19 Kasım 2024 12:42
T24 Haber Merkezi
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Sağlık Bakanlığı bütçe görüşmeleri sürüyor. Sağlık Bakanı'nın yaptığı sunumda yenidoğan çetesine ilişkin, "Bizim için operasyonun adı 'çürük elma operasyonu', çetenin adı da 'insanlıktan nasibini almamışlar çetesidir'. Çocuklarımızın sağlığı ve güvenliği konusunda duyduğumuz endişe her şeyin ötesindedir" sözlerine muhalefet milletvekilleri tepki gösterdi. Milletvekilleri, Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu'na "Ruhsat verdiğiniz hastanelerde çocuklar öldü istifa edin, etik değil" dedi. Sağlık Bakanı gülerek karşılık verince gerginlik yaşandı ve istifası istendi. Muhalefet milletvekilleri, Meclis'e bebek kıyafetleri getirdi. "Bu bütçe görüşülemez" diyen CHP'li vekiller salonu terk etti. CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, "Burada birileri bedel ödemezse böyle olaylar daha çok yaşanır. Memlekette kirli parayla işi olup sizinle aile resmi çekilmeyen var mı?" ifadelerini kullandı. Memişoğlu, sunumunda tepki çeken "normal doğum" videosuyla ilgili açıklamalarda bulunarak; "Normal doğumu teşvik etmek üzere eylem planımızı hayata geçirdik" dedi.
AKP Samsun Milletvekili Mehmet Muş'un başkanlığında toplanan Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Sağlık Bakanlığı'nın 2025 yılı bütçesi görüşülüyor.
Muhalefet partilerinin milletvekilleri Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu'nu, "Sağlık Bakanı istifa" yazılı dövizle karşıladı. CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba'nın önündeki sırada, bebek patikleri ve bebek kıyafetleri yer aldı. CHP'li vekillerin "Bu bütçe görüşülemez' sözleri üzerine AKP sıralarından "O zaman çıkın" karşılığı geldi. Gerilim artarken, CHP'li vekiller yenidoğan çetesi skandalında dönemin İl Sağlık Müdürlüğünü yapan Bakan Kemal Memişoğlu'nu istifaya çağırdı.
Ağbaba, konuşmasında şunları söyledi:
"Bu akıl alacak bir iş değil. Türkiye'deki en büyük sorun cezasızlık. Bırakın bakanı bir tane sağlık çalışanı istifa etmiş değil. Bu olay başka bir ülkede olsa hükümet düşer. Türkiye'de utanma duygusunun yok olduğunu görüyoruz. Bunun sorumlusunun olması lazım. Çete yargılanıyor peki burada sizin hiç ihmaliniz yok mu? 18 yıl çocuğu olmayan karı kocanın çocuğu ölüyor, üzülmekle kınamakla kalıyorsunuz. TBMM'nin bu utanç verici duruma el atması lazım. İnsanların güven duygusunu tekrar kazanmak istiyorsanız ceza verilmeli. İstifa en önemli tavırdır. Türkiye'de iyi bir şey oldu mu siz yapıyorsunuz, kötü bir şey olunca sizin hiç sorumluluğunuz yok mu? Şehir hastanelerini AKP yapıyor, çocuk ölümlerini çete yapıyor. Size güvenmiyoruz. Size oy verenlerin bile yüzde 75'i yargı bağımsızlığına inanmıyor. Elinizi vicdanınıza koyun. Bir hastane olacak da AKP'yle ilişkisi olmayacak, olacak iş değil. Para olacak da AKP'yle ilişki olmayacak, buna kargalar bile gülmez. Burada birileri bedel ödemezse böyle olaylar daha çok yaşanır. Memlekette kirli parayla işi olup sizinle aile resmi çekilmeyen var mı?”
Komisyonda, muhalefet milletvekilleri yenidoğan çetesi ile ilgili protestonun ardından, Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’nun sunuş konuşmasını dinlemeyeceklerini belirterek, salonu terk etti. Konuşmasına başlayan Bakan Memişoğlu'nun yenidoğan çetesine ilişkin kullandığı "bunlar tekil olaylar" benzetmesine salonda kalan muhalefet milletvekilleri tepki gösterdi.
DEM Parti Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç, "Adı yenidoğan çetesi, çürük elma falan değil. Bnu normalleştiremezsiniz. Bu kadar hafife alınabilir mi" diyerek tepki gösterdi.
Bakan Memişoğlu yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi:
"Yakın zamanda ülkemizde bazı yenidoğan birimlerinde yaşanan ve hepimizi derinden üzen hadiseye de değinmek istiyorum. Ancak yargıya intikal etmiş; soruşturma aşamasından kovuşturma aşamasına geçilmiş bir dosya olduğu için detaylara giremeyeceğim. Bizim için operasyonun adı Çürük Elma Operasyonu, çetenin adı da 'insanlıktan nasibini almamışlar çetesidir'. Çocuklarımızın sağlığı ve güvenliği konusunda duyduğumuz endişe her şeyin ötesindedir. Biz hekimlerin meslek yemini, hayatı korumak ve insan sağlığını her şeyin üstünde tutmaktırç Bu yemine aykırı düşecek hiçbir şeye müsade etmeyeceğiz. Sağlık Bakanlığı olarak, vatandaşlarımızın sağlığını tehlikeye atabilecek uygulamalara müsaade etmeyeceğimizi kesin bir diller belirtiyoruz. Her zaman olduğu gibi yasa dışılık ve usulsüzlüklerle mücadele ettik ve mücadele etmeye devam edeceğiz."
Bakan Memişoğlu, milletvekillerine sunum yaptı. Sunumun ardından yaptığı konuşmada Memişoğlu, "yenidoğan çetesi"ne tepkiler devam ederken ve istifası istenirken Türkiye'nin sağlık hizmetine en rahat erişilebilen ülkelerden olduğunu öne sürdü.
Sağlık Bakanı Memişoğlu: Sağlık hizmetine en rahat erişilebilen ülkelerden birisiyiz
Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan, "normal doğum" videosuyla ilgili tartışmalar sürerken Bakan Memişoğlu, normal doğumu teşvik için çalışmalara başladıklarını belirterek şunları aktardı:
"İdari denetimlere ilaveten bilim insanlarıyla kanıta dayalı tıp uygulamaları ve risk yönetimini ihtiva eden yeni bir denetim modelini hayata geçirdik. Bu kapsamda Yenidoğan Yoğun Bakım Denetim ve Değerlendirme Bilimsel Komisyonu’yla başlattığımız bu sistemi, tüm branşlarda da uygulamaya alıyoruz. Sadece 2024 yılında 46 bin 160 olağan ve 7 bin 318 olağan dışı denetim gerçekleştirdik. Bu denetimler neticesinde çok sayıda “faaliyet durdurma” ve “idari para cezası” verdik; ayrıca “suç duyurusu”nda bulunduk. Geçtiğimiz 4 ayda; başarıya dayalı bir aile hekimliği ödeme sistemini uygulamaya koyduk; kayıtlı nüfus sayısı yerine hastalık yüküne göre modellediğimiz yeni sistem ile aile hekimlerimizin vatandaşlarımıza ayıracağı süreyi artırdık. Koruyucu sağlık hizmetlerini merkeze alan, kronik hastalıkları kapsamlı şekilde takip eden, muayene sayısı yerine teşhis ve tedavi sürecinin etkinliğini artıran yeni modeli daha da geliştiriyoruz. Normal doğumu teşvik etmek üzere eylem planımızı hayata geçirdik. Bağımlılıkla Mücadele, Sağlıkta Şiddetin Önlenmesi ve Sağlık Okuryazarlığı yeni Eylem Planlarımızı hazırladık"
Memişoğlu'nun sunumun ardından söz alan CHP Bursa Milletvekili Kayıhan Pala, özel hastane sayısındaki artışa dikkat çekerek şunları söyledi:
"Özel hastane sayısı Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde yüzde 111 artmış. Yatak sayısı bunun üç katı kadar artmış, yüzde 345. Bu sistemin özel bir telaşı, özel bir anlayışı var. Sağlık Bakanlığı, hastane yataklarının bölgeler arasında ciddi eşitsizliği var. Güneydoğu Anadolu'da yüz binde 15, Karadeniz'de neredeyse bunun 2 katı kadar yüz binde 27. Bu kadar eşitsizlik neden anlatılması lazım. Yoğun bakım yataklarının özel hastanelere dağılımına baktığımız zaman erişkinde yüzde 31, çocukta yüzde 9, yenidoğanda yüzde 54. Sorun yalnızca yenidoğanla sınırlı değil, soruşturma genişletilirse sorunun daha büyük olduğu görülecektir."
Ne olmuştu?İstanbul'da gerek olmadığı halde özel hastanedeki yoğun bakım ünitesine yatırılan 12 bebeğin ihmalden öldüğü iddiasına ilişkin olarak Büyükçekmece Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatılmış, soruşturmayı yürüten savcı Y.E. ise makamında tehdit edilmişti. Olayın ortaya çıkması kamuoyunda infial yaratırken, 22'si tutuklu, 47 şüpheli hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame hazırlandı. İddianamede neler var?İddianamede şüpheliler için "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 589 yıl 9 aya kadar hapis cezası istendi. İddianamede, ölen 10 bebeğin "maktul", 5 kişinin "müşteki", Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İstanbul İl Müdürlüğünün "suçtan zarar gören", 19 hastane ve sağlık şirketi "malen sorumlu", 47 kişi de "şüpheli" olarak yer aldı. TIKLAYIN - 'Yeni doğan çetesi' soruşturmasında iddianame: Doktorun 266 yıl hapsi istendi Doktor Fırat Sarı'nın lideri olduğu iddia edilen suç örgütünün sevk ve idaresini Doktor İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'in yaptığı belirtilen iddianamede, suç örgütünün esas amacının işletmesini devir aldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yaparak SGK'den üst sınırdan ödeme almak olduğu aktarıldı. Sağlık Bakanlığı Müfettişliğince hazırlanan uzman görüşü raporunda, yenidoğan ünitelerindeki 10 bebeğin hayatını kaybetmesine neden olan tıbbı eksikliklere yer verildi. Buna göre, fezlekede maktul olarak yer alan bebek A.K'nin ölümüne ilişkin değerlendirmede, solunum sıkıntısı artan bebeğe devre olmadığı için entübasyonun gecikerek yapıldığı belirtildi. Tekrarlayan resusitasyonlar (solunumu veya kan dolaşımı durmuş bir kişiye dışarıdan yapılan destekleyici müdahale) ile hastanın ertesi güne kadar yaşatıldığı belirtilen raporda, o sırada hastanede bulunması gereken Dr. D.E'nin görevinin başında olmadığı ifade edildi. 6 aylık bebek, doktoru olmayan yenidoğan yoğun bakıma sevk edildiRaporda, ayrıca hasta yönetiminin hemşireye bırakıldığı da kaydedilerek, bebeğin ölümünden Dr. D.E, ile Dr. İ.G. ve hastane yönetiminin sorumlu olduğu belirtildi. Bebek M.N.O'nun ölümüne ilişkin değerlendirmede de 6 aylık bebeğin çocuk yoğun bakımı yerine, doktoru olmayan yenidoğan yoğun bakımına sevk edildiği, burada da doktorun haberi olmadan hemşirenin müdahalede bulunduğu anlatıldı. Bebek H.K. ile ilgili tespitte ise, hastaya kalp masajı yapıldığı esnada Dr. D.E'nin orada olmaması nedeniyle Dr. İ.G. tarafından olayın örtbas edilmesi için ölüm saati değiştirilerek, epikriz yazdırıldığı aktarıldı. Sevk edilmeyen bebek hayatını kaybettiRaporda, bebek Ö.H'ye kalp masajını hemşirelerin yaptığı belirtilerek, bu esnada kullanılan en önemli ilacın adrenalin olduğu, ancak Dr. İ.G'nin hemşirelere "adrenalini kapat" talimatını vererek, yanlış yönlendirme yaptığı vurgulandı. Raporda ayrıca, bebek M.S'nin, yenidoğan temel bakımının gereklerinin yerine getirilmemesi, ameliyat edilebileceği bir merkeze sevk edilmemesi ve hastayı hayatta tutan "prostavazin" isimli ilaç tedavisinin kesilmesiyle ihmallere bağlı olarak hayatını kaybettiği kaydedildi. Fezlekede maktul olarak yer alan diğer bebeklere ilişkin değerlendirmede de ihmallere yer verildi. Dehşete düşüren telefon kayıtlarıİddianamede, şüpheliler arasında geçen telefon konuşmalarına da yer verildi. Şüpheli doktor Fırat Sarı ve özel hastanede çalışan acil tıp teknisyeni şüpheli Hakan Doğukan Taşçı arasında hasta sevkleri ve denetim hakkında yapılan görüşmede, Taşçı'nın Sarı'ya "Erişkin yoğun bakıma denetime gelinmesi halinde, ruhsatın ve kuvözlerin değişmesi gerektiğini, panelin fazla olduğunu, monitörün bulunmadığını, yoğun bakım içerisinde bir çok eksiklik ve usulsüz işlemin olduğunu" söylediği iddianamede yer aldı. Yenidoğan çetesinde yer alan doktor ve hemşirelerin ismi ortaya çıktı Reyap Hastanesindeki bebek hastaların takibini yürüten şüpheli hemşire Mehtap Sayar'ın şüpheli Hasan Basri Gök'le yaptığı telefon konuşmasında bebek hastanın tedavisinin uygun olmayan koşullarda gerçekleştirildiği anlatılan iddianamede, konuşma içeriğinde şüpheli Gök'ün "Mehtap çocuğu öldür elli satürasyonlu çocuk mu olur" dediği, Sayar'ın ise "Öldüreceğim de öldürsem de bir dert biliyorsun yani" dediği aktarıldı. İddianamede, tedavi yöntemlerinin usulüne uygun değil örgüt faaliyetine hizmet edecek şekilde yapıldığı değerlendirildi. Şüpheli doktor Şeyhmus Çelik'in hastanede olması gerekirken gitmediği, denetim olması ihtimaline karşı özellikle sabah hastanede bulunması gerektiğinin söylendiği anlatılan iddianamede, şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir'in şehir hastanesinden kabulünü yaptığı bebeği, maddi menfaat karşılığında anlaşmış olduğu Fırat Sarı'nın hastanelerine yönlendirdiği kaydedildi. Aileler anlattıHazırlanan iddianamede bebeklerini kaybeden ailelerin ifadeleri de yer aldı. H.H., eşinin hamilelik sürecinde başka bir hastaneye gittiğini ancak doğum aniden başladığında doktorlarının bel fıtığı sorunu yaşadığı için başka bir hastaneye gittiklerini söyledi. Gittikleri hastanede yenidoğan yoğun bakımı servisinde yer olmadığı cevabını alan Hakan H., “112’ye bildireceklerini ve müsait hastane bakacaklarını söylediler. Yaklaşık yarım saat sonra Bağcılar’daki özel bir hastaneden bizi kabul ettiklerini söylediler” dedi. Soruşturmaya konu olan hastanenin özel ambulansının gelerek kendilerini aldığını söyleyen H.H., “Hastaneye vardığımızda bizimle ilgilenen bir doktor yoktu. Sadece ebe vardı. Sabaha B.Y. İsimli doktor eşimi muayene etti ve sezaryen doğum gerektiğini söyledi. Hamileliğin henüz 25. haftası olduğu için bebeğin daha gelişimini tamamlamadığı bu yüzden anne karnından bir iğne yapacaklarını söylediler” ifadelerini kullandı. "Bebeğimizi kaybettik"Doktorun iğneyi yaptıktan sonra da 1 gün beklemek gerektiğini söyleyen H.H., “Ertesi gün eşimi doğuma aldılar. Ameliyat sonrası eşimin de çocuğumun da şu anlık durumlarının iyi olduğunu, bebeği yenidoğan yoğun bakım ünitesine alacaklarını söylediler. İki gün sonra eşimi eve bıraktığım sırada hastaneden aradılar. Doktor beyin benimle görüşmek istediğini söylediler. Yoldayken hastaneden bir daha aradılar. Doktor olduğunu söyleyen biri bebeğimin ölüm haberini verdi. Hastaneye vardığımızda da bebeğimin morgda olduğunu söylediler” dedi. "Yenidoğan çetesi" nasıl deşifre edildi?İstanbul İl Sağlık Müdürlüğünün özel hastanelerin denetiminden sorumlu bir doktorun (T.E.) Ocak 2023'te Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi'ne (CİMER) yaptığı başvuru ile olay fark edildi. Doktor T.E., bazı özel hastanelerde doldurulması gereken yenidoğan yoğun bakım üniteleri defterlerinin boş bırakılması üzerine olayın üzerine gitti. İddianamede yer aldığı şekliyle doktor, "Ayrıca bebeklerin dosya üzerinde gösterilen sağlık durumları ile fiili sağlık durumlarının uyuşmadığını örneğin entübe olarak kayıtlı gösterilen bebeğin gayet sağlıklı ve nefes alabilir durumda olduğunu gördük. Durumu hastane yetkililerine sorduğumuzda az önce düzeldi gibi cevaplar aldık" dedi. Ne kadar ceza isteniyor?İddianamede, şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen'in 10 kez "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve 11 kez uygulanmak üzere "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi. Diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülen iddianamede, ayrıca, malen sorumlu olarak belirtilen hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketler lehine "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edildiğinden, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi talep edildi. İddianame, gönderildiği Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince değerlendiriliyor. Savcı tehdit edilmiştiBüyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Y.E'nin, bu soruşturmayı yürüttüğü sırada, bazı şüphelilerin tahliyelerini gerçekleştirmezse suikast yapılacağı ve ailesine zarar verileceği yönünde tehdit edilmesine ilişkin yürütülen ayrı soruşturmada da 12 kişi jandarma ekiplerince gözaltına alınmıştı. 4 kişi serbest bırakılırken, adliyeye sevk edilen 8 şüpheliden 5'i tutuklanmış, 3'ü hakkında da adli kontrol kararı verilmişti.
|
© Tüm hakları saklıdır.