CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada gazetecilerin gözaltına alınmasına tepki gösterdi. Bakırlıoğlu, “Bunu basın özgürlüğüne bir darbe olarak yorumlamak lazım ama baktığınız zaman ülkemizde basın özgürlüğünün olmadığını görmekteyiz. 180 ülke arasında basın özgürlüğünde 158. sıradayız. Bu ayıp da bu utanç da bize yeter” dedi.
CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, TBMM Genel Kurulu’nda dün ekonomiye ilişkin düzenlemeleri içeren Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin görüşmelerinde söz aldı. Kanun teklifi maddelerinin daha önce yapılan anlaşmalarda geri çekildiğini ve Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğini hatırlatan Bakırlıoğlu, "Utanç verici bir durumla karşı karşıyayız" dedi.
TIKLAYIN - 'Bilirkişi' soruşturması: Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş tutuklandı, Barış Pehlivan ve Kürşad Oğuz adli kontrolle serbest
Bakırlıoğlu'nun konuşmasından önce çıkanlar şöyle:
"Son on günde yaşananlara baktığımız zaman, iktidarınız o kadar çok ayıba imza attı, o kadar çok hukuksuzluğa imza attı ki bu ülkeyi bu kadar çok utanç verici duruma soktu ki. Daha dün davetle ifadeye gelebilecek 3 gazeteci gözaltına alındı. Barış Pehlivan Halk TV binasında, Seda Selek evinin önünde, Serhan Asker de Meclis'in kapısında gözaltına alındı. Sonradan duyduk ki bugün Seda Selek ile Serhan Asker serbest bırakılmış. Bunu basın özgürlüğüne bir darbe olarak yorumlamak lazım ama baktığınız zaman ülkemizde basın özgürlüğünün olmadığını görmekteyiz. 180 ülke arasında basın özgürlüğünde 158'inci sıradayız. Bu ayıp da, bu utanç da bize yeter.
"Acayip günler yaşıyoruz"
Öyle acayip günler yaşıyoruz ki Siirt Belediyesi’ne kayyum atandı. Seçimden bugüne on ay geçti, 10 tane belediyeye kayyum atandı. Zafer Partisi'nin Genel Başkanı Ankara'da yemek yerken etrafı kuşatılarak gözaltına alındı. Beşiktaş Belediye Başkanı tutuklandı. CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı ifadeye çağrıldı, adli kontrol şartıyla salıverildi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’na bir hafta içerisinde 2 defa hakkında soruşturma açıldı. Bu yaşadığımız on günlük süreç, Türkiye için bile çok fazla.
"Adalet Bakanlığı'nın yaptığı şey bilirkişiye baskı değil de nedir?"
Bir hafta önce Kartalkaya'da çıkan otel yangınında belki de en büyük acılardan bir tanesini yaşadık. 36'sı çocuk, 78 canımız yanarak can verdi. Derhal istifa etmesi gereken, sorumlu Turizm Bakanı önce sorumluluğu Belediye Başkanı’na attı. Olmadı, bu sefer suçlu olarak İl Özel İdaresi'ni gösterdi. İlk defa böyle bir şey oldu AKP iktidarında, İl Özel İdaresi Sekreteri çıktı 'Hayır, biz sorumlu değiliz, sorumlu Turizm Bakanıdır' dedi. Sonra savcı bir bilirkişi heyeti oluşturdu, bir rapor oluşturdular. Raporda sorumlular yazıyor. Kim? İl Özel İdaresi. Kim? Çevre Şehircilik Bakanı. Kim? Turizm Bakanı, Turizm Bakanlığı. Ancak ne oldu? Adalet Bakanlığı savcıya baskı yaptı, savcı bilirkişiye baskı yaptı ve dedi ki: 'Ben bu haliyle bu raporu kabul etmiyorum.' Ya ne yapmak lazım? 'Oradan Turizm Bakanlığı'nı çıkar sorumlular arasından, onun yerine Bolu Belediyesi'ni koy' dedi. Böylesine bir skandala imza attı. Bunun üzerine bilirkişi 'Biz bunu yapamayız' dedi, yeni bilirkişi atandı. Yani şimdi, sormak istiyorum, gazetecilere bir suç yükleniyor, diyor ki, 'Siz bilirkişilere baskı yapıyorsunuz.' Peki, burada yapılan ne? Bakanlığın, bizzat Adalet Bakanlığı'nın yaptığı şey bilirkişiye baskı değil de nedir?
Kanun teklifi maddelerini değerlendiren Bakırlıoğlu, konuşmasını şu cümlelerle tamamladı:
“Kanun teklifinde ayıplardan bahsetmiştim. Neler var bu teklifte? Devlet Denetleme Kurulu denetçilerine tüm kamu kurumlarının, sendikaları, meslek odalarını denetlemesinin yanında, kooperatiflere ve birliklere ve bunların iştiraklerine de denetleme yetkisi veriyor. Yetmiyor, Devlet Denetleme Kurulu görevlilerine kamu görevlilerini uzaklaştırma yetkisi de veriliyor. 'Bütün yetkileri bana ver' diyor. Kim diyor bunu? Sarayda oturan. Bu kanun teklifinde, belki de en ayıplı, en utanç verici madden en düşük emekli maaşının 12 bin 500 liradan yüzde 15'lik artışla 14 bin 469 liraya çıkartılmasıdır. Bu, büyük bir ayıptır. Bu memlekette, TÜİK'e göre, enflasyon yüzde 44, ocak ayında kira artışı yüzde 58, siz emekliye yüzde 15 zam yapıyorsunuz. El insaf, el insaf! 14 bin 469 lirayla, ya bırakın bir ayı, bir hafta yaşayamazsınız, bugün bu Meclis'te olanlar bir hafta yaşayamaz ve o insanlardan bir ay yaşamasını bekliyorsunuz." (ANKA)