06 Kasım 2024 16:39
T24 Ankara
Tutuklanan ve yerine kayyım atanan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in gözaltına alınarak tutuklanması konusunda bilimsel mütalaa hazırlayan ceza hukukçuları, Türk Ceza Kanunu’nun mimarlarından Prof.Dr. Adem Sözüer ile Prof. Dr. Ali Kemal Yıldız ve Doç. Dr. Tolga Şirin, yapılan işlemlerin ve tutuklamaya konu kanıtların hukuka uygun olmadığını vurguladı. Tutukluluk kararına yapılan itirazla birlikte sunulan bilimsel mütalaada, Özer’in evine gün doğmadan baskın yapılması, yatak odasına girilmesi, eşi ve çocuklarının önünde uyandırılarak kelepçelenmesinin hukuka aykırı olduğu kaydedildi. Arama uygulamasının hukuka aykırı olması nedeniyle, elde edildiği söylenen kanıtların da hukuka aykırı olduğunun belirtildiği mütalaada, kaçma şüphesi olmayan Özer’le ilgili ortaya konulan kanıtların da akla uygun bulunmadığı vurgulandı. Özer’in kendisiyle ilgisi olmayan konuşmalar, suçun şahsiliğine aykırı birtakım deliller ve içeriği belirsiz telefon görüşmeleri nedeniyle tutuklandığına işaret edildi.
Ceza hukukçuları tarafından hazırlanan bilimsel mütalaada yer alan görüşler şöyle:
''Soruşturmanın tam olarak hangi tarihteki somut suç şüphesini ortaya koyan delil üzerine başladığı anlaşılamamıştır. Soruşturma numarasının 2024 tarihli olması Temmuz 2024 ayında başlatılmış olabileceği düşüncesini doğurmuş ise de kolluk tarafından alınan 16 sayfalık ifadesinin 3. Sayfasında “28.03.2016 tarihinde Diyarbakır D Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutuklu ve hükümlülerin bulunduğu koğuşta yapılan aramada elde edilen dijital materyaller üzerine soruşturma başlatılmıştır” denilmiş, keza 4. Sayfasında 'PKK/KCK terör örgütüne üye olmak gerekçesiyle hakkınızda kullanmış olduğunuz telefon hattına tedbir uygulandığı' belirtildiğinde, ilk soruşturmanın 2024 öncesinde, en erken 29016, en geç 2023’te başladığı değerlendirilmiştir.
Tutanakta imzaları bulunan avukat ve diğer kişilerin arama sırasında belediye binasına sokulmadıkları ifade edilmiştir.
Özer, şafak baskını olarak adlandırılan bir arama kararı ile sabaha karşı evinde yakalanmış, gerçekleştirilen işlemlere ilişkin içeriğinde yatak odasının bulunduğu görüntüler de dahil olmak üzere basının erişimine açılmış, hakkında soruşturmanın konusuna ilişkin açıklama yapılmadan kimi yetkililer ve basının Özer’i terör örgütü üyesi olarak nitelendirdikleri görülmüştür. Bu veriler hem masumiyet karinesi hem insan onurunun korunması ilkesi yönünden çeşitli sorunlar içermektedir.
İHAM (AİHM), özellikle özel timlerin görev aldığı ve sabahın erken saatlerinde gerçekleşen şafak operasyonları bağlamında ilkesel bir belirlemede bulunarak, 'Böyle bir durumda yetkinin kötüye kullanılması ve insan onurunun ihlal edilmesi riski bulunmaktadır' şeklinde ilke kararı vermiştir.
İHAM, Bulgaristan Varna Belediye Meclisi Başkanı’nın sabah operasyonuyla bu şekilde gözaltına alınmasını 'aşağılayıcı muamele' ve 'psikolojik çile' olarak yorumlamıştır. Bunu yaparken başvurucunun şiddetli direniş gösterme olasılığını ve arama sırasında eşi ve çocuklarının evde olmasını dikkate almıştır.
Ahmet Özer açısında da çağrılması halinde gelecek olmasına rağmen, sabah saatlerinde arama yapılması, ruhsatlı ve ruhsatsız silahının olmaması, eşinin itilmesi, eşinin uyandırmasına izin verilmeyip yatak odasına zorla girilmesi, eşinin travmatize olduğuna dair sağlık raporu, gereği olmamasına rağmen kelepçe takılması, itibarının sarsılıp, kamuoyu nezdinde suçlu gösterilmesi söz konusudur. Bu verilen sabit olması halinde, bunlar anayasaya ve İHAS’a aykırılık yaratır görünmektedir. Bu çerçeveden bakıldığında somut olayda özel yaşama saygı gösterilmesini isteme hakkı ve konut dokunulmazlığına dönük bir ihlal olduğu pekala söylenebilir.
Açık kaynaklara göre 30 Ekim’de gündoğumu 07.34’te gerçekleşmiştir. Buna göre 06.34’ten evvel konutta, işyerinde, diğer kapalı yerlerde arama yapılması olanaklı değildir. Tutanaklara göre ise Özer’in evinde ve işyerinde aramalar 06.10’da başlamıştır. 'Gece vakti' yapıldığı anlaşılan arama işlemleri açıkça hukuka aykırıdır.
Evde yapılan aramada muhtar ve site güvenlik görevlisi, belediyede yapılan aramada muhtar ve iki güvenlik görevlisi tanık olarak hazır bulundurulmuştur. Güvenlik görevlilerinin objektif arama tanığı olmalarına yasal imkan bulunmamaktadır. Yapılan arama işlemlerinde kanunda belirtilen nitelikleri haiz arama tanıkları bulunmadığından işlemler hukuka aykırıdır.
Yasaya göre hakkında arama yapılan kişinin aramada hazır bulundurulması gerekmektedir. Somut olayda Ahmet Özer evinde hazır bulunmuş ise de belediye binasında yapılan aramada hazır bulunamamıştır. Belediye makam odası ve belediye makam arabasındaki aramaya katılmasının engellenmesi hukuka aykırıdır.
Belediyeden alınan dijital materyallerin imajının laboratuvar ortamında alınması gerektiği belirtilerek, bunlara el konulduğu söylenmiştir. İmajın el koyma işlemi sırasında alınması gerektiğinde, bilgisayar, bilgisayar programları ve bilgisayar kütüklerinde yapılan el koyma işlemleri hukuka aykırıdır.
Dosya ile ilgili kısıtlama kararı verilmiştir. Tutuklama kararından sonra kısıtlama kararının devamı artık başlı başına hukuka aykırıdır.
Somut olayda yakalama ve gözaltına alma tedbirine başvurulmasının tek makul sebebi şüphelinin ifadesinin alınabilmesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak Özer’in ifadeye çağrıldığı ve gelmediğine yönelik bir bilgi yoktur. Gelmeyeceği, aksine kaçacağı ve bu suretle kendisine ulaşılamayacağı hususunda bir yargıya varılması olanaklı görünmemektedir. Yakalama ve gözaltı işlemlerinin zorunlu ve orantılı olmadığı anlaşılmaktadır. Yakalama ve gözaltı hukuka aykırıdır.
İfadesinde Abdullah Öcalan’la yapılan görüşmede Ahmet Özer’in isminin geçtiği belirtilerek, soru yöneltilmiştir. Aktarılan konuşmanın herhangi bir tarafında Ahmet Özer’in yer almadığı anlaşılmaktadır. Diğer tarafından farklı kişiler arasında geçtiği iddia edilen bir konuşmada, taraflardan biri, üçüncü kişi konumundaki Ahmet Özer hakkında belli bir isnatta bulunmakta ve bizatihi bu isnat, bundan haberi olduğuna yönelik delil ortaya konulmadan Ahmet Özer’e yüklenmektedir.
Özer’in başsağlığı için açtığı telefonda kullandığı iddia edilen, 'sizin gibi değerli evlatlar yetiştirdi' şeklindeki cümlenin, kişinin örgüt üyesi olduğu yönündeki kabul için delil mahiyeti taşıdığı söylenemez.
Bir terör örgütüne üye olduğu iddia edilen kişinin bu kadar uzun zaman diliminde yalnızca iki telefon konuşmasının şüpheli görünmesi, iki konuşmanın da taziye görüşmesine ilişkin olması, örgütsel bağa işaret edecek ifadelerin bulunmaması bütün olarak değerlendirildiğinde, örgüt üyeliği iddiasının aksini ispata daha elverişli olduğu değerlendirilmiştir.
Görüşüldüğü iddia edilen kişilerden Şevket Tuci için, 'şahsın PKK suçlarından yargılanan şahıslar ve aileleri ile irtibatlı olabileceği' notuna yer verilmektedir. Özer’in seçim çalışmaları yapmak amacıyla gittiği Van ilinde görüştüğü pek çok kişi arasından belli isimlerin seçildiği, bu kişilerle ne görüştüğüne dair hiçbir bilgiye yer verilmediği, bu kişilerle ilgili doğrudan terör örgütü üyeliği iddiasının bulunmadığı,, soyut ve ihtimale dayalı sübjektif yorumlara yer verildiği görülmektedir.
Çeşitli etkinliklerde atılan sloganlarla sorumlu tutulmuştur. Sloganların atılıp atılmadığı net olmadığı gibi atılmışsa Ahmet Özer, bunları atan kişi bile değildir. 450 bin kişinin katıldığı festivalde atılan sloganlarla suçlanmak suç ve cezada şahsilik ilkesiyle bağdaşmamaktadır.
Örgüt üyeliği iddiasına delil olara gösterilen tüm bu hususların bir kısmının akla uygunluk niteliği taşımayan sübjektif ve zorlama yorumlar mahiyetinde oldukları, bir kısmının ise iddia ile mantıksal bağ taşımadıkları, açıklık ve kesinlik niteliği arz etmedikleri, delil olduklarından söz edilemeyeceği değerlendirilmiştir.
Remzi Kartal ile görüştüğü iddia edilen şüphelinin akademisyen ve siyasetçi olmasından ötürü kendisini arayan yüzlerce kişi için bir filtre uygulaması mümkün olmadığı her iletişimin otomatikman terör örgütü üyeliği için delil sayılması makul görünmemektedir.
Aramada ele geçirilen Golik isimli dergideki fotoğraf ve karikatürlerin ne yönden terörizmi, terörü, şiddeti meşrulaştırdığı, Özer’in bu tutumu ne yönden desteklediği ortaya konulamamıştır. Dergi nüshasının terör örgütü üyeliğine dayanak gösterilmesi hukuka aykırıdır.''
CHP'li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, "örgüt üyeliği" iddiasıyla tutuklandıProf. Dr. Ahmet Özer, 31 Mart seçimlerinde CHP ve DEM Parti'nin "kent uzlaşısı" kapsamında, CHP'nin Esenyurt adayı olmuş ve yüzde 49 oy oranıyla belediye başkanı seçilmişti. Özer, 30 Ekim sabahı hakkında yürütülen "PKK/KCK örgüt üyeliği" soruşturması kapsamında ev baskınıyla gözaltına alındı. Evinde, arabasında ve belediye binasında arama yapıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın açıklamasına göre, aynı zamanda akademisyen olan Özer'in, geriye dönük yapılan 10 yıllık inceleme kapsamında, görüştüğü 694 kişinin "örgüt mensubu olduğu" iddia edildi. Açıklamaya göre, belediye başkan adayı olduğunda adli sicili soruşturulan Özer'in, hakkında telefon dinlemesi uygulandığı, konuşma dökümlerinin oluşturulduğu, fiziki takibe alındığı ve hesap hareketlerinin incelendiği öğrenildi. Soruşturmanın üç ay önce başlatıldığı, Özer'in KCK'lı Remzi Kartal'la yapılan görüşmesinin ise çözüm süreci zamanı 2015'te gerçekleştiği öğrenildi.
Özer'in ifadesi: Hepsi uydurma, kayyım atanmasının alt yapısı oluşturulduÖzer, yaklaşık 12 saatlik gözaltı süresinin ardından gece yarısı "örgüt üyeliği" iddiasıyla tutuklandı. Hakimlik ifadesinde suçlamaları kabul etmediğini söyleyen Özer, "Ben 1,5 milyonluk şehrin belediye başkanıyım, çağrılsaydım koşa koşa ifade vermeye gelirdim. Bunların hepsi uydurma, zorlama siyasi atraksiyonlar ile görevden alınmam için uydurulmuştur. Kayyım atanmasının alt yapısı oluşturulmuştur" dedi. Özer, "10 yıldan fazladır CHP'ye mensubum, en son seçimde aday oldum, İmamoğlu'nun danışmanlığını yaptım, Devlet Planlama Teşkilatı'nda Recep Yazıcıoğlu ile görev yaptım, bugüne kadar bir şey yok, 10-15 yıl önceki bir takım olaylar gündeme getirilerek görevimden uzaklaştırılmaya çalışılıyor" diye ifade verdi. "Terör örgütüyle bağını" gösteren “en önemli görüşme” başsağlığı konuşmasıymışİstanbul Başsavcılığı’nın Özer hakkındaki tutuklamaya sevk yazısında, Özer’in “Terör örgütüyle bağını gösteren en önemli telefon konuşmasının”, üç kardeşi hakkında "örgüt üyeliği"nden işlem yapılan Mehmet Kaya isimli kişiyle, annesinin vefatından sonra başsağlığı için yaptığı telefon görüşmesi olduğu belirtildi. Savcılık ifadesi sürerken "Esenyurt Belediyesi'ne kayyım atandı" iddiasıÖzer'in savcılık ifadesi sürerken, İçişleri Bakanlığı tarafından Esenyurt Belediyesi'ne Beşiktaş Kaymakamı Oğuzhan Bingöl'ün kayyım olarak atandığı öne sürüldü. Haber ilk olarak, Sabah gazetesi ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Fatih Atik tarafından servis edildi. Ancak Atik, 15 dakika sonra yeni paylaşımda düzeltmeye gitti. T24'e açıklama yapan CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, "Biraz evvel TBMM'de iktidar kulisinde konuştuğumuz İçişleri Bakanı böyle bir işlemin yapılmadığını söyledi. Ancak Sulh Ceza Hakimliği'nden tutuklama kararı çıkarsa daha sonra işleme bakacaklarını ifade etti. Biz hepimiz bu memlekette bu cümlelerin satır aralarının ne anlama geldiğini biliyoruz" dedi.
Avukatı: Kiracısı olan öğrencinin amcasının 'davası var' diye ilişkili gösteriliyorT24'e açıklama yapan Ahmet Özer'in avukatı Şevket Tuci, "Müvekkilimize kumpas kurulduğu açık. Örneğin Mehmet diye biriyle görüşüyor. Mehmet'in kardeşi örgütle ilişkili ama Mehmet'in sicili temiz, bundan suçlanıyor. Mesela Ahmet Özer evini kiraya veriyor. Kiralayanlar öğrenci, ev kirasını da öğrencilerden birinin amcası ya da babası. Kirayı ödeyen kişinin örgütten davası var diye bununla ilişkili gösteriliyor" dedi. Tutuklanan Ahmet Özer hakkındaki “en önemli görüşme” başsağlığı konuşması çıktı
Beyoğlu Kaymakamı özel onaylı terfi aldı, bir gecede vali yardımcısı olup kayyım atandıÖzer'in 30 Ekim'de tutuklanmasının ardından 31 Ekim sabajı yerine kayyım atandı. Önceki geceye kadar Beyoğlu Kaymakamlığını yürüten Can Aksoy’un kayyım olarak atandığı İçişleri Bakanlığı’nca duyuruldu. Esenyurt Belediyesi’ne Beyoğlu Kaymakamı Can Aksoy’un getirilmesi kararı sonrasında Aksoy, İçişleri Bakanlığı’nca özel vekalet onayı ile İstanbul Vali Yardımcılığı’na terfi ettirildi. Vekaletli terfi onayının İstanbul Valiliği’ne ulaşmasının ardından, bu kez valilik onayı ile Esenyurt Belediye Başkanlığı’na kayyım atandı.
|
© Tüm hakları saklıdır.