T24 Haber Merkezi
Aile Enstitüsü ve Nüfus Politikaları Kurulu’nun kurulmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararnameleri dün, Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, yazılı açıklama yaparak kararnameleri değerlendirdi.
Nazlıaka, açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “AKP 2024 yılını EMEKLİLER YILI ilan etmişti, bu yıl emeklilerin sürünme yılı oldu. Şimdi de 2025’i AİLE YILI ilan edecekmiş. Kim bilir ailelerin başına neler gelecek? İktidar, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde Nüfus Politikaları Kurulu ve Aile Enstitüsü kurdu. Bu kurul, kadını aile içerisinde güçsüzleştiren ve kuluçka makinası gibi görüp doğurganlığı arttırmaya odaklanan bir anlayışa sahiptir.
Günde en az iki kadının öldürüldüğü, kadınların istihdam dışına itildiği, yoksulluk ve yoksunluk kıskacına mahkûm edildiği ülkemizde, cinsiyet temelli ayrımcılık her geçen gün artmaktadır. Anneliği en büyük kariyer olarak gören ve kadının sosyal, ekonomik ve siyasal statüsünü göz ardı eden bir yaklaşım ile karşı karşıyayız. Oysa, kadını hayatın her alanında güçlendiren, eşitlikçi ve özgürleştirici bir politika anlayışına ihtiyacımız var.
“Anne olmayan kadın yarımdır” diyenlere sesleniyorum: Kadınlar, sadece annelik kimliğine sahip değildir. Kadın insandır! Kadının insan hakları ana akımlaştırılmalıdır. Kadınların eğitimde, iş hayatında, siyasette ve toplumsal yaşamda eşit haklara sahip olmaları, yalnızca nüfus politikasının değil, ülke politikaların temeli olmalıdır."
"Eşitlik istiyoruz"
“Aile kavramı elbette önemlidir ama hangi aile?” diyen Nazlıaka sözlerini şöyle sürdürdü: “İçerisinde fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik şiddetin olduğu, çocukların bu şiddet sarmalına tanıklık ettiği aile yapısı ne kadar sağlıklı olabilir? AKP, adeta kadınlara ‘kol kırılır, yen içinde kalır’ anlayışını dayatmaktadır. Şiddet de görsen, dizini kır otur demektedir. Aile bütünlüğü için kadını kurban etmektedir. Kadını aile içinde güçlendirecek politikalar geliştirmemektedir. Toplumsal cinsiyet eşitliği her seferinde yok sayılmaktadır. Aile içindeki sorumluluklar sadece kadına yüklenmektedir. Bunun yerine, kadınların hem aile içinde hem de toplumsal alanda eşit fırsatlara ve haklara sahip olması gerekmektedir.”
"Annelik bir tercihtir"
Anneliğin bir tercih olduğunun altını çizen Nazlıaka, “Kadınların doğum yapmak istemesi ya da istememesi bir tercihtir. Her kadın anne olmalıdır diye bir dayatma yapılamaz. Anne olabilen var, olamayan var. Olmak isteyen var, istemeyen var. Bu dayatma toplumsal cinsiyet eşitsizliğini beslemektedir.” dedi.