Gündem

CHP'den AYM'ye 3 başvuru: Cumhurbaşkanlığı kararnameleri, DDK ve Ekrem İmamoğlu!

12 Şubat 2025 11:21

Güncelleme: 12 Şubat 2025 12:51

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, partisinin üç ayrı konu ile ilgili Anayasa Mahkemesi'ne başvurduğunu bildirdi. Günaydın, başvuruların 3 Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, Devlet Denetleme Kurulu'na tanınan yetkiler ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında yürütülen soruşturmalara ilişkin olduğunu aktardı.

Günaydın, ilk dosyanın ‘3 Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ ile ilgili olduğunu bildirdi. Söz konusu kararnamelere ilişkin düzenlemelere itiraz ettiklerini bildiren Günaydın, kararnamelerin iptalini istediklerini bildirdi.

İkinci başvurunun Cumhurbaşkanlığı bünyesindeki Devlet Denetleme Kurulu'na (DDK) her kademe ve rütbedeki kamu hizmetlisini görevden alma yetkisi tanınmasına ilişkin kanunun iptali için olduğunu bildiren Günaydın, "Devlet Denetleme Kurulu aracılığıyla bu yetkiyi Cumhurbaşkanı kullanacak" dedi.

Üçüncü başvurunun ise İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na açılan soruşturmalara ilişkin olduğunu aktaran Günaydın, söz konusu başvurunun İmamoğlu'nun avukatı aracılığıyla iletildiğini kaydetti.

TIKLAYIN - Denetleme Kurulu'nun yeni yetkileri arasında kayyım atamak var mı, belediye başkanlarını etkiler mi?

CHP Grup Başkan Başkan Vekili'nin açıklamasının tamamı şu şekilde:

"Biliyorsunuz, Devlet Denetleme Kurulu'na denetimsiz sultanlara verilebilecek bir yetki verdiler. Aslında DDK aracılığıyla bu yetkiyi Cumhurbaşkanı kullanacak. Daha evvel bunu düzenleme içinde vermişlerdi. Meclis'te yaptığımız müzakerelerle bunu kapsamdan çıkarmıştık. Ancak AKP artık Meclis'in temayülündeki centilmenlik anlaşmalarını dahi hiçe sayacak bir hadsizlik içerisinde. Bunu Meclis'in çalışma sistematiği açısından son derece sakıncalı olarak görüyoruz. Çünkü aynı düzenlemeyi daha evvel anlaşarak kapsamdan çıkardığımız halde daha sonra yeniden bir torba kanunun içerisine koydular ve DDK'ya ilişkin üç ayrı maddeyi geçirdiler. Bu düzenleme yalnızca 4 Şubat tarihinde Resmî Gazete'de yayımlandı.

Biliyorsunuz, ana muhalefet partisine 60 gün içerisinde AYM'ye başvurma hakkı veriliyor. Anayasa'ya aykırı olan düzenlemelerin iptali ve yürütmelerinin durdurulması için. 4 Şubat tarihinde yayımlanan bu düzenlemeyi yalnızca sekiz gün içerisinde AYM'ye taşıdık. Ben huzurunuzda CHP'nin hukuk bürosuna ve ilgili tüm arkadaşlara teşekkür etmek isterim. İnsanüstü bir çalışmayla sekiz gün içerisinde bugün AYM'ye teslim ettik.

"Anayasa'da sayılmayan kurumları kanun ile buraya ekleyemezsiniz"

Peki, AYM'ye aykırılık iddialarımız nedir? DDK'ya kooperatiflere, birliklere ve bu kurum ve kuruluşların her türlü ortaklık ve içtihatlarında denetim yapma yetkisi veriliyor. Anayasa'da sayılmayan kurumları kanun ile buraya ekleyemezsiniz.
DDK denetçilerine adli denetim yapma yetkisi de veriliyor. Oysa bu yetki tahmin edebileceğiniz gibi DDK'da olamaz.
Üçüncüsü, yine DDK denetçilerine Cumhuriyet savcıları gibi denetim yapma, bilgi ve belge toplama, açıklama isteme yetkisi verildi. Bu da Anayasa'ya aykırı.

"Ya hukuktan anlamıyorlar ya iyi niyetli değiller"

Ve nihayet en önemli hükümlerden biri... DDK üyeleri ve denetçilerine, tüm kamu kurum ve kuruluşlarında ve sermayesinden yarısından fazlasına bu kurum ve kuruluşların katıldığı her türlü kuruluşta, kamu kurum ve kuruluşlarındaki meslek kurumlarında, kamuya dayalı kurum ve kuruluşlarda istihdam edilen memur ve diğer kamu görevlileri dahil olmak üzere her kademe ve rütbedeki görevlileri görevden uzaklaştırma yetkisi veriliyor. Böylece Cumhurbaşkanı, bir DDK üyesini ya da denetçisini bir belediyeye gönderdiğinde, o kurul üyesi ertesi gün "Bu belediye başkanının bu görevi yapması kamu düzeni açısından uygun değildir" diye rapor tutabiliyor. Bunun üzerine belediye başkanı görevden uzaklaştırılıyor. "Bu düzenleme yok" diyenler ya hukuktan anlamıyorlar ya da iyi niyetli değiller.

"Bu dilekçeyi AYM aylarca bekletsin diye vermiyoruz"

Dolayısıyla bugün eleştirdiğimiz OHAL döneminde yasalaştırıldığı söylenen kayyum uygulamasından çok daha geri bir düzenlemeyi TBMM'den geçirdiler. Biz burada, CHP'nin Meclis grubunun sekiz günde hazırladığı bu dilekçeyi AYM aylarca bekletsin diye vermiyoruz. Biz AYM'den hızlı bir incelemeyle bu son derece önemli husus hakkında öncelikli olarak yürütmenin durdurulmasını ve her halükarda konunun iptaline ilişkin bir karar vermesini bekliyoruz.

"İmamoğlu hakkında neredeyse her hafta bir soruşturma yapılıyor"

Nihayet, DDK üyeleri ve denetçileri görev yetki ve sorumlulukları itibarıyla kanun düzeyinde açıkça tanımlanmıyor. Bu beş ana husus üzerinden DDK Kanunu'nu, daha doğrusu DDK'yı düzenleyen torba kanunu AYM'ye taşıdık. Bugünkü üçüncü grup başvurumuz Ekrem İmamoğlu'nun avukatı Sayın Mehmet Pehlivan tarafından yapılmıştır. Bunun sebebi nedir? İmamoğlu hakkında neredeyse her hafta bir soruşturma yapılıyor.

Biliyorsunuz, Gençlik Kolları Başkanımızın sekiz kolluk görevlisiyle evinden sabahın köründe, güya adliyeye davet edilmek üzere, açıkça gözaltı koşullarında alınması üzerine hukukun siyasallaştırılması konulu panelde İmamoğlu bir açıklama yaptı. "Türkiye'de bunlar olmamalı, adil bir düzen getirilmeli, adalet yeniden tesis edilmeli. Kimsenin çoluğu çocuğu, yargı mensupları da dahil olmak üzere, hiçbir şekilde sabah saatlerinde bu koşullarda alınmamalı. Bunun teminatını sağlayacağız" dedi. Ancak panelden ayrılmadan terörle mücadele eden kamu görevlilerine tehdit suçlamasıyla hakkında soruşturma başlatıldı.

"Bilirkişi hakkında sorular sordu diye soruşturma açıldı"

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı bu soruşturmayı, masumiyet karinesini hiçe sayarak ve adli yargılamaya baştan gölge düşürerek, suçlayıcı ifadelerle kamuoyuna duyurdu. Bir hafta sonra ise bu kez, "Turpun büyüğü heybede" diyen, tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanı'nın sözleri üzerine İmamoğlu, "Turpa başka turplar var, memlekette adalet gittikçe yıpranıyor. Bir bilirkişi İstanbul'un bütün dosyalarına görevlendiriliyor, 8.800 bilirkişi içerisinde neden özellikle bu seçiliyor? Bu kişi hakkında daha önce bilirkişilik konusunda yeterli olmadığına ilişkin bir soruşturma var mıdır? Buradaki adaletsizlikler ortaya çıkartılsın" dediği için bu kez de "yargı görevini yapmakta olan kişilere müdahale etmek" suçlamasıyla hakkında soruşturma açıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ise alelacele bir açıklama yaparak İmamoğlu'nu baştan suçlu ilan etti.

"Yargı görevi bu memlekette mahkemeler aracılığıyla yapılır"

Anayasal hükmü huzurlarınızda tekrar etmek isterim: Yargı görevi bu memlekette mahkemeler aracılığıyla yapılır. Dolayısıyla yargı görevi yapanlar, mahkemelerde görevli başkan ve heyet niteliğindeki hâkimlerdir. Örneğin, Adalet Akademisi'nde görevli bir öğretim üyesi yargı görevi yapmaz. Cumhuriyet Başsavcısı da yargı görevi yapmaz. Cumhuriyet Başsavcılarının yaptığı açıklamalar olsa olsa idari işlemlerdir. Bu işlemler hakkında yargı koruması olmaz.

Bunların hukuka aykırılığını şikâyet edenler hakkında da bir soruşturma yapılması uygun değildir. Bu soruşturmanın başlamasıyla birlikte masumiyet karinesi ihlal edilerek, eleştiri yapanların açıkça suçlu ilan edilmesi Anayasa'ya aykırıdır.

Bu çerçevede biz, bu iki basın açıklaması aleyhine AYM'ye başvurduk. Buradaki başvuru yalnızca İmamoğlu hakkında değil, aynı zamanda belediyelerimize yapılan operasyonlar sonrasında çalakalem yazılan suçlayıcı ifadelerle dolu olan tüm Cumhuriyet Başsavcılığı bildirileri ve basın açıklamaları için de etkili olacaktır. AYM'den bu konuda hızlı bir karar beklediğimizi kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz."(Halk TV)


Öykü Karayel, Burak Deniz ve Osman Sonant, Umami filmini anlattı