Yeni Şafak yazarı Cem Küçük, Cannes'da Altın Palmiye ödülü kazanan ünlü yönetmen Nuri Bilge Ceylan'ı "kasıntı aydınlar" olarak nitelediği kategorinin dışında tutttuğunu belirterek, "Bizlerin Ceylan gibilerin fikir, öneri ve eleştirilerine ciddi ihtiyacı var. Hükümet yetkilileri de sanıyorum Ceylan'ın dediklerini asla kulak ardı etmezler" dedi.
Ceylan'ın, "Gezi ve birçok olayı kendi siyasi görüşleri doğrultusunda yontan çok kişi var" diyen Küçük, "Ceylan'ın bunlardan biri olmadığından" dolayı "Gezi gibi olaylarla ilgili dediklerine kulak verilmesi" gerektiğini ifade etti.
Cem Küçük'ün Yeni Şafak gazetesinde "Nuri Bilge Ceylan" başlığıyla yayımlanan (28 Mayıs 2014) yazısı şöyle:
Görsel sanatların en önemli dalı olan sinema canlılığını, diriliğini hep koruyor. Türkiye senaryo açısından cennet bir ülke. Ne yazık ki bu topraklar istisnalar dışında çok iyi sinemacılar çıkarmadı. Bunda senaryo yetersizliği, bütçe eksikliği ve yakın döneme kadar ABD sinemasının bariz olumsuz etkisi katkısı vardı.
Son 10-15 yıldır yerli filmler Batı hegemonyasını ciddi bir şekilde kırdı. Gişede Türk filmleri artık birbirleriyle yarışıyorlar. Bir de daha sanat endeksli filmler yapanlar var. Semih Kaplanoğlu, Çağan Irmak, Nuri Bilge Ceylan gibi iyi filmler yapan yönetmenlerimiz var. Eskiden de Metin Erksan, Ömer Kavur gibi etkileyici filmler yapan yönetmenlerimiz vardı.
Özellikle Kavur'un Anayurt Oteli başyapıt özelliğini koruyor. Zaman zaman Avrupa'da ödül alan filmlerimiz oluyor ama Nuri Bilge Ceylan diğerlerinden daha farklı bir noktada duruyor. Bazı filmleri izlersiniz ve kendinizi bulursunuz ya, Ceylan'ın Mayıs Sıkıntısı benim için öyledir. Mayıs ayı gelince insanları ruh halinin nasıl tuhaflaştığını anlatan Ceylan'ın 1999 yapımı bu filmi bence kendisinin en iyi eseridir. Bunun sebebini şudur budur diye izah edemem ama duygularıma tercüman olduğunu iyi biliyorum.
Diğer filmleri içinde Bir Zamanlar Anadolu, Uzak tartışmasız çok başarılılar. Bu filmleri çok daha değerli kılan bizzat Nuri Bilge Ceylan'ın kendisidir. Ben Ceylan'ı diğer aydınlara nazaran çok daha başka yere koyarım. Bir kere dürüst bir kişilik olduğunu düşünüyorum. Kendisiyle hiç konuşmadım, görüşmedim. Verdiği çok az sayıdaki söyleşide bunu gayet net anlıyorsunuz.
En son Hürriyet'e verdiği söyleşide verdiği izlenim gibi kendine has bir kişilik. Herhangi bir konuda fikrini beyan ederken –Gezi, sinema vb.– herhangi bir hesap içinde olduğunu düşünmüyorum. Hatta konuşmaktan hoşlanmadığı bile anlaşılıyor. Demeç vermekten sıkılıyor. Ama sonuna kadar samimi biri.
Kasıntı aydınlar gibi lafı eveleyip gevelemiyor. Yaranma derdi yok. Hatta filmleri ödül almasa umursamaz bir hali bile var. Ne zaman ve nerede okuduğumu hatırlamıyorum ama bir yerde hayatın kısa ve anlamsız olduğu yönünde bir görüşünü okumuştum ve bu çok hoşuma gitmişti. En önemlisi halkıyla kavgalı değil.
Nuri Bilge Ceylan bu yıl Cannes Film Festivali'nde Kış Uykusu filmiyle en iyi film ödülünü kazandı. Teşekkür konuşmasında ödülünü Türkiye'de hayatını kaybeden gençlere ve Soma faciasında şehit olan işçilere adadı. İçten ve samimiydi.
Geçen yıl Gezi olaylarında da açıklamalar yapmıştı. Türkiye'de Gezi ve birçok olayı kendi siyasi görüşleri doğrultusunda yontan çok kişi var. Ceylan bunlardan biri değil. Dolayısıyla Ceylan'ın Gezi vb. olaylarla ilgili dediklerine kulak vermek gerekir. Hükümeti eleştirmek, kendi cenahına şirin görünmek gibi bir derdi olmadığı için saf düşüncelerini açıklayan biri Ceylan. Bizlerin Ceylan gibilerin fikir, öneri ve eleştirilerine ciddi ihtiyacı var. Hükümet yetkilileri de sanıyorum Ceylan'ın dediklerini asla kulak ardı etmezler. Hatta onun dedikleri üzerine kafa yorarlar. Cumhurbaşkanı, Başbakan, Kültür Bakanı'nın kendisini kutlaması bunun en büyük kanıtıdır.
Kendisinin benim söylediklerime ihtiyacı yok ama Ceylan bu ülkenin en büyük yönetmenlerinden biridir. Bunu çok defa ispatladı. Tek kusuru(!) Engin Ardıç'ın dediği gibi Amerikan filmlerinin hızına alıştığımız için Ceylan'ın filmlerinin temposunun bize yavaş gelmesidir. Keşke bu ülkede daha çok Nuri Bilge Ceylan olsa. Keşke diğer aydınlar da onun gibi daha az konuşup çok eser verseler.