23 Eylül 2024 16:38
T24 Haber Merkezi
Partisinin İzmir İl Başkanlığında bir basın toplantısı düzenleyen CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, bütçe yapımında Sayıştay raporlarının önemine değinerek "85 milyonun oyuyla tecelli eden Meclis, bütçede harcanan kalemleri bilmiyor. Sayıştay gizli kapaklı, sansürlü rapor veriyor. Çok daha acısı 2023 bütçesi toplam ödenek miktarı 7 trilyon 290 milyar lira ama Sayıştay raporlarında 1 trilyon 300 milyar liranın hesabı yok. Nereye harcanmış bu para?" dedi.
Meclis Başkanı ve Sayıştay Başkanı'na seslendiği söylenen Başarı, "Sizin göreviniz yapılan kirli harcamaları örtbas etmek değil, tüyü bitmemiş yetimin, öğrencinin, çiftçinin, emeklinin hakkını savunmak. Utanın! Meclis Başkanı ne yapacak merak ediyoruz" diye konuştu.
Başarır, İstanbul Büyükşehir Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun dava sürecine ilişkin de "Herkes bilsin ki ahmak davasıyla ilgili A, B, C, D planlarımız var. O sözcükten uydurma bir karar çıkarmayı düşünenler, o kararla Ekrem Bey'e siyasi yasak getirmeyi hayal edenler; sakın böyle bir şey yapmayın, pişman olursunuz” ifadelerini kullandı.
CHP’li Başarır basın toplantısında şu konulara ilişkin açıklamalarda bulundu:
"Öncelikle Ümraniye'de görev yaptığı sırada saldırıya uğrayan, yaşamını yitiren polis memurumuz Şeyda Yılmaz'a Allah'tan rahmet diliyoruz, Emniyet teşkilatına başsağlığı diliyoruz. Yaralı polislerimizin bir an önce iyileşmesini diliyoruz. Ama üzüntü verici olay, bu olay İstanbul'un göbeğinde gerçekleşiyor. Maalesef, sokaklarımız halk arasındaki tabirle Teksas gibi. Üzülerek söylüyorum ki, Organize Suçlar Endeksinde Avrupa'da birinci sıradayız. Umut Vakfı'nın yapmış olduğu bir araştırmaya göre son on yılda 35 bin tane silahlı olay gerçekleşmiş ve yine üzülerek söylüyoruz ki 2023 yılında 3773 silahlı olayda 2318 yurttaşımız hayatını kaybetmiş. Yani günde silahlı olaylarda 6 vatandaşımız ölüyor. Şimdi İçişleri Bakanı kendisine şiddetle ilgili sorulan sorulara "sus" diye cevap veriyor. Hayır, susmayacağız! Türkiye'nin her ilinde, her ilçesinde, mahallesinde çok vahim olaylar oluyor. İnternetten insanlar pompalı tüfek ya da silaha çok kolay bir şekilde erişiyor ve satın alınıyor ve bununla mücadele etmeyen, buna seyirci kalan bir iktidar ve bakan var. İşte İstanbul'un göbeğinde bir kadın polis öldürülüyor bir suç makinesi tarafından. Eminim çok kolay bir şekilde o silahı elde etti. Bununla mücadele etmek zorunluluğumuz var.
“Ülke günden güne büyük bir felakete doğru gidiyor. Hazine'nin iç ve dış borçları bir önceki aya göre 232,5 milyar artmış ve toplam borcumuz 8 trilyon 339 milyar. Şimdi göreve geldiklerinden bugüne kadar, yani 2002'den bugüne kadar toplam borç 8.3 trilyon; bunun 8.1 trilyonu AKP döneminde yapılmış. Yani AKP, 200 milyarla almış olduğu borç miktarını 8.3 trilyona çıkarmayı başarmış. Faiz ödemeleri dünyanın birçok ekonomisinde çok küçük bir yer tutarken, bizim faiz ödemelerimiz en büyük kalem haline gelmiş. Üzülerek söylüyorum ki 2003-2024 yılları arasında yıl yıl hesapladık ne kadar faiz ödemişiz? 577 milyar 803 milyon lira... Türkiye'nin geleceği, bakın Türkiye'nin iç ve dış borcundan fazla "faiz haram" diyen bir cumhurbaşkanı, bir yönetim bu ülkenin geleceğini bir grup tefeci faizciye ödemiş. Ekonomi bu haldeyken halka tasarruf diyen, tasarrufu halka, işçiye, emekliye, öğrenciye, okullara yükleyen Cumhurbaşkanı tam bir sefa içerisinde. Gıda enflasyonunda dünyada birinci sıradayız. Ortalama çalışma süresi en yüksek ülkelerden bir tanesiyiz. Kişi başına düşen milli gelirde 17'nci sıradayız. 2023 seçim beyannamesinde “Ekonomide ilk 10'da olacağız’ dedi beyefendi, 17'nci sıradayız. Hiç utanmıyorlar bundan. Enflasyonda ENAG'a göre yüzde 90, TÜİK'e göre 51... Yoksulluk oranı yüzde 10'un altına düşeceği söylenmişti, bugün yüzde 14 ama gerçek yoksulluk oranı yüzde 30 ve bu durumdayken beyefendinin Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda 2024'ün ilk 6 ayında 1 milyar 582 milyon ihale gerçekleştirmiş. 1 milyar 182 milyon ihaleyi kim yapmış? Recep Tayyip Erdoğan yapmış. Sayın Recep Tayyip Erdoğan, ben çok merak ediyorum sen yol yapıyor musun? Hayır, ihalede öyle bir şey yok, Ulaştırma Bakanlığı yapıyor. Köprü yapıyor musun, okul yapıyor musun? Bu sadece sarayının masrafları, kıyafetlerinin, hayvanlarının yem gideri, korumaların, araçların, uçakların bakım parası. Cumhuriyet tarihinde bugüne kadar halkına bu kötülüğü yapan başka bir cumhurbaşkanı yok. Şimdi daha acısını söyleyeyim, beyefendinin Ağustos ayındaki sarayının gideri ne? 1 milyar 800 milyon. Günden güne tırmanan, denetlenemeyen, hesabı verilmeyen bir gider faciasıyla karşı karşıyayız. Şimdi her gün 60 milyon lira harcıyor; beyefendi bir günde 3529 asgari ücretlinin maaşını tüketiyor, 4800 emeklinin maaşını tüketiyor; saatte 2,5 milyon, dakikada 41 bin 666 lira harcıyor ve utanmadan halka, emekliye, işçiye, köylüye tasarruftan bahsediyor.
“Saray bu haldeyken onun dibinde reklamını yapan, borazanlığını yapan, dezenformasyonla mücadele adı altında kurulan İletişim Başkanlığı, 2023 yılında 2 milyar 692 milyonluk mal ve hizmet almış. Ben Fahrettin Bey'e soruyorum, ne aldın kardeşim? Bunu milyonlarca sosyal medya trolüne mi harcadın? Bunu havuz medyasına mı harcadın? Ne aldın? Bakın 1 milyondan bahsetmiyorum, 85 milyona sesleniyorum; 10 milyondan bahsetmiyorum, toplam beyefendinin ihale gideri 2 milyar 692 milyon. Bir ülkede, bir parça demokrasiyle yönetilen bir ülkede İletişim Başkanlığı adı altında böyle bir harcama yapılmaz. Sarayın reklamını yapacaksın, ülkede gerçekleri izleyeceksin, ülkede gerçekleri söyleyenlere saldırtacaksın basın ya da sosyal medya yoluyla ve buna milyarlar harcayacaksın. Bu bir suç, yeri ve zamanı geldiğinde bu suçu işleyenler hesap verecek.
Millet bu haldeyken, millet açken, bu para harcanırken peki bakanlar ne yapıyor? Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak sucuk partisi yapıyor. Ya yazıklar olsun! Bu ülkede 7 yıl önce, 8 yıl önce doğan bugün ilköğretime başlayan milyonlarca çocuk daha sucukla tanışamadı. Sucuk nedir bilmiyor, evlere giremedi, bu beyefendiler utanmadan sıkılmadan sucuk partisi yapıyor. Milli Eğitim Bakanı ne yapıyor? Okullara temizlik ve güvenlik görevlisi yok; veliler, yardımsever insanlar, çocuklar okulları temizliyor. Okullarda deterjan yok ama bu beyefendi utanmadan sıkılmadan tarikatlarla STK adı altında sözleşme imzalıyor. STK'larla sözleşme imzalama Sayın Bakan, temizlik işçileriyle ve temizlik malzemesi üreten firmalarla sözleşme yap. Okullarda hastalık türemesin. Tarım Bakanı; çiftçiler perişan, ürünleri tarlada, beyefendi yalan söylüyor. Adalet Bakanı; Narin olayında, vahşetinde, cinayetinde olayı gizleyen milletvekilini koruyor. İçişleri Bakanı; bugün bir polis öldürülüyor, Narin olayı sorulduğunda ‘sus’ diyor. Susmayacak bu ülke.
Yeni öğretim yılında okullar maalesef ki hijyenden, temizlikten uzak bir şekilde başladı. Aileler bizi arıyor; çocuklarımız maalesef ki hastalıklarla, salgın hastalıklarla karşı karşıya kalıyor. Cumhuriyet tarihinde ilk kez okullarımızı temizleyemeyecek hale geldik, çocuklarımızı koruyamayacak hale geldik. Öneri ne? Önümüzdeki sene 5 okula bir temizlik görevlisi ama saraya 13 tane uçak, milyarlarca lira harcama. Fahrettin’e limitsiz harcama, çocuklara 5 okula bir temizlik görevlisi, güvenlik görevlisi. Yazıklar olsun, yazıklar olsun, yazıklar olsun!
Akademik takvim yavaş yavaş başlıyor, üniversiteler açılıyor. Ben gençlerimize eğitim-öğretim hayatında bu yıl başarılar diliyorum Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak. Bu yıl 4 milyon 53 bin 981 evladımız üniversitelerde eğitim görecek, güzel ama 81 ilde 856 tane yurdumuz var. Peki, kaç öğrenciyi barındırabiliyorlar? 987 bin. Yurtta öğrencilere oda verebildiğimiz, yatak verebildiğimiz oran ne? Yüzde 23. Dört çocuktan birine bile bir oda veremeyecek, bir yatak veremeyecek durumdayız. Peki sayın Bakan, bu durumu biliyordunuz, geçen sene de bu durum yaşandı ne kadar yatak sayısını artırdınız? 47 bin, yüzde 3 bile değil. Özel yurtlar yüzde 4'ünü karşılayamıyor. Nerede kalıyor bu çocuklar? Ne olduğu belirsiz tarikatların eline ya da sokağa ya da okula gidemiyor. Bir sosyal devlette Saray ve İletişim Başkanlığı bu kadar para harcıyorsa, bu kadar faiz ödeniyorsa ve evladına, çocuklarına bir oda, bir yatak verilemiyorsa artık o ülke yönetilemiyordur, çekip gitmeleri gerekiyor.
Bu sıralar Sayıştay raporları Meclis'e gelir. Sayıştay ne yapar? Devletin, iktidarın, bakanlıkların, bürokrasinin harcamalarının röntgenini çeker, Meclis'e verir, İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, İletişim Başkanlığı ne harcamış diye görürüz ve Meclis ona göre 2025 bütçesini yapar, tartışır, konuşur. Üzülerek söylüyorum ki, günden güne Sayıştay'ın çektiği bu röntgen kararmakta. Mesela bakın 2020 yılında Ulaştırma Altyapı Bakanlığı 199 sayfa harcama raporunu Sayıştay düzenlerken, bugün 48 sayfa düzenlemiş ama harcamalar artmış. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı; 244 sayfa daha önce rapor düzenlemiş, bugün 76 sayfa. 2020-2021'de Cumhurbaşkanı'nın yeni aldığı hediyeler, arabanın lastikleri, terzisi, hediye paketlerine harcanan paralar dahil kalem kalem bize Meclis'e harcama raporları gelirken bugün 3 milyar harcandı. Nereye harcandı? Kimin parası harcandı? Babanızın parası mı harcandı beyler? Ve bu Sayıştay üzülerek söylüyorum ki, suç işliyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin 85 milyonun oyuyla tecelli eden oluşan Meclis, toplam bütçede harcanan kalemleri bilmiyor.
Paramızın nereye harcandığını bilmiyoruz. Kim ihale almış, ihaleler normal mi yapılmış, nereye harcanmış? Milyarlarca lira paradan bahsediyoruz ama Sayıştay gizli kapaklı, sansürlü rapor veriyor. Çok daha acı bir şey söyleyeyim: Cumhuriyet tarihinde ilk kez böyle bir şey oluyor. Bu Sayıştay'ın yaptığı uygunluk bildirimi Meclis'e veriyor. Nedir? Sayıştay'ın yaptığı genel tüm harcamaların bir hesap denetimini yapar ve bunu Meclis'e sunar. Bugüne kadar en fazla 30 milyar, 40 milyarlık bir sapma olur. Buradan ülkemize bir kez daha sesleniyoruz: Beyefendinin 2023 bütçesi 4 trilyon 808 milyar, güzel... Ek bütçeyle 1 trilyon 164 milyar daha eklendi, güzel... Ama toplam ödenek miktarı 7 trilyon 290 milyar. 1 trilyon 300 milyarın hesabı yok. Nerede bu para? Nereye harcanmış? O Meclis Başkanlığı derhal uygunluk bildirimini, bu raporları Sayıştay verecek, ‘Bu para nerede, bunu getir bana’ diyecek. Getirmezse Meclis Başkanlığı suç işler ve Türkiye Büyük Millet Meclisi artık bütçeyi yapmasın, hiçbir önemi olmaz. Bakın bahsettiğim rakam 1 trilyon 300 milyar. Yurt sorunu biter, okuldaki güvenlik, temizlik sorunu biter. Bu para nereye harcanmış? 101 yıllık cumhuriyetten bugüne kadar demokrasi tarihimizde böyle bir rezalet yok. Hem Meclis Başkanına sesleniyoruz hem Sayıştay Başkanına: Sizin göreviniz yapılan kirli harcamaları örtbas etmek değil, tüyü bitmemiş yetimin, öğrencinin, çiftçinin, emeklinin hakkını savunmak. Utanın artık utanın. Utanç duyuyorum ben çünkü. Meclis Başkanı ne yapacak merak ediyoruz.
Paramızın, vergilerimizle toplanan bütçenin hesabını yapamadığımız, soramadığımız bir Türkiye var. Türkiye yönetilemiyor, Türkiye soyuluyor. Türkiye'nin parası, işte 600 milyar dolara yakın parası bir grup tefeciye verilmiş. 2017'den 2026'ya kadar 35 milyar dolar ödedik ve ödeyeceğiz garantili kamu projelerine. Kur korumalı mevduata ödenen para 55 milyar dolar. İşte 700 milyar dolara yakın para ve bu Türkiye'nin geleceği demek. Bir yöneten çıkar ve Türkiye'yi bu girdaptan, kirlilikten kurtarır. Türkiye'yi seçim kurtarır; sefaleti, hukuksuzluğu, ahlaksızlığı, kirliliği bir seçim kurtarır. O yüzden bir kez daha söylüyoruz: Geçim yok, seçim olmalı. Bu kirlilikle ancak mücadele edecek yeni bir yönetim olmalı. Gencecik insanlar, gencecik beyinler, akıllar, dürüst insanlar gelir bu ülkeyi kurtarır. Çünkü biz güçlü bir ülkeyiz. Bakın bu kadar para çarçur edilmiş, sokağa atılmış, soyulmuş, hâlâ hafif de olsa ayakta durabiliyoruz. Ama namuslu insanlar üç yılda bu ülkeyi düzlüğe çıkartır ve 5 yılın sonunda herkes görür ki bu ülkede ezilen bu bütçeden, bu kaynaklardan hakkını alır diyorum.
HÜDAPAR benzeri partiler ve her türlü teröre bulaşmış partilerle aramızda mesafe vardır, bunu herkes bilsin. HÜDAPAR dediğiniz parti, Narin cinayetinde bile bizleri suçlayacak kadar küçülen bir partidir. İşte Gonca Kuriş bundan 25 yıl önce Mersin'de domuz bağı ile öldürüldü. Onun katili Hizbullah'ı kutsayan, ‘terör örgütü değildir’ diyen bir partidir. Üniter yapıyı tartışan, Türk bayrağından rahatsız olan, İstiklal Marşı'nı eleştiren, "Anayasa'nın ilk 4 maddesini kaldırabiliriz" diyecek kadar aklını yitirmiş, bu ülkeye düşman bir partidir. Eğer Devlet Bahçeli bir kez daha söylüyorum -elini yıkadı mı bilmiyorum elini kaldırdıktan sonra- ama o görüntüden utanç duymuyorsa, onun adına utanç duyan milyonlarca milliyetçi seçmen var bu ülkede, onlar utanç duymuştur. İzzet Ulvi Yönter'e de şunu söyleyeyim. Ben onu takip etmiyorum, onun söylemlerini en az HÜDAPAR kadar tehlikeli buluyorum. O önce Ankara'nın göbeğinde işlenen o cinayetin hesabını bu ülkeye versin, daha sonra ben ona cevap veririm.
Ekrem İmamoğlu bu partinin, Cumhuriyet Halk Partisi tarihinin en önemli isimlerinden bir tanesidir. Bizim kıymetlimizdir. Soruyor arkadaşlar bugün toplantı varmış. Düzenli olarak her gün düşünüyoruz ve herkes bilsin ki ahmak davasıyla ilgili A, B, C, D planlarımız var. 2019'da seçim iptal edildiğinde nasıl bu parti dimdik ayakta durup 8 bin farkı 800 bine çıkardıysa, nasıl tüm imkanlarını seferber ettiyse, Türkiye'nin her yerindeki belde, ilçe, il, büyükşehirdeki teşkilatlarımız ve halkımız İstanbul'da olduysa, öyle bir hata yaparlarsa herkes onun yanında, arkasında olacaktır, bunu bilsin. O sözcükten uydurma bir karar çıkarmayı düşünenler, o kararla Ekrem Bey'in siyasi yasak getirmeyi hayal edenler; sakın böyle bir şey yapmayın, pişman olursunuz. Çünkü halkın iradesine karşı gelen yargı yoluyla ya da başka bir şekilde ona darbe yapmak isteyenler tarihler boyu başarısız olmuştur, başarısız olacaktır. Cumhuriyet Halk Partisi öyle bir durumda 85 milyonla gerekli cevabı iktidarın yargısına verecektir. O yüzden istinaf ve Yargıtay'daki değerli hakimlere sesleniyorum. Vicdanınıza göre, yasaya göre kararınızı verin. Sakın ve sakın bugün seçim olsa, yarın seçim olacak olsa, bu ülkede üçüncü olacak olan bir partinin iradesiyle bu partinin en büyük, en önemli değerlerinden birine ceza vermeye kalkmayın. Tarih sizi affetmez, bu halk sizi affetmez. Biz yargıyı bağımsız olarak görmek istiyoruz. Öyle bir sözcükten ceza vermek ve vermeyi düşünmek Türkiye için bir cinnet sebebidir."
Kızılcık Şerbeti’nin iftiracı “deli kadınları” iş başında; Sönmez ve Pembe’ye sevgili adayı yok mu?
|
© Tüm hakları saklıdır.