Politika

Celal Doğan: Antiemperyalist olmak bir çizgidir; bir günde başınıza taş düşmüş gibi ayılacağınız bir konu değildir

Doğan, "hükümetin kendilerine milletvekili muamelesi yapmadığını" savundu

27 Ekim 2017 04:57

TBMM Genel Kurulu’nda uluslararası anlaşmalar üzerine konuşan Celal Doğan, son dönemde  Türkiye’de esen anti Amerikan, anti Avrupa söylemlerle ilgili yaptığı değerlendirmede Amerikan 6. Filosu'nun İstanbul'a karaya çıktığı döneme atıfta bulundu.

“Antiemperyalist olmak bir siyasi çizgidir, bir günde gelen bir vahiy değildir, bir günde başınıza taş düşmüş gibi ayılacağınız bir konu hiç değildir” diyen Doğan, “Gençliklerinde Deniş Gezmiş ve arkadaşlarını, antiemperyalist kavgasını veren insanları itham edenler, bugün neredeyse o dönemde onların yerine kayyım olacak antiemperyalist sloganlarla siyaseti yönlendirmeye çalışıyorlar” diye konuştu.

AKP grubuna da şikayetlerini ileten Doğan, hükümetin kendilerine milletvekili muamelesi yapmadığını söyledi ve Adalet Bakanından izin almadan cezaevi ziyareti yapmadıklarını belirterek, “ CHP milletvekili arkadaşların bize getirmiş olduğu, ziyaret ettiği cezaevindeki mebus arkadaşlarımızın selamlarının altında eziliyoruz biz. CHP milletvekili, o istediği zaman gidiyor, MHP milletvekili isterse gidiyor, Ak Parti milletvekili istediği cezaevi ziyaretini yapabiliyor ama HDP milletvekiliyseniz izne tabisiniz” diye konuştu.

HDP Gaziantep Milletvekili Celal Doğan’ın genel kurul konuşmasının bazı bölümleri şöyle:

HDP GRUBU ADINA CELAL DOĞAN (İstanbul) - Mesele sözleşmelerden açılmışken ben de hiç olmazsa bu konuda birkaç söz söylemek zarureti hissettim. Burada daha çok Milliyetçi Hareket Partisi sözcüsünün antiemperyalist çağrıları ve son zamanlarda ülkemizde esen anti Amerikan, anti Avrupa laflarıyla ilgili birkaç söz söylemek zarureti hissettim. Yanılmıyorsam 6 Şubat 1969'du, hatta 10 Şubat 1969'du. Amerikan 6. Filosu'nun İstanbul'a karaya çıkmak istediği dönemlerini hatırlıyorum. O dönemde öğrenciydim. 6. Filo'nun Türkiye'ye çıkmaması konusunda yapılan antiemperyalist eylemlerden o zamanki sağ anlayışın, zihniyetin temsilcileri tümümüzü komünist militan olarak itham etmeye devam ediyorlardı. Antiemperyalist olmak bir siyasi çizgidir, bir günde gelen bir vahiy değildir, bir günde başınıza taş düşmüş gibi ayılacağınız bir konu hiç değildir. Görüyorum ki gençliklerinde Deniş Gezmiş ve arkadaşlarını, bizim 69 ve 68 neslindeki çocukları, antiemperyalist kavgasını veren insanları itham edenler, bugün neredeyse o dönemde onların yerine kayyım olacak antiemperyalist sloganlarla siyaseti yönlendirmeye çalışıyorlar.

Antiemperyalist olmak doğru bir çizgidir, güzel bir çizgidir ama yükü taşıyabilecek noktada da siyaset inşa etmenize bağlıdır. Dün başka şekilde Amerika'yla, Rusya'yla başka iş birliğiniz varken, bugün menfaat çatışmasının olup olmadığı konusunda iç politikaya malzeme yapacak şekilde antiemperyalist çizgiye taşımak bence ülke için faydalı bir konu değildir deyip bu noktayı kapatmak istiyorum.

Son zamanlarda, günlerde en çok konuşulan konulardan birisi de Sayın Cumhurbaşkanımızın, daha doğrusu AK Parti içindeki belediye başkanlarının görevden ayrılmalarını sağlayan tarz ve usulü hakkındaki konuşmalar ağırlık basıyor.

Belediye başkanlığı benim açımdan çok kutsal bir görevdir ve dünyaya geldiğimde, daha doğrusu aklım erdiğinde iki tane arzum olurdu: Mesleğimi avukat olarak yapmak isterdim, siyasette de belediye başkanı olarak görev etmek isterdim. Çünkü belediye başkanlığı gerçekten özgür bir beynin o şehri yönetme anlayışıdır ve nitekim bir ressam gibidir belediye başkanı, özgür bırakılmalıdır. Çok kocalı bir Hürmüz gibi olmamalıdır belediye başkanı. Yani başında Demokles'in kılıcı gibi sayısız vesayet makamları ve kişilerin olduğu bir anlayıştan azade olması gerekir. O nedenle de belediye başkanlarının geliş ve gidişleri belli esaslara, yasaya bağlanmışken, bugün karşılaştığımız manzarayı biraz daha irdelemek gerekir.
İki: Şahsımla ilgili, grubunuza biraz şikâyetlerimi söylemek istiyorum. Bize milletvekili muamelesi yapmıyorsunuz, Hükûmetiniz yapmıyor, Hükûmetiniz bize milletvekili muamelesi yapmıyor. Anayasal haklarımızı kullanamıyoruz. Cezaevindeki bir arkadaşımı ziyarete gidemiyorum Adalet Bakanından izin almadan. Ya, bu, insanlık gereğidir, yarın yüz yüze bakacağız. "En zor günümde bana gelmedin." diyen adamın yüzüne ben nasıl bakacağım yani? İzin almak durumundayız ve izin verilmiyor. Dün Ahmet Yıldırım söyledi, CHP milletvekili arkadaşların bize getirmiş olduğu, ziyaret ettiği cezaevindeki mebus arkadaşlarımızın selamlarının altında eziliyoruz biz. CHP milletvekili, o istediği zaman gidiyor, MHP milletvekili isterse gidiyor, AK PARTİ milletvekili istediği cezaevi ziyaretini yapabiliyor ama HDP milletvekiliyseniz izne tabisiniz.