyor”
Zirvelerden önümüzdeki döneme dair çok önemli işaretler çıktığını vurgulayan Yinanç, şunları söyledi:
“Gördüğümüz kadarıyla Türkiye, Batı ile aynı akordu tutturmaya çalışıyor gibi gözüküyor. Mesela, NATO zirvesinde Rusya ile ilgili son derece sert ifadeler vardı, bu ifadelerin altına imza atmış durumda. NATO zirvesinde ilk defa Çin, tehdit olarak değil ama bir rakip olarak ifadelendirilmiş, bu noktada da Türkiye’nin veto hakkı olduğu için o maddelere de itiraz edebilirdi ama Çin ile ilgili olana da itiraz etmemiş durumda. Basın toplantısında bir gazetecinin sorusu üzerine NATO Genel Sekreteri, ‘NATO Çin’e gitmiyor, Çin NATO’nun sınırına geldi’ dedi. Nasıl geliyor, teknolojisiyle, alt yapısıyla geliyor. İşte bu nedenle önümüzdeki dönemde Türkiye’nin 5-G konularında tercihi önemli olacak. ‘Ben hem Batı ittifakının içinde yer alırım ama bir taraftan da S-400 de alabilirim, belki Çin’den 5-G de alabilirim, ikisini aynı anda idare edebilirim’ gibi bir politika Türkiye açısından ne kadar geçerli olacak, biraz zor. Ayrık otu gibi kalma riski var Türkiye’nin. Şöyle bir taktik sağlıklı bir taktik olmayacak; ‘Ben Afganistan’da çok önemli bir misyon üslenirim, Libya’da bir misyon üslenirim onun karşılığında insan hakları konusunda beni sıkıştırmazlar.’ Trump, döneminde Türkiye’nin çıkıp da ‘AİHM kararlarını tanımıyorum, uygulamıyorum’ dediğinde Trump, gibi ‘ben kural tanımıyorum’ diyen bir liderin olduğu dönemde o kadar yadırganmayabilirdi ama şimdi sürekli vurgulanan ne; ‘kural bazlı bir dünya düzeni istiyoruz’. Türkiye’nin ‘ben otonom davranırım, NATO içinde olurum ama NATO dışında otonom dış politika izlerim, Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği ile iyi ilişkiler içinde olurum ama AİHM kararlarını uygulamam’ demesi çok kolay olmayacak.”
Programının ‘Gözden Kaçmasın’ bölümünde İsrail’de yeni kabinenin açıklanmasına rağmen Türkiye’den hala bir tebrik mesajı gitmediğine dikkat çeken Yinanç, ilişkiler açısından bu konu başlığının önemli olacağını söyledi.