Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan, AKP’nin tek başına iktidarının son bulduğu 7 Haziran seçimine ilişkin olarak, “Türkiye, medeniyet dinamikleri çerçevesinde yeniden tarihî bir yürüyüşe çıkmaya çalışırken celladına âşık sarsak, asalak ve zihnen sömürgeleşmiş entelijansiya*, Türkiye'yi intihara götürecek yapıtaşlarını döşüyor” dedi. “Türkiye, 100 yıldır rayından çıktı” diyen Kaplan, “Türkiye'ye yeniden format atılması gerekiyor” ifadesini kullandı.
Kaplan, “Bir yandan kof Kemalist ulusalcılar, öte yandan Stalinist Kemalist Jünkürtler, küresel şer güçlerin piyonu Pensilvanya'nın oyunlarıyla bu seçimlerle Türkiye'yi karanlık '90'lı yılların cehennemine doğru sürükleyecek bir oyun oynadılar” iddiasında bulundu.
Kaplan’ın Yeni Şafak’ta “2 asırlık bağımsızlık savaşı!” başlığıyla yayımlanan (12 Haziran 2015) yazısı şöyle:
Büyük tarihçi Toynbee, “Osmanlı durduruldu, dev uyutuldu. Dev uyanırsa, kimse durduramaz!” demişti.
100 yıldır yaşananlar, dev uyanmasın diye!
İÇERİDEN DEVİRİLEN “DEV”: OSMANLI
Bu ülke, 200 yıldır bağımsızlık savaşı veriyor. İlk yüzyılda, Osmanlı, önce içeriden Jöntürkler ve İttihatçılar tarafından teslim alındı; sonra da İngilizler ve Yahudiler tarafından kullanıldı: Sonunda Osmanlı, bu beyinsizlerin ve hayalperestlerin kurbanı oldu; batırıldı.
Batılılar, dünyanın her yerini, her kıtasını, denizleri bile sömürgeleştirdiler. Yalnızca Osmanlı vardı önlerinde engel olarak. Batı uygarlığı modern meydan okumayla birlikte bütün medeniyetleri yok etmişti. İslâm medeniyetinin Hint ve Malay havzalarını dize getirmiş ve bitirmişti. Batılıların dize getiremediği yalnızca merkez coğrafya olarak Osmanlı kalmıştı.
TANZİMAT'IN TAZMİNATI, SEKÜLER ÂMENTÜLER VE OSMANLI'NIN ÇÖKÜŞÜ
Osmanlı'nın çöküşü, içeriden tezgâhlanan oyunlarla zihnen ve siyasî olarak gerçekleşti. Pasarofça ve Karlofça anlaşmalarından sonra ilk defa toprak kaybedince kendine olan güvenini yitirdi Osmanlı. Tanzimat, özgüven kaybının ödettiği tazminat'tı, bedel'di: Batılılar, Osmanlı münevverini içeriden / zihnen teslim aldılar. Özellikle de İngilizler: “Meşrutiyet”, “hürriyet” söylemleri, Osmanlı münevverinin âmentüsü hâline geldi.
Meşrutiyetler, Osmanlı'nın çöküşünü getirdi: Sultan Abdülhamid'e meşrutiyet ve hürriyet gibi seküler âmentüleri için kan kusturan Osmanlı entelijansiyası, Abdülhamid'i tahttan indirmeyi başardı; sonra da 1910'lu yıllar boyunca yaşanan ve karabasanı andıran koskoca devletin çöküşünü adım adım iliklerine kadar yaşadı. Seküler âmentüler adına, 600 yıllık çınarı nasıl tarihe gömdüğünü görünce, yapılan cinayeti anladı ama iş işten geçmişti.
CUMHURİYET: KENDİ-KENDİNİ SÖMÜRGELEŞTİRME
Cumhuriyet, yeni bir başlangıç değildi; bir ara dönem, bir geçiş süreci ve zaman kazanma zeminiydi. Ama Cumhuriyet'i kuran kadro, kendilerine yüklenen Türkiye'yi Batılılaştırma (sekülerleştirerek medeniyet iddialarını terketme, hatta yoketme) “görev”ini fazla ciddiye aldı. Ve bu toplumun varlık nedeninini, tarih yapma zeminini, yeniden tarih yapabilecek temellerini yerle bir edecek bir kendi-kendini sömürgeleştirme aymazlığı üretti.
Ve sömürgeci Batılılar tarafından dışarıdan sömürgeleştirilmeyen ama içeriden kendi kendini sömürgeleştiren tek ülke olarak tarihe geçti! Sömürgeci ülkelerin Türkiye'yi sömürgeleştirdiklerinde yapamayacakları büyük bir cinayet işledi: Her şeyi inkâr etti; bu da, Tanpınar'ın yerinde tanımlamasıyla “kültürel intihar”la neticelendi.
100 YIL ÖNCEKİ “FİLİM”
Bugün yaşadıklarımızla, 100 yıl önce yaşananlar nasıl örtüşüyor, değil mi?
Dün, bu ülke, içimizdeki beyinsizler ve “satıIıklar” tarafından içeriden dış aktörlerin kışkırtmasıyla büyük darbe yemiş, tarihten çekilmişti.
Bugün de senaryo aynı ama aktörler farklı: Metamorfoz yemiş, pergelini şaşırmış, medeniyet iddialarını yitirmiş celladına âşık seküler entelijansiya, ne olup bittiğini bile anlamadan Türkiye'nin yeniden tarihî bir yürüyüşe soyunma girişimlerinin önünde takoz oluyor!
Bu kez de âmentü, “özgürlük”, sekülerleşme! İçi boş bir özgürlük ve seküleleşme putu bu!
TÜRKİYE'Yİ İNTİHARA SÜRÜKLÜYORLAR!
Türkiye, medeniyet dinamikleri çerçevesinde yeniden tarihî bir yürüyüşe çıkmaya çalışırken bu celladına âşık sarsak, asalak ve zihnen sömürgeleşmiş entelijansiya, Türkiye'yi intihara götürecek yapıtaşlarını döşüyor: Bir yandan kof Kemalist ulusalcılar, öte yandan Stalinist Kemalist Jünkürtler, küresel şer güçlerin piyonu Pensilvanya'nın oyunlarıyla bu seçimlerle Türkiye'yi karanlık '90'lı yılların cehennemine doğru sürükleyecek bir oyun oynadılar!
Türkiye'de, hem dünyada hem de bu ülkede neler yaşandığını derinlemesine kavrayabilecek ve Türkiye'nin medeniyet yürüyüşüne omuz verecek bir entelijensiya yok.
Bunu geçtim, Türkiye'nin sadece teritoryal / toprak bağımsızlığına sahip olduğunu, ekonomik, kültürel, entelektüel ve stratejik olarak bağımsız olmadığını göremeyen zihnen körleşmiş bir entelijansiya var bu ülkede!
Osmanlı'nın nasıl çöktüğünü ve sömürgecilerin bu işi içimizdeki beyinsizleri ayartarak nasıl başarabildiklerini görebilirsek, bugün yaşananları da görebiliriz ancak.
“DEV” UYANMASIN DİYE...
Türkiye, 200 yıldır bağımsızlık savaşı veriyor. Tarihin yeniden yapıldığı bir zaman diliminde, Türkiye umut olabileceğini gösterdi dünyaya!
Yaşadıklarımız, uyutulan devin uyanmasını önlemeye dönük hâdiseler. Batılılar, “dev” uyandığında, yani Türkiye, Osmanlı ruhu ve misyonuyla donanarak yeni bir medeniyet yürüyüşüne soyunduğunda, Osmanlı coğrafyası üzerinde/n kurdukları zorba hegemonyanın çatırdayacağını çok iyi biliyorlar. O yüzden üzerimize üzerimize geliyorlar! Ama bizim pergelini şaşırmış, metamorfoz yemiş celladına âşık elitokrasimiz ve entelijansiyamız bunları göremeyecek kadar tarih bilincinden ve entelektüel derinlikten yoksun!
LIBERATION: “OSMANLI'NIN ÇÖKÜŞÜ”!
Oysa Fransız Liberation gazetesi, Türkiye'deki seçim sonuçlarını “Osmanlı'nın Çöküşü” başlıklı manşetle vermiş!
Rahmetli Erbakan'ın başbakanlığını “Osmanlı'nın Gelişi”, darbeciler tarafından uzaklaştırılışını da “Osmanlı'nın Çöküşü” diye vermişti Batı medyası!
Adamlar, Türkiye'de kimin neyi temsil ettiğini iyi biliyorlar! Ya bizim “her şeye fransız” celladına / Batı'ya âşık entelijansiyamız!
Özetle: Türkiye, 100 yıldır rayından çıktı. Türkiye'ye yeniden format atılması gerekiyor. Retorikle, hamasetle olmaz bu! Stratejik akıl şart. Uzun soluklu stratejilere ihtiyacımız var!
*(Latince: Intelligentia,) "aydınlar topluluğu" anlamına gelen terim.