Fanatik yazarı ve spor yorumcusu Cem Dizdar, Türkiye'nin Ukrayna deplasmanında aldığı 2-0'lık mağlubiyet sonrası değerlendirmelerde bulundu. Milli Takım'ın herhangi bir futbol tarzı ve/veya ekolüne sahip olmadığını savunan Dizdar, "Her anlamda fiyasko" yorumunda bulundu.
Kadro tercihini "İlginç" olarak yorumlayan Dizdar, Ay-yıldızlıların herhangi bir oyun taktiğinin olmadığı görüşünü savundu.
Cem Dizdar'ın 3 Eylül 2017'de Fanatik'te "Oyuncu mucizesi bekleyen ülke!" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Konu Milli Takım olunca tartışma ‘O mu oynasın, bu mu oynasın?’da düğümlenir. Çünkü, ülkede ‘futbol tarzı/ekolü’ olmadığı için bütün iş, oyunculardan bazılarının bireysel performanslarına dayalıdır. Hal böyle olunca da ‘mucize beklemek’ten başka seçenek kalmaz. Güzide ülkemiz onca yılını adı ‘Türkiye Futbol Direktörlüğü’ olan ancak içinde ne olduğunu kimsenin bilmediği bir makamı gözleyerek geçirdi. Sonuç; her anlamda fiyasko. Akabinde, yıllardır süren boğuşmalar nedeniyle itibar yitirip, halkın önemli bölümünün desteğinden uzağa düşen milli takımın başına ülke futbolunun yıllardır kurtarıcı olarak bellediği/beklediği Mircea Lucescu getirildi!..
Sorun Topal değil
O da ülkeye adım attığı günden bu yana açtığı her başlıkla zaten ‘düşünsel zavallılık’ içinde olan futbol ortamını iyiden iyiye münakaşaya gömdü! Dört maçlık kritik serinin ilk adımına stoperde Mehmet Topal’la çıkarak son Avrupa Şampiyonası’ndan bu yana hepimizin tecrübe ettiğini bir kez de o tecrübe etmek istedi! Tamam, teorik olarak Topal ‘geriden oyun kurar’ ama soru şu; ortada ‘kurulması planlı bir oyun var mı?’. Sorun elbette tek başına Topal değildi. Hocanın, rakip müdafaanın önündeki Stepanenko’ya dikkat çektiğini okumuştuk. Ancak gerçek dikkat çekici olan bizim savunma dörtlüsü ile önlerindeki hat arasındaki o derin boşluktu. Cengiz/Emre/Hakan/Ozan/Tolga kalabalığının arkası Ukrayna’nın oyun alanı olunca işler çıkmaza girdi ve zaten sıkıntılı olan bizim müdafaanın tüm defoları ortaya saçıldı.
İlginç tercihler
Lucescu, Avrupa’nın en zor liglerinden Bundesliga kültürü olan oyuncuların yerine bizim ligin gediklilerini tercih etmişti. Durum şöyle de açıklayabilir miyiz? Oğuzhan sorununda olduğu gibi, takımı kurarken federasyon bürokrasisi ve ülkenin grift ilişkileriyle baş etmekte zorlandı ve Dünya Kupası şansı olmadığını da görünce gelecekteki takımı için ‘yardımlarına teşekkür edilecekler listesi’ çıkardı!.. Çünkü, gruptan çıkamazsa kimse ona bir şey diyemez ve o da bunun konforuyla ‘cesur oynadı’. Beri yandan yanıtlamamız gereken bir soru daha: ‘Başta sağ ve sol bek olmak üzere çoğu bölgeye oyuncu yetiştiremeyen bir ülke hala yeni bir mucize bekliyorsa hakikaten Dünya Kupası’na gitmeyi hak ediyor mu?’