Politika

CHP'li Erdoğan Toprak: TMSF’ye ve Devlet Denetleme Kurulu’na verilen olağanüstü yetkiler, kamu ve özel sektörü tümüyle teslim alma operasyonudur

02 Şubat 2025 12:41

Güncelleme: 02 Şubat 2025 13:18

CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, Devlet Denetleme Kurulu (DDK) ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) TBMM’den geçirilen torba yasayla olağanüstü yetkilerle donatıldığını belirterek; "TMSF’ye ve Devlet Denetleme Kurulu’na verilen olağanüstü yetkiler, kamu ve özel sektörü tümüyle teslim alma operasyonudur. Kamu kurumları, belediyeler, STK’larda görevden alma, özel şirketlerde yönetime para ve mal varlığına el koyup kayyum atama yetkisi verilen 2 kurum, iktidarın yeni silahına dönüşüyor " dedi.

CHP İstanbul Milletvekili Toprak, yayımladığı haftalık raporunda, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Toprak’ın değerlendirmelerinden öne çıkanlar şöyle:

"Eski ABD Başkanı Biden’ın 13 Ocak’ta yayınladığı kararla yapay zeka ve yüksek teknolojili çip satışında Türkiye’yi dışlayıp ikinci sınıf müttefik listesine koyması, Trump yönetiminin de bu kararı değiştirmemesi dikkat çekicidir. İktidar, ABD’nin müttefiklik ilkesine ters düşen bu kararına suskun kaldı. ABD’nin yüksek teknoloji satışlarına kısıtlama getirmesi özellikle son dönemde ilerleme kaydedilen İHA-SİHA teknolojileri, Aselsan, Havelsan, Roketsan, TAİ ve TUSAŞ gibi kamusal savunma şirketlerinin savunma sanayii alanındaki başarılı teknolojik hamleleriyle bağlantılı görülebilir. Türkiye'yi F-35 yeni nesil savaş uçağı projesinden dışlayan, F-16 satışında ayak sürüyen, CAATSA yaptırımlarını devam ettiren ABD’nin bu yaklaşımı müttefiklik ilişkisinde samimiyetsizliktir.

"Uğranacak ekonomik ve parasal kayıplar, Türkiye'nin, Türk vatandaşlarının onur ve saygınlığından daha değerli değildir"

İngiltere’nin diplomatik kırmızı pasaportlara vize uygulaması başlatması ülkemiz adına onur kırıcıdır. Türk vatandaşlarının AB ülkelerinden Schengen vizesi alamaması, vize retlerinde olağanüstü artış yaşanmasına karşı adım atamayan iktidarın İngiltere’nin aldığı bu kararı sessizlikle geçiştirmesi kabul edilemez. Gerek AB ülkelerinin Türk vatandaşlarına yönelik vize kısıtlamaları ve retlerin önlenmesi gerekse İngiltere'nin aldığı bu son karara karşı Türkiye'nin onur ve itibarını koruyacak bir tavır sergilenmelidir. Gerekirse mütekabiliyet ilkesi çerçevesinde Türkiye de bu ülkelere vize uygulamasına geçmelidir. Turizm, ticaret, döviz geliri vb. gerekçeler, uğranacak ekonomik ve parasal kayıplar, Türkiye'nin, Türk vatandaşlarının onur ve saygınlığından daha değerli değildir.

"İktidara mesafeli özel sektör ve şirketlere de 'mallarına, paralarına, varlıklarına el koyma' tehdidiyle biat mesajı iletiliyor"

TMSF’ye ve Devlet Denetleme Kurulu’na verilen olağanüstü yetkiler, kamu ve özel sektörü tümüyle teslim alma operasyonudur. Kamu kurumları, belediyeler, STK’larda görevden alma, özel şirketlerde yönetime para ve mal varlığına el koyup kayyum atama yetkisi verilen 2 kurum, iktidarın yeni silahına dönüşüyor. Mesnetsiz suç isnatları, delilsiz ithamlar, gözaltılar, tutuklamalar, siyasi talimatlı soruşturmalarla yargı üzerinden yürütülen siyaseti dizayn planları, iktidarın beklentilerini karşılayamamış olmalı ki, planın kapsama alanı DDK ve TMSF memurlarına verilen olağanüstü yetkilerle daha da genişletiliyor. İktidara mesafeli özel sektör ve şirketlere de ‘şüphe’ gerekçesiyle TMSF üzerinden ‘mallarına, paralarına, varlıklarına el koyma’ tehdidiyle biat mesajı iletiliyor.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 2024 istatistiklerinde; insan hakları ihlalleri, adil olmayan yargılama ve hukuksuz yargı kararları nedeniyle 47 Avrupa ülkesi içinde aleyhine en fazla dava açılan birinci ülke yine Türkiye oldu. Anayasada AİHM’nin yargılama hakkı ve kararlarının uygulanması hüküm altına alınmasına rağmen mahkemeler AİHM kararlarını uygulamıyor, iktidar da bu tavrı onaylıyor. Bu nedenle Türkiye’nin Avrupa Konseyi üyeliğinden çıkarılması ve yaptırımlarla karşılaşması söz konusu.

Gayrimenkul rantını vergilendirmek iddiasıyla getirilen Değerli Konut Vergisi’nde (DKV) 2024’te tahsilat sadece 83 milyon TL olurken, 2025 bütçe hedefi ise 165 milyon TL.

DKV’de toplam tahsilatın İstanbul-Ankara’da 2-3 daire fiyatı kadar olması konut, gayrimenkul rantındaki dev vergi kaçağı ve kayıpların göstergesidir. Geçen yıl değerli konutlardan tahsil edilen vergi tutarları ve bu yılın bütçesine konulan komik tutardaki DKV geliri hedefi, konut rantındaki vergi kayıp ve kaçakların boyutlarını sergilerken, iktidar bunun üzerine gitmek yerine kayıp ve kaçağa bilerek göz yumuyor. Konut rantındaki vergi kaybı ve kaçağı aynı zamanda gelir vergisinde de kayıp ve kaçak anlamına geliyor.

"Geçen yıl karşılıksız çeklerde yüzde 210 artış yaşandı"

Yüksek faiz ve sıkı para politikalarıyla finansa erişimin zorlaştırılması karşılıksız çek ve protestolu senetlerde patlamaya yol açtı. TBB risk verileri, ekonomide çarkların çek ve senet üzerinden döndüğünü gösterirken geçen yıl karşılıksız çeklerde yüzde 210 artış yaşandı. Protestolu senetlerin tutarı 50 milyar TL’ye yaklaştı. Banka sisteminin karşılamadığı kredi-finansman olanağını çek ve senetle aşmaya çalışan binlerce işletmenin içine düştüğü durum, karşılıksız çıkan milyarlarca liralık çek ve senedin reel ekonominin çarklarını durma noktasına getirmesi görmezden geliniyor. Ekonomi yönetimi, uygulanan politikaların başarılı olduğunu ve kredi talebinin azalmasıyla enflasyonun yavaşladığını savunuyor.

Ekonomide daralma ve durgunluk belirgin hale gelirken öngörülemezlik ve belirsizlikler, yatırım girişimlerini aşağı çekiyor. Kasım 2024’te 57,3 milyar TL’ye gerileyen teşvik belgeli yatırımlar, ocak-kasım dönemi 11 aylık dönemde ise yüzde 38 azalarak 935 milyara indi. İnişe geçen teşvikli yatırımların mevcut ekonomik koşullarda yeniden canlandırılması için verilecek yeni desteklerin etkisi sınırlı olacaktır. Yerli-yabancı yatırımcıların yasa ve hukuk düzeni güvenilir şekilde tesis edilmeden, öngörülebilir bir yatırım ortamı ve finansa erişim olanakları sağlanmadan sadece devlet destekleri için yatırıma girişeceğini beklemek gerçekçi bir yaklaşım değildir.

Gıda fiyatlarındaki artışları dizginlemek için üreticiler üzerinde fiyatları sabitleme baskısına girişen iktidarın ‘yapay çözüm formülü’ pek çok ürünün piyasadan çekilmesine, karaborsaya ve fiyatların daha da artmasına neden olacaktır. Devletin yaptırım gücüyle, baskı ve tehditle gıda fiyatları ve enflasyonu kâğıt üzerinde yapay olarak düşürmek, gerçeklerden kaçıp günü kurtarmak ve bundan başarı hikayeleri çıkartarak halkı aldatmak iktidarın çaresizliği ve acizliğidir.

"ABD, kuzeyde Kürtlerin hamiliğini üstlenirken, İsrail de Kürtlere destek veriyor"

Suriye’de silahlı grupların liderlerinin davet edildiği Zafer Kongresi, Cumhurbaşkanlığı görevine Ahmed el Şara’yı getirdi. Şara, ucu açık bir dönem sonunda seçim ve yeni anayasa vaat etti. Şam yönetimi üzerinde Suudi, Katar ve Arap etkisinin arttığı gözleniyor. Önceki döneminde Körfez ülkelerini İsrail'le barıştıran Trump, şimdi Suudileri de sürece katmayı hedefliyor.

ABD, kuzeyde Kürtlerin hamiliğini üstlenirken, İsrail de Kürtlere destek veriyor. Trump, Şam’ın hamiliğini Suudlara vermeyi, İsrail'in güvenliğini sağlama alıp yüzünü Çin’e dönmeyi planlıyor. Suriye’deki son gelişmeler iktidarın yeni çözüm süreciyle birlikte değerlendirildiğinde Türkiye açısından oldukça kritik gelişmelerin yaşanabileceğinin işaretlerini veriyor.

Rusya-Ukrayna savaşını sona erdirme yönünde girişimlerin artması, Rusya Devlet Başkanı Putin’in Ukrayna ile ateşkes ve barış müzakerelerine kapı aralaması barış ihtimalinin arttığını gösteriyor. SETA’nın son raporunda iktidara Rusya ve İran’dan uzaklaşmayı, ABD ve Atlantik Paktı ile yakınlaşmayı önermesi dikkat çekici. Ancak PKK, PYD ve YPG’yi yıllardır ABD ve batılı ülkelerin desteklediği açık. Doğu Akdeniz’de Türkiye'nin çıkarlarına tehdit ve tecrit stratejisinin gerisinde ABD ve AB var. Ege’de Yunanistan'ın, Kıbrıs’ta Rum Yönetiminin batılı ülkelerce desteklenip silahlandırıldığı dikkate alındığında, iktidara önerilen yeni jeopolitik yaklaşım ve dış politikada değişiklik önerileri Türkiye’nin ulusal çıkarlarına hizmet etmediği gibi güvenlik ve komşularla ilişkileri açısından da ciddi riskler ve stratejik yanlışlıklar içerdiğini öngörebiliriz.'' (ANKA)


Yine mi! 'Uzak Şehir'de levirattan doğan aşk hikâyesi...

Günün öne çıkan haberleri...

TIKLAYIN - Mansur Yavaş'ın İstanbul'da Ekrem İmamoğlu desteğinin perde arkası

TIKLAYIN - Günün spor manşetleri: "Morata'nın maliyeti belli oldu" "Fenerbahçe'de 2 flaş ayrılık" "Sıra Sörloth'ta"

TIKLAYIN - Bir mesajla başlayan kâbus: Kişisel bilgilerini seks sitelerinde dağıttılar, photoshop yapılmış fotoğraflar paylaştılar!

TIKLAYIN - Pınar Gültekin'i varile koyup yakan Cemal Metin Avcı’ya verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası bozuldu

TIKLAYIN - TÜRMOB verilerine göre, İmamoğlu'nun iddia ettiği bilirkişi S.B.'nin lisanssız olduğu ortaya çıktı

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir