Ünlü oyuncu ve yönetmen Charles Chaplin'in 1942 yılında senaryoya dönüştürdüğü novella’sı (romandan kısa olan bir edebî tür) “Ramp Işıkları ve Sahne Işıkları’nın Dünyası” adıyla İş Bankası Kültür Yayınları’dan basıldı. Kitabın Calvero ile Terry arasındaki sanat, hayat, ölüm, aşk hakkında unutulmaz sohbetlerinden bir bölümünde, Terry'nin “Mücadele edecek ne var ki?” sorusuna yanıt veren Calvero'nun “Yaşamın gizemi ve güzelliği!.. Yaşamak! Acı çekmek! Keyif almak! Cesaret, yaşama verilecek tek yanıttır ve de buna kattığın ilham!…” dialoğu da yer alıyor.
Kültür Sanat Servisi’nden Aslı Uluşahin’in haberine göre, Altına Hücum, Büyük Diktatör ve Modern Zamanlar filmleriyle tanınan sinema dehası Charles Chaplin’in uzun zaman üstüne çalıştığı, hikâyesine yaşamından parçalar kattığı bir diğer projesi “Sahne Işıkları”ydı. Chaplin, filmin hikâyesini anlattığı bir novella yazmıştı. O zaman “Ramp Işıkları” adını taşıyan ve sonrasında senaryoya evrilecek novellada, Terry’nin çocukluğundan intihar girişimine kadarki geçmişi çok daha geniş işleniyor, Calvero hakkında birçok detay bulunuyordu. O novella, yazıldıktan 60 yıl sonra Türkiye’de ilk kez yayımlandı.
Hollywood’da duyulan 'son alkışlar'
Söylenenlere göre Charles Chaplin, filmin fikrini ilk 1942 yılında zihninde gezdirmeye başladı, yapımın izleyici karşısına çıkması ise yıllar aldı. 2 Ağustos 1952’de Paramount Stüdyosu’nda özel gösterim yapıldı. Filmi ses kontrol odasından izleyen Chaplin tedirgindi. Gösterim bravo nidalarıyla, coşkun alkışlarla sona erdi ve Şarlo konuklarına alçakgönüllülükle teşekkür etti. Oysa bunlar onun Hollywood’da duyduğu “son” alkışlardı. Chaplin, nicedir filmleriyle Amerikan rüyasının kofluğunu gösterdiği için McCarthy’nin başını çektiği cadı avının hedefindeydi ve özel hayatı karalama kampanyasına malzeme yapılıyordu. Bu gösterimden 6 hafta sonra da hiçbir zaman vatandaşı olmadığı, ama 40 yılını geçirdiği ve “düzene karşı tehdit” olarak görüldüğü ülkeyi terk etti.
Chaplin, -senaryoya dönüştürürken- metin üzerinden pek çok değişiklik yapmış; karakterlerini, kurgusunu defalarca değiştirmiş. Bu değişiklikler kitapta adım adım takip edilebiliyor. Ne var ki Chaplin, Calvero ile Terry arasındaki sanat, hayat, ölüm, aşk hakkında o unutulmaz sohbetleri çoğunlukla korumuş. Bu bölümlerden biri şöyle:
“Bir daha hiç dans edemeyeceğim” diye hıçkırdı (Terry).
“Neden?” Sesi neredeyse bağırır gibi çıktı (Calvero’nun).
“Ben bir kötürümüm.”
“Tamamen histeri! Kötürüm olduğuna sen inandırıyorsun kendini.// Sen yaşamak istemiyorsun! Bu yüzden de yaşamaktan kaçmak için kötürüm olduğuna karar vermişsin.// Yoksa mücadele ederdin.”
“Mücadele edecek ne var ki?”
“Bak, gördün mü? Kendi ağzınla söylüyorsun. Uğruna mücadele edecek ne var ki... Her şey var! Yaşam uğruna, yaşamın kendisi için! Bu yetmez mi? Yaşamın gizemi ve güzelliği!.. Yaşamak! Acı çekmek! Keyif almak! Cesaret, yaşama verilecek tek yanıttır ve de buna kattığın ilham!…”
“Ramp Işıkları ve Sahne Işıkları’nın Dünyası” kitabı sadece novelladan ibaret değil. Tanınmış sinema yazarı David Robinson’ın hazırladığı ve dünyada ilk kez 2014 yılında basılan, Fadima Kâhya’nın çevirdiği kitapta Chaplin’in yaşamı ve filmin arka planıyla ilgili birçok arşiv belgesi ve bilgi sunuluyor. Chaplin’in sahneleri nerelerden ilham alarak, nasıl tasarladığından, yaşamıyla film arasındaki paralellikleri sergileyen belgeler, tanıklıklarla zengin bir kaynak kitap bu.
Kitabın tek “eksiği” filmin unutulmaz diyaloğunun novellada yer almaması. Ama bu kitabı okuduğunuzda o sahne daha da anlam kazanıyor:
Terry: Tiyatrodan nefret ediyordun?
Calvero: Kan görmekten de nefret ediyorum ama damarlarımda var!