Çevre

Gaziemir’deki radyoaktif bölge için Murat Kurum’a çağrı: Tehlikeli atıkların temizliği şeffaflıktan uzak, belediyeleri sürece dahil edin!

25 Temmuz 2024 15:14

Uygar Ç. Ulusan / T24 Ankara 

Kamuoyunda “İzmir’in Çernobil’i” olarak tanımlanan Gaziemir’deki radyoaktif bölgede; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı (ÇŞİDB) ile Nükleer Atık Kurumu (NAK) gözetiminde iki gün önce başlatılan temizleme çalışması “şeffaflık” eleştirilerine neden oldu. T24’e konuşan CHP’nin Çevre Politikalarından Sorumlu Gölge Bakan Yardımcısı Baran Bozoğlu, yoğun radyoaktif kirliliğin ve tehlikeli atığın olduğu sahadaki temizliğin dünyada başka bir örneği olmadığını, ancak çalışmaların üçüncü taraf teknik bir ekip tarafından da izlenerek raporlanması ve belediyelerinin de sürece dahil edilmesi gerektiğine dikkat çekti. Bozoğlu, “Yapılan işlem şeffaflıktan uzak, ‘Ben yaptım oldu’ yaklaşımının bir parçası. Çevre Bakanı Murat Kurumu şeffaflığa davet ediyoruz” dedi. 

İzmir’in Gaziemir ilçesi Emrez Mahallesi sınırlarında bulunan Aslan Avcı Döküm Sanayi ve Ticaret AŞ’ye ait eski kurşun fabrikasının faaliyetleri 2010 yılında bu yana askıya alındı. 1940 yılında kurulan ve 63 bin 500 metrekarelik alanıyla 9 futbol sahası büyüklüğündeki fabrikanın faaliyetlerine son verilse de sahada hâlâ temizlenemeyen radyoaktif atıklar mevcut.  

13 yıldır temizlenmeyen radyoaktif atıklar 

Yaklaşık 13 yıldır ağır metal kirliliği riski teşkil eden alandaki radyoaktif atıkların toplanmasına ve uzaklaştırılmasına yönelik saha çalışması ise Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı (ÇŞİDB tarafından 23 Temmuz’da başlatıldı. ÇŞİDB ile Nükleer Atık Kurumu (NAK) gözetiminde uzman ekiplerce gerçekleştirilecek radyoaktif atık temizlik çalışması çerçevesinde görevlendirmeler yapıldı. 

Bölgede 20 bin ton tehlikeli atık hesaplandı 

Sahanın alan büyüklüğü ve arazide yapılan çalışmalar sonucunda ağır metal kirliliğine neden olan kurşun, arsenik, çinko ve mangan gibi toksik elementlerin hacimsel miktarının 20 bin ton olarak hesaplandığı biliniyor. 

CHP’li Bozoğlu: Verdiğimiz tekliflerin bir sonucu 

31 Mart yerel seçimlerinden önce bölgedeki süreci izleyen CHP heyeti, seçim çalışmaları sırasında gelişmelere dikkat çekerek, bölge halkının “sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının” hayata geçirilmesini talep etmişti. 

Gelişmeleri yakından izleyen CHP’nin Çevre Politikalarından Sorumlu Gölge Bakan Yardımcısı ve Parti Meclisi (PM) üyesi Baran Bozoğlu, ortaya çıkan tabloya bakıldığında, gündeme getirilen söz konusu sürecin şeffaf bir şekilde yönetilmediğini vurgulayarak şunları dedi: 

“İzmir Gaziemir’deki radyoaktif ve tehlikeli atıkların çıkartılması, toplanmasına yönelik olarak, alandan uzaklaştırılmasına yönelik olarak ÇŞİDB ve NAK’ın da gözetiminde bir işlem gerçekleştirildiğini öğrendik. Aslında 31 Mart yerel seçimlerinden önce bu konuda belediye başkan adaylarımızla birlikte bir basın toplantısı düzenlemiştik. Bu basın toplantısında bu atıkların artık İzmir’den kaldırılması, Gaziemir’den alınması ve vatandaşların “sağlıklı çevrede yaşama hakkının” bu alanda tesis edilmesi gerektiğini ifade etmiş ve bakanın önünde bu yazının beklediğini vurgulamıştık. 

Bir an önce işlemin sağlıklı bir şekilde, doğru teknik ve bilimsel bir şekilde gerçekleşmesi gerektiğini ve aynı zamanda da üçüncü taraf bağımsız sivil toplum kuruluşları ve belediyenin de olduğu bir birlikteliğin de bu süreci şeffaflık açısından birlikte incelemesi gerektiğini vurgulamıştık. Bu konuda özellikle 31 Mart seçimlerinden sonra Cumhuriyet Halk Partisi’nin büyük bir başarı elde etmesinin sonucunda nisan ayının ilk günlerinde ÇŞİDB’nin önünde aylardır bekleyen yazının onaylandığını öğrendik. Dolayısıyla verdiğimiz tekliflerin bir sonucunun olduğunu sevinerek gördük.” 

“Burada binlerce ton radyoaktif ve tehlikeli atık var” 

CHP’li Bozoğlu, şu anda yapılan işlemin dünyada eşi benzerinin olmadığını söylerken ikinci kez göreve gelen Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’a çağrıda bulundu. Bozoğlu, şunları kaydetti: 

“Burada binlerce ton radyoaktif ve tehlikeli atığın olduğunu biliyoruz. Ama alanın bu manada temizlenmesi, doğru teknik çalışmalarla temizlenmesi ve artık İzmir’in, Gaziemir’in bir radyoaktif atık çöplüğü olarak anılmaması gerekiyor. Biz de Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu manada bu alanın temizlenmesi gerektiğini her platformda vurguluyoruz. Yapılan işlem şeffaflıktan uzak, ‘Ben yaptım oldu’ yaklaşımının bir parçası. Çevre Bakanlığı’nı bu konuda şeffaf olmaya davet ediyoruz. 

Dolayısıyla biz bir an önce ÇŞİDB’nin ve ilgili tüm kurumların belediye başkanlarımıza gelip bilgi vermeye ve ardından da bu temizlik işlemlerinin anlık olarak kuracağımız üçüncü taraf teknik bir ekip tarafından da izlenmesi ve raporlanması gerektiğini, bunun bir zorunluluk olduğunu özellikle vurgulamak istiyorum.  

Çünkü şu anda dünyada eşi benzeri görülmemiş bir işlem gerçekleştiriliyor. Dünyada böyle bir örnek yok. Bu kadar yoğun radyoaktif kirliliğin ve tehlikeli atığın olduğu bir sahanın temizliğinin bir örneği yok. 

Dolayısıyla işlemlerin doğru yapılması lazım. Ve daha önce bu konuda bir işlem yapılmıştı, bir çalışma başlatılmıştı yıllar öncesinde. Fakat bu konuda çalışmayı yapan firma işi bırakıp kayboldu. Ve atıklar yine orada kaldı. 

“Bakan Murat Kurum’u göreve davet ediyorum”  

Şu anda bizim edindiğimiz bilgiler bütün izinlerin alındığı yönünde. Dolayısıyla bu işin doğru bir şekilde tamamlanması gerekir. Sayın Murat Kurum’u bu manada göreve davet ediyorum. Şeffaflığı sağlamaya ve mutlaka bilgilendirme süreçlerinin yapılmasını davet ediyorum. İçeriye mutlaka kameralar konulmalı.  

Çıkan atıklara dair anlık olarak bilgi, çevrimiçi olarak toplumla paylaşılmalı. Ve aynı zamanda da yine belediyelerimizin de katkılarıyla oluşturulacak bir gözlem ekibinin de bu sürece dahil edilmesi bir an önce gerekiyor.” 

Ne olmuştu? 

Bahse konu şirket, oluşan tehlikeli atıklarını lisanslı tehlikeli atık bertaraf tesislerine gönderme yükümlülüğü bulunmasına rağmen, İzmir Valiliği Mülga Çevre ve Orman İl Müdürlüğü tarafından yapılan incelemeler sonucu söz konusu atıkları mevzuat usul ve esaslarına aykırı olarak bertaraf ettiği tespit edilmiş ve 12 Nisan 2007’de Türk Ceza Kanunu’nun 181’inci maddesi hükmü gereğince, “çevreyi kasten kirletmek” iddiasıyla İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunuldu. Şirkete 13 Mart 2008’de 321 bin lira idari para cezası kesildi.