CHP’nin gazeteci kökenli milletvekili Utku Çakırözer, Çakırözer, “Haberler gerekçe gösterilerek gönderilen tekzip kararları, verilen ilan kesme ve yayın durdurma cezaları halkın haber alma hakkına darbedir. Düzenleyici rolü olması gereken kurumlar iktidarın medya mahkemelerine dönüşmüş durumda. Türkiye’de demokrasi ve basın özgürlüğünü tartışabilmek için bu hukuksuz cezalardan, sansür girişimlerinden derhal vazgeçilmelidir” dedi.
Cumhuriyet ve Birgün gazetelerine haberleri nedeniyle gönderilen tekzip kararlarını da eleştiren Çakırözer, “Tekzip kararları yargının nasıl bağımlı hale getirildiğinin en açık itirafıdır” dedi.
CHP’li Çakırözer’in Mayıs ayı Basın Özgürlüğü Raporu’na göre gözaltına alınan 3 gazeteciden 2’si tutuklandı. 90’a yakın gazetecinin tutukluluğu da sürmekte. RTÜK, 10 kanal ve 1 radyo programına yayın durdurma cezası; Halk TV başta olmak üzere FOX, Tele1’in de içinde olduğu 11 kanala idari para cezası verildi. Basın İlan Kurumu, Cumhuriyet, BirGün ve Evrensel’e toplamda 47 günlük ilan kesme cezası verdi. Cumhuriyet ve Birgün gazetelerine haberleri nedeniyle tekzip yayınları gönderildi. Bilişim Teknolojileri Kurumu da bir haber sitesine erişimi tamamen engelledi.
"Basın özgürse bu cezalar niye?"
Çakırözer RTÜK, Basın İlan Kurumu, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı gibi kamu kurumlarının basın kurumlarına yönelik yasakçı, baskıcı tutumunu da eleştirerek şunları söyledi:
“Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı ‘Türkiye Cumhuriyetinde faaliyet gösteren her bir medya kuruluşu özgürce görüşlerini ve yayın tercihlerini yansıtmakta, yasal çerçeve içerisinde faaliyetlerine bir kısıtlama olmaksızın devam edebilmektedir’ diyor. Ama dünkü ve bugünkü Cumhuriyet’in manşetleri, birinci sayfası, Birgün Gazetesi’nin iç sayfaları gerçek haberlere bizzat İletişim Başkanı Sayın Fahrettin Altun tarafından hem de gerçek haberlere gönderilen tekzip kararlarıyla dolu. Sırf bu görüntü bile Türkiye’de basın özgürlüğünün hiç de Altun’un dediği gibi olmadığının, Türkiye’de gerçeklerin nasıl susturulmak istendiğinin, sansürün kanıtıdır. Yargının iktidara nasıl bağımlı hale geldiğinin açık itirafıdır! Madem basın özgür, o zaman neden gerçek haberler için, baskı altındaki yargı aracılığıyla gazetelere tekzipler gönderiliyor? Neden gerek haberlere Basın İlan Kurumu ilan cezası kesiyor?”
RTÜK tarafından TV kanallarına verilen yayın durdurma ve para cezalarına da dikkat çeken Çakırözer, “Halkın haber alma hakki için, gerçeklerden haberdar olması için yayın yapan televizyon kanallarına, gazetelere verilen ağır cezalar basın özgürlüğünün olmadığının kanıtıdır. RTÜK Üyesi Sayın İlhan Taşçı açıkladı. 01.01.2019 tarihleri ile 15.05.2020 tarihleri arasında HalkTv’ye 13, Tele1’e 11, Fox’a 8, KRAT’ye 4 toplamda 36 yaptırım kararı uygulandı. Bu cezalar objektif kriterleden uzak, tamamen eleştirel sesleri susturmaya yönelik sansür cezaları” diye konuştu.
"Göreviniz medyayı karartmak değil yaşatmak"
Mayıs ayında Basın İlan Kurumu’nun gazetelere içerik denetimi ve ilan ambargolarının da sürdüğüne vurgu yapan Çakırözer, “BİK kendini savcı yerine koyup başlık içerik denetimi yapıyor, ilan ambargosu uyguluyor. Evrensel, Birgün, Cumhuriyet gazetelerine sadece Mayıs ayında toplam 47 gün ilan ambargosu kararı alındı. Yenileri de yolda! Basın İlan Kurumu olmuş basın infaz kurumu! İletişim başkanının görevi belli, RTÜK’ün görevi belli. Neyin haber olduğuna, neyin eleştirileceğine, nasıl yorumlanacağına siz karar veremezsiniz. Sizin işiniz Türkiye’de haberin, eleştirinin yorumun çerçevesini çizmek değil. Bunu yapmaya hakkınız yok. Hele iletişim başkanının RTÜK Başkanının hiç hakkı yok. Göreviniz medyayı karartmak değil, yaşatmaktır. Tek adam ne istiyorsa o yazılsın istiyorlar. Tartışmaya, farklı bakış açılarına tahammül edemiyorlar. Haberler gerekçe gösterilerek verilen ilan kesme ve yayın durdurma cezaları halkın haber alma hakkına darbedir. Düzenleyici rolü olması gereken kurumlar iktidarın medya mahkemelerine dönüşmüş durumda. Türkiye’de demokrasi ve basın özgürlüğünü tartışabilmek için bu hukuksuz cezalardan, sansür girişimlerinden derhal vazgeçilmelidir. Düzenleyici kurumlar da Anayasal görevlerine, tarafsız, objektif misyonlarına dönmelidir” ifadesini kullandı.
"Darp görüntüsüne bakandan çıt yok"
Oda Tv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan ile gazeteciler Barış Terkoğlu, Hülya Kılınç, Murat Ağırel, Ferhat Çelik ve Aydın Keser’in haksız, hukuksuz tutukluluk süresinin 2 buçuk ayı geçtiğini belirten Çakırözer, “Hem de salgın gerekçesiyle 100 bin hükümlünün tahliye edildiği bir süreçte. Ayrıca tecrit durumları sürüyor. Barış Pehlivanın tutuklandığı sırada karşılaştığı darp görüntüleri ortaya çıktı. Milyonların izlediği olayda mahkeme hala çıkıp yok böyle bir şey diyebiliyor. Adalet Bakanlığından, HSK’dan ise hala çıt yok.. Hani darp yoktu? Gazeteci Barış Pehlivan hem haksız, hukuksuz özgürlüğünden mahrum, hem tecritte, hem de sözlü ve fiili kötü muameleye maruz kaldı. Bu yaşananlar en ağır hak ihlalidir. Meslektaşlarımız bir an önce serbest kalmalıdır!” dedi.
Çakırözer raporunda sosyal medya paylaşımları nedeniyle gazetecilere yönelik soruşturma gözaltı ve tutuklamaların da devam etmesine dikkat çekti. Raporda aktivist Taylan Kulaçoğlu ve gazeteci Hakan Gülseven ile fotoğraf sanatçısı Fırat Erez’in sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek gözaltına alındığını ve tutuklandığını belirtti.
Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına rağmen, haber sitelerinin tamamına erişim yasağı getirilmesi uygulamasının sürmesini eleştiren Çakırözer, “Bilgi Teknolojileri Kurumu, Independent Türkçe’nin bir başka isimle yayınlandığı ‘indyturkish.com’ sitesine de erişim engeli getirdi. Hem de Dünya Basın Özgürlüğü gününde yaptı bunu. Anayasa Mahkemesi ve kanunlar ‘bir internet sitesinin tümüne erişim yasağı getirilemez dese de baskı altındaki hâkimler bu kararlara uymuyor” düşüncesini dile getirdi.
Raporunda Anadolu basının da zor süreçlerden geçtiğini aktaran Çakırözer, basın örgütlerinin Anadolu basını için istediği destek paketlerinin bir an önce çıkarılmasını istedi. Çakırözer, “Anadolu basını çok zor süreçler geçirmekte. Basına destek paketi çıkarılması talep edilmişti ama bu talepler maalesef karşılık bulmadı. Gazeteler haftada 1 ya da 2 çıkabilir hale geldiler. Basının tamamı kısa çalışma ödeneğinden faydalanıyor. Bu konudan gazetecilerin mağdur olmamasının önüne geçilmelidir. Birçok sektöre tanınan özel krediye ulaşım hakkından gazetelerin de faydalanması sağlanmalıdır” görüşünü savundu.