Toplumsal meselelere duyarlı bir sanatçı olmanın Türkiye'deki karşılığının yargılanmak, linç edilmek, eleştirilmek olduğunu söyleyen alternatif pop müziğin kadın temsilcilerinden Ceylan Ertem, “Mücadele etmeye devam edeceğiz, hep birlikte. Buna inancım olmasa çürürdüm. Umarım bir gün bu dünyanın karanlığıyla solmam” diye konuştu.
Gazete Duvar'dan Işıl Çalışkan'ın sorularını yanıtlayan Ertem'in açıklamalarının br bölümü şöyle:
Sizi ilk olarak Anima’nın rastalı vokalisti olarak tanıdık. O zamanlardan bugünlere ne değişti?
Elbette çok şey değişti. Anima 2000 yılında kurulmuştu, 6 yıl sonra ilk albümü Animasal’ı paylaşmıştı. 20 yaşında bir kadındım o zamanlar, şimdi 37 yaşımdayım. O zamanlar ‘insan’a olan inancım fazlaydı, her konuda iyi bir fikrim var sanıyordum ve yorulmak bilmiyordum. Ayrıca blues, trip hop ve caz dinliyor, kiramı çıkartabilmek için haftada birkaç gece sahneye çıkıyor, 3 saat şarkı söylememin karşılığında 100 lira kazanıp bolca hayaller kuruyordum.
Şimdi daha çok hayvanlara ve onların dünyasına hayranlık duyuyorum, insana olan inancım çok azaldı, güvenim de. Caz dinlediğim kadar pop da dinliyorum, trip hop artık unutuldu gibi. Her konuda iyi bir fikrim olmadığını biliyor ve daha çok susuyorum, dinliyorum, anlamaya çalışıyorum. Şimdi emeklerimizin karşılığını hala maddi olarak hakettiğimizce alamıyoruz ama gençliğimizdeki gibi bunu çok da dert etmiyoruz. Artık daha erken yoruluyorum. Sokaklardansa evimi tercih ediyorum. Saçlarım, ellerim, gözlerim, kalbim çok şeye şahit oldu ve tecrübe kazandı. Geçmişe dönmek ve geleceğe atlamak istemem, şu andan ötürü çok mutlu ve minnetarım.
"Annemin deyimiyle ikinci annem; Sezen"
Sezen Aksu ‘Nafile Kelam’ ve ‘Zehir’ ile katkı sağlamış albüme. Ne söylemek istersiniz?
İş birliği diye nitelemem öncelikle. Sanırım gönül birliği demek daha klişe ama doğru olur. Çocukluk arkadaşım, en çok dertleştiğim kadın, annemin deyimi ile ikinci annem Sezen.
Sezen’in deyimiyle ise; kendinize anarşist bir anne arıyordunuz, beni buldunuz. Aklımın ucundan geçmezdi Sezen’in orijinal bir şarkısını bana hediye edeceği açıkçası. Ama birini o kadar çok seversen görünmez bir köprü mutlaka kuruluyor demek ki. İki şarkı da dinleyicilerin favorileri oldular, herkes bu birlikteliği çok sevdi, çok mutluyum.
Yıldız Tilbe’nin sosyal medyadaki çıkışları tepki topluyor. Tilbe hayranı ve şarkılarını yorumlayan bir sanatçı olarak sizi nasıl etkiledi?
Bu konuda bir şey söylemesem daha yerinde olur. Sonuçta Yıldız Abla bir lider değil, bir çılgın şarkıcı ve şarkı yazarı, onu şarkıları ile değerlendirmeye devam etmek isterim. Ama evet, katılmadığım çok görüşü var.
Kadına karşı şiddetin arttığı ve buna bağlı olarak dayanışmanın da karşı güç olduğu bir dönemde toplumsal meselelere duyarlı bir sanatçı olmanın Türkiye’deki karşılığı nedir?
Yargılanmak, linç edilmek, eleştirilmek. Alkışlayan, yanımızda olan, destek veren kişiler küçük bir azınlık. Ama olsun, mücadele etmeye, sevdiğimiz – saygı duyduğumuz isimlerin arkasında durmaya, hayvanları – çocukları korumaya, kadın cinayetlerine ve şiddetine ses çıkartmaya, dünyadaki tüm savaşlara karşı çıkmaya, barıştan kardeşlikten sevgiden saygıdan yana olmaya devam edeceğiz, hep birlikte. Buna inancım olmasa çürürdüm. Umarım bir gün bu dünyanın karanlığıyla solmam.
Röportajın tamamı için tıklayın.