7 Ocak'ta Fransa'nın başkenti Paris'te bulunan mizah dergisi Charlie Hebdo'ya yapılan saldırıyı dünya kınadı. 12 kişinin öldüğü saldırıya Türkiye'den de tepkiler gelmeye devam ederken Alevi Vakıfları Federasyonu, Demokrasi ve Eğitim Stratejik Araştırmalar Merkezi (DESAM), Türkiye Yayıncılar Birliği ve bir grup aydın saldırıyla ilgili yazılı açıklamalarda bulundu. DESAM, Paris saldırısıyla ilgili yaptığı açıklamada, "Charlie Hebdo’ya yapılan saldırıyla Hrant Dink’e yapılan saldırının amacı aynı" dedi.
Alevi Vakıfları Federasyonu, Demokrasi ve Eğitim Stratejik Araştırmalar Merkezi (DESAM), Türkiye Yayıncılar Birliği ve bir grup aydının yayınladıkları ortak bildirinin tam metinleri şöyle:
AVF: Barbar ve insanlık dışı saldırıyı lanetliyoruz
Alevi-Bektaşi Federasyonu, Alevi Vakıflar Federasyonu, Alevi Dernekleri Federasyonu olarak Alevi toplumu, temsil ettiğimiz kurumlarımız ve üyelerimiz adına 7 Ocak 2015 tarihinde İslamcı teröristler tarafından, Charlie Hebdo Mizah dergisine karşı gerçekleştirdikleri barbar ve insanlık dışı saldırıyı lanetliyoruz.
12 insanın ölümüyle sonuçlanan bu barbar, düşünce ve ifade özgürlüğüne karşı, demokratik değerlere karşı yapılan bir saldırıdır. Bu insanlık dışı saldırıda, Fransız halkı düşünce hazinesinin önemli temsilcileri yaşamlarını kaybetti.
Fransız halkının acılarını paylaştığımızı ve tüm insanlığı bu barbar saldırıları gerçekleştiren karanlık ve evrensel değerlere karşı duran güçlere karşı mücadele ve tutum almaya davet ettiğimizi kamuoyu ile paylaşmak isteriz.
Bu bağlam da, biz de "JE SUİS CARLİE” diyoruz.
Aralarında Baskın Oran, İsmail Beşikçi, Zeynep Tanbay ve Ufuk Uras gibi isimlerin bulunduğu bir grup aydın, Charlie Hebdo Katliamı hakkında, 'Charlie Hebdo saldırısı faşizmin ayak sesleri' dedi.
Yapılan açıklamanın tam metni şöyle:
7 Ocak 2015 de Charlie Hebdo dergisine yönelik vahşi saldırıda, bu bildirinin yazıldığı saatte 12 kişinin yaşamını yitirdiği, 4 de ağır yaralı olduğu bildiriliyordu. Bu saldırı, eleştiriye tahammülsüzlüğün, kaba vahşetin, özgür düşünceye düşmanlığın son tezahürlerinden biridir. Sadece bu veçhesi itibariyle bile mutlaka lânetlenmesi gerekir ve şiddetle lânetliyoruz.
Lâkin, bu vahşi katliam, sadece düşünce/ifade özgürlüğünü angaje eden bir şey de değildir. Baskıyı artırmanın, özgürlükleri bastırmanın ve faşizmi tırmandırmanın vesilesi yapılacaktır. XXI’inci yüzyılın ilk on yıllarında da kapitalist dünya sistemi, XX. yüz yılın ilk on yıllarında olduğu gibi “sıkışmış” bulunuyor. Çatışmaları, düşmanlıkları tırmandırmak için her fırsatı değerlendirmek isteyeceklerdir. Dolasıyla bilinçli-bilinçsiz –planlı-plansız bir gidişin başlangıcıdır.
Fransız, İngiliz, Belçika, vb. bir kısım Batı Avrupa ülkesi hükümetleri: “Düşmanımın düşmanı benim dostumdur” mantığıyla, hem kendi “teröristlerinden” kurtulmak ve hem de Suriye rejimini çökertmek amacıyla önce ‘politik İslamcı savaşçıların’ Suriye’ye gidişini özendirdiler, sonra da sözde ‘İŞİD’le mücadele söylemiyle, onları düşman ilan ettiler... Şimdilerde de fanatik “İslamcı” teröristlerle savaşıyormuş gibi yapıp onlara “ yararlı düşman” muamelesi yapıyorlar... Oysa, Suriye’de, Irak’da, Libya’da, vb. teröristleri desteklemenin karşılığı, maalesef Charlie Hebdo katliamı olarak geri dönmüş gibi görünüyor.
Dolayısıyla, bu katliamda Fransız hükümetinin vebali büyüktür... Rejimin basiretsizliği çok değerli karikatüristlerin hayatına mâl olmuştur. Bu saldırı, Avrupa’da islamofobiyi tetikleyecek, pusuda bekleyen faşist unsurların elini güçlendirecek ve bunun sonucunda da Avrupa’daki göçmen işçilere yönelik ayrımcılığı, düşmanlığı ve şiddeti tırmandıracaktır. Bu durumda yapılması gereken, faşist yükselişi durdurmak amacıyla, olup-bitenleri teşhir etmek, özgürlükleri, demokratik değerleri savunmak ve korumak amacıyla ayağa kalkmaktır.
İslamofobiden şikayet edenlerin bu tür katliamlar ve cinayetlerle gerçekten yüzleşebilmeleri, “gerçek İslam bu değil” söyleminin ötesine geçerek, radikal bir özeleştiri ve XXI’inci yüzyılın gerektirdiği sekülarizm anlayışına ulaşmayı, ikircikli olmayan bir özeleştiri yapabilmeyi gerekiyor. Aksi halde dinci fanatizm girdabına sürüklenmek kaçınılmazdır. Unutmamalıdır ki, din de son tahlilde bir ideolojidir. İkincisi, bu dinci katillerin gerçekten hangi gerici, insanlık düşmanı güç ve iktidar odaklarından beslendiklerini, hangi desteklerle insanlık suçu işlediklerini de gözden uzak tutmamak gerekiyor.
Biz aşağıda imzası bulunanlar, bu katliamı şiddetle lânetliyoruz zira bu, insan varlığına, insan haysiyetine, özgürlüğe, demokrasiye yönelik bir saldırıdır. Ve herkesi olup-bitenlere dair dikkatli ve duyarlı olmaya davet ediyoruz. Aksi halde olup-bitenlere seyirci kalarak şeylerin seyrini değiştirmek mümkün değildir.
Abud Can, Adil Okay, Adnan Genç, Attila Tuygan,Baskın Oran,Betül Tanbay,Bülent Tekin, Celal İnal, Cennet Bilek, Doğan Özgüden, Eflan Topaloğlu, Erkan Metin, Ertuğrul Gümüş, Fikret Başkaya, Haldun Açıksözlü, İbrahim Seven, İnci Tuğsavul, İsmail Beşikçi, Mahmut Konuk, Murad Mıhçı, Mustafa Güneş, Muzaffer Erdoğdu, Nadya Uygun, Nivart Bakırcıoğlu, Pınar Ömeroğlu, Ramazan Gezgin, Sabahattin Şerif, Sait Çetinoğlu, Sennur Baybuğa, Serdar Koçman, Ufuk Uras, Yalçın Ergündoğan, Zeynep Tanbay
DESAM: Charlie Hebdo’ya yapılan saldırıyla Hrant Dink’e yapılan saldırının amacı aynı
DESAM Başkanı Gürkan Avcı, Fransa'nın başkenti Paris'te haftalık mizah dergisi Charlie Hebdo'nun ofisine düzenlenen 12 kişinin öldüğü silahlı saldırıyı insanlık dışı bir terör saldırısı olarak gördüklerini söyleyerek kınadı.
Yapılan terör saldırısını tüm insanlığa yapılmış bir saldırı olarak gördüklerini söyleyen, Demokrasi ve Eğitim Stratejik Araştırmalar Merkezi (DESAM) Başkanı Gürkan Avcı, “Katillerin dini, milliyeti ve kimliği ne olursa olsun, hangi amaç uğruna yapılmış olursa olsun bu menfur olayı şiddetle ve nefretle kınıyor, kabul edilemez buluyoruz. Hazreti Peygamberin karikatürünü gerekçe göstererek bu insanlık dışı saldırıyı yapanlar ve destekleyenler en başta ve daha çok dünya kardeşliğine, huzur ve barışına zarar vermişlerdir. Fransa’nın ve bu saldırıda hayatını kaybedenlerin yakınlarının acısını paylaşıyoruz” dedi.
Failleri başta olmak üzere hemen her yönüyle meçhul ve soru işaretleriyle dolu olan terör saldırısının İslam inancıyla ilişkilendirilmemesi gerektiğini, Fransız halkının sağduyusunun yaşanan bu menfur olayın ayrımına varacağına inandığını söyleyen Gürkan Avcı, şunları söyledi:
Fakat mühim bir ayrıntı ve önemli bir bilgi olması nedeniyle ilgili kamuoyunun bilgilerine sunmak isteriz ki; Charlie Hebdo sıradan bir mizah dergisi değildir. Charlie Hebdo, İslamı ve Hıristiyanlığı kıyasıya eleştirmesine rağmen Museviliği hiç eleştirmez. İslamcılarla ve radikal Hıristiyanlarla dalga geçer, sert ironilerde bulunur ama Siyonistlere tek bir laf etmez. Müslümanlarla Hıristiyanları bir birine karşı kışkırtır lakin İsrail’e dokunmaz.
Fransa’daki Charlie Hebdo’ ya yapılan saldırının amacı Türkiye’de Hrant Dink’e yapılan saldırı gibidir, asimetrik kurgu anlamında hiçbir farkı yoktur. Charlie Hebdo katliamının asıl amacı 11 Eylül saldırılarındaki gibi batıda İslamofobiyi ve Müslüman düşmanlığını artırmaktır. Başta Fransız kamuoyu ve batı halkları olmak üzere Türkiye’nin de bu menfur saldırının kimin işine yaradığını, neye hizmet ettiğini düşünerek değerlendirmesini tavsiye ediyoruz. Fakat korkarız ki müesses düzene hizmet eden her iki menfur olayda; Hrant Dink olayında olduğu gibi tam ve net bir şekilde açıklığa kavuşturulmadan unutturulmaya çalışılacak ve bir şehir efsanesi vakasına dönüşecektir. Tekrar terör saldırısında hayatını kaybedenler için Fransız halkına baş sağlığı diliyor, derin bir üzüntüyle acılarını paylaştığımızı ifade etmek istiyorum.
Türkiye Yayıncılar Birliği: Din üzerinden kamplaşma ülkemizde de körüklenmek istenmektedir
Türkiye Yayıncılar Birliği olarak Charlie Hebdo’ya düzenlenen terörist saldırıyı büyük bir üzüntüyle karşılıyor ve şiddetle kınıyoruz. Düşüncelerini yazıları ve çizgileriyle paylaşmayı seçen insanlara karşı silahla düzenlenen bu kalleş saldırı yalnız Fransız halkını değil, sağ duyulu tüm insanları derinden üzmüştür.
Din üzerinden kamplaşmanın körüklendiği ve her geçen gün taraftarlarının tüm dünyada çoğaldığı günümüzde, Charlie Hebdo saldırısı muhakkak ki sadece bu mizah dergisi özelinde ele alınamayacak kadar derin ve önemlidir.
Yaşanan bu terörist saldırıdan hemen sonra ülkemizde sosyal medya üzerinden mizah dergilerimizi ve yazar ve çizerlerini hedef göstererek yapılan tehditlerin üzerine devletin ilgili mercileri tarafından hassasiyet ve kararlılıkla gidilmelidir. Bu tehditler açıkça göstermektedir ki din üzerinden kamplaşma ülkemizde de körüklenmek istenmektedir. Bu tehditleri yapanların kastı toplumsal huzur ve barışımızadır. Huzur ve barışı korumak ise başta devletimiz olmak üzere hepimizin görevidir.
Hiçbir düşünce terörizm ve şiddet eliyle dayatılamaz ve değiştirilemez. Düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki sınır ve engeller kaldırılmadan, bu özgürlük güvence altına alınmadan dünya daha özgür ve yaşanılır bir yer haline gelmeyecektir.
Başta Charlie Hebdo çalışanlarının aileleri, Fransız halkı olmak üzere tüm yayın dünyasına derin üzüntülerimizi ve başsağlığı dileklerimizi sunarız.