Ordu'da cezaevi firarisi Özgür Arduç tarafından evinin önünde öldürülen Ceren Özdemir'in annesi Gülfer Özdemir, son dönemde bakanlardan gelen kadına yönelik şiddetin “azaldığı” ve “tölere edilebilir” olduğu söylemlerine tepki gösterdi.
Müzik ve Sahne Sanatları 3. sınıf öğrencisi Ceren Özdemir, birçok suçtan sabıkası bulunan ve infaz yasasıyla açık cezaevine alındıktan sonra firar eden, hiç tanımadığı Özgür Arduç tarafından evinin önünde katledilmişti. CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Nazlıaka ve beraberindeki heyet, kadına yönelik şiddetle mücadele çalışması "YaşamHak" projesi kapsamında Ceren’in evini de ziyaret etti.
Ailesi, Ceren’in odasındaki hiçbir eşyanın yerini değiştirmedi. Evin dört bir köşesine balerin Ceren’in fotoğrafları ve resimleri asıldı.
"Bir kadın görüntüsüyle ölümü hak mı ediyor?"
ANKA Haber Ajansı, Ceren Özdemir’in evinde, annesiyle konuştu. Anne Gülfer Özdemir, “Tek suçu zayıf görünmesiydi. Bir kadın görüntüsüyle ölümü hak mı ediyor? " dedi ve şunları söyledi:
"Azaldığı yok daha çok kadın katlediliyor"
"Duyarsızlık var, ‘bananecilik’ var. Sanki kamufle ediliyor, göz ardı ediliyor her şey. Amaçları ne bilmiyorum. Sistem tamamen bozuk. Azaldığı yok, daha çok kadın katlediliyor. Basında yer almıyor, ama biz duyuyoruz. Azalma yok, aksine daha çok artıyor. Ben 50 yaşını geçtim son 15 yıldaki kadın katliamını ben yaşım boyunca duymadım. Şimdi her gün duyuyoruz. Bakanlar uyuyor o zaman ya da işlerine öyle geliyor. Kadının varlığını saymıyorlar. Tek suçu zayıf görünmesiydi. Bir kadın görüntüsüyle ölümü hak mı ediyor?
"Kamu davası olmalıydı"
Benim kızımdan sonra ben şunu beklerdim. Bu kamu davasıydı, hiçbir zaman kamu davası olmadı şahsi dava oldu benim ya da çocuğumun şahısla ne diyaloğu vardı?
"Katilden çok, kanun suçlu. Katilden çok, onu sokağa bırakanlar suçlu"
Katilden çok, kanun suçlu. Katilden çok, onu sokağa bırakanlar suçlu. Onun katillik yapacağını bilerek sokağa bırakılmasında onun arkasındakinin suçu var. Katil cezasını aldı bitti mi, bitmedi. Onun arkasındakiler ceza almadı. Görevlileri mahkemeye verdik, iki sefer de takipsizlik kararı verildi. Bu görevliler ne iş yapıyorlar ki? Devlet de hiçbir şey yapmadı. ‘Nasıl görev yaptınız, bu adamı dışarı nasıl bıraktınız?’ diye sorulmadı.
"Kendi çocukları özel araçlarda, bizimkiler ölüme terk ediliyor"
Kendi çocukları özel araçlarda geziyor, bizimkiler sokaklarda ölüme terk ediliyor. Benim çocuğum hiç hak etmedi. Karıncaya kıyamayacak kadar, ince ruhlu bir çocuktu.
"Psikolojik destek alıyoruz ama ablası sokağa yalnız çıkamıyor"
Kardeşi elinden gittiği için, kardeş bağı çok yüksek olduğu için o çok etkilendi. Panik atak hastası oldu, psikolojik destek alıyoruz ama yalnız sokağa çıkamıyor, işe gidemiyor. Ehliyet alacak, bir senedir kursa gidemiyor. Korkuyor. Birini kaybettim biri de böyle sıkıntılar yaşıyor."
Nazlıaka: Her zamanki gibi şiddeti küçümsüyorlar
Nazlıaka, "Her kadın katliamından sonra ‘bu son olsun’ diyoruz ancak Ceren’in katledilmesinden sonra kadınlar yine şiddet sarmalından çıkamadılar. Kız kardeşlerimizi kaybetmeye devam ediyoruz" dedi. Nazlıaka, TBMM'de kadına yönelik şiddetin araştırılması amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonu’nda sunum yapan Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Başkanı Süleyman Arslan'ın açıklamalarına tepki gösterdi ve şunları söyledi:
"Ceren’in ailesi kızlarının hayatta olduğu günlerdeki anılarıyla yaşıyor onlar için hayat hiçbir zaman eskisi gibi değil. Bu canileri şiddetle kınıyoruz. Ancak görüyoruz ki son derece samimiyetsiz bir duruş var. Arslan, sunumda akla ziyan sözler söylemiş. Bu nasıl bir anlayıştır? Kendisinin istifa edecek bir onurunun olmadığını anlıyoruz. Bu kişi derhal o görevden alınmalıdır. Aile içi şiddetten sanki geçiştirilebilecek bir olaymış gibi bahsetmişler. Her zamanki gibi şiddeti küçümsüyorlar, eşitliğe inanmıyorlar. Kadın erkek eşitliğini savunmak yerine şiddet gösterse dahi erkeklerden yana tavır alıyorlar. Biz artık buna isyan ediyoruz. Elinizi kadınların hayatından çekin, kadınlar hakkında söz söylemekten vazgeçin diyoruz. Şiddetle mücadele için il il, ilçe ilçe gezmeye devam edeceğiz."