CHP Tekirdağ Milletvekili ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, hükümetin "faiz sebep, enflasyon sonuç" söylemiyle başlayan faiz indirimleriyle enflasyonu "bile isteye" artırdığını belirterek "Vatandaşımızın sofrasındaki ekmeği, ülkemizin geleceği gençlerimizin umutlarını çaldı" değerlendirmesini yaptı.
Enflasyonun 1 yıl önce yüzde 19 olduğunu hatırlatan Öztrak, Türkiye'nin enflasyonda bahse konu politika sebebiyle dünyada ilk 5 sırada yer aldığını ifade etti. Öztrak, faiz politikasıyla vatandaşın kaybettiğini, faiz lobileri ve yandaşların kazandığını dile getirdi.
Öztrak'ın açıklamaları şöyle:
"Saray Hükümeti tam bir yıl önce, kerameti kendinden menkul 'faiz sebep, enflasyon netice' safsatasını uygulamaya koydu. Sarayın talimatıyla Merkez Bankası, faiz silahını Saraya teslim etti. O günden bugüne milletimiz gün yüzü görmedi. Saray’ın Nasreddin Hoca’nın borç ödeme fıkrasına benzeyen sözde ekonomi modeline göre faiz düşecek, paramız değersizleşecek, ihracat artacak, cari açık düşecek, rezervler artacak, döviz ihtiyacı azalacak, enflasyon düşecekti. Ama bu bir yılda ne dedilerse tam tersi oldu.
"Enflasyonda ilk 5'teyiz"
Bundan bir yıl önce yüzde 19 olan tüketici enflasyonu bugün yüzde 80’e çıktı. 2022 itibariyle dünyada tüketici enflasyonunun en yüksek olduğu beş ülkeden biriyiz. Türkiye’nin adı bu ligde Zimbabve, Lübnan, Sri Lanka gibi ülkelerle birlikte anılıyor. TÜİK’in makyajlı rakamlarıyla bile son bir yılda ekmek fiyatı yüzde 101, makarna fiyatı yüzde 113, süt fiyatı yüzde 121, dana eti fiyatı yüzde 95, peynir fiyatı yüzde 89 zam gördü.
"Üretici enflasyonunda şampiyonuz
Aynı dönemde yüzde 46’dan yüzde 144’e çıkan üretici enflasyonuyla dünya şampiyonuyuz. Tarımsal üretimde kullanılan ilaçlarda fiyat artışları yüzde 100’ün, mazot ve gübrede yüzde 200’ün üzerinde seyrediyor. Son bir yılda sanayide kullanılan elektriğin fiyatı yüzde 322, sanayide kullanılan doğal gazın fiyatı yüzde 273 arttı. Artan maliyetler üretici fiyatlarını yukarı itmeye devam ediyor.
"Kur patladı, cari açık rekor kırdı"
Aynı dönemde uygulanan ekonomi bilimine tamamen zıt politikalar nedeniyle Türkiye’nin risk primi 392 puandan 744 puana fırlarken, dolar kuru da üç kata yakın arttı, 8 lira 77 kuruştan 18 lira 40 kuruşa geldi. Kur artarken dış ticaret açığımız ve cari açığımız rekordan rekora koştu. İthalatımız ihracatımızdan iki kat fazla arttı, böylece geçen yıl bu zamanlar 49 milyar dolar olan dış ticaret açığımız 83 milyar dolara tırmandı. Düşecek denen cari açık bu dönemde, 27 milyar dolardan 37 milyar dolara yükseldi.
"Vatandaş kaybederken faiz lobileri kazandı"
Türkiye ekonomisinin bu safsatanın peşine takılmasının kaybedeni vatandaşlarımız, kazananı ise bankalar, faiz lobileri, dolar baronları, yandaş müteahhitler oldu. Merkez Bankası talimatla faiz indirirken, vatandaşların bankalarda karşılaştığı tüketici kredisi faizleri yüzde 20’lerden yüzde 30’lara ve üstüne çıktı. Son bir yılda bankaların net faiz gelirleri yüzde 417 artışla 208 milyar liraya ulaştı. Döviz kurunu tutmak için bütçenin altına bir saatli bomba gibi konan Kur Korumalı Mevduat için sadece bu yılın ilk 8 ayında bütçeden ödenen faiz ise 75,6 milyar liraya çıktı. Cumhuriyet tarihinde ilk kez bankaların ödeyeceği faiz yükü Hazine’nin sırtına taşındı. Bütçeden yapılan faiz harcamaları ise 174 milyar lirayı buldu. Böylece ilk sekiz ayda bütçeden ödenen faiz 250 milyar lirayı buldu. Aynı dönemde Saray müteahhitlerinin kasalarına, 'Milletin cebinden bir kuruş çıkmıyor' denen döviz garantili projeler için 15,2 milyar lira akıtıldı.
"En sinsi halk düşmanı olan enflasyonu azdırdılar; millet sandığı bekliyor"
Saray ve şürekası tüm uyarılarımıza rağmen bu safsatayı bile isteye hayata geçirdi. En sinsi halk düşmanı olan enflasyonu azdırarak vatandaşımızın sofrasındaki ekmeği çaldı. Yandaşını semirtirken bile isteye milletimizi hayat pahalılığı altında ezdi. Ülkemizin geleceği gençlerimizin umutlarını çaldı. Ama artık gittiğimiz her yerde şunu görüyoruz, bu metal yorgunu ucube rejim milletimizin teveccühünü ve güvenini tamamen kaybetti. Milletimiz notunu verdi, sandığın önüne gelmesini dört gözle bekliyor.
Cumhuriyetin ikinci yüzyılında biz geleceğiz. Hakkı, hukuku ve adaleti yeniden inşa edeceğiz. Güven ortamında katma değerli üretimin önünü açacağız. Üreterek kazandığımız refahı hakça paylaşacağız. Alacağımız sürdürülebilirlik önlemleriyle istikrarı sürekli hale getireceğiz. Biz geleceğiz milletimiz kazanacak. Yeni Kurumlar, Yeni Kurallar ve Yeni Kadrolarla ülkemizin ufku aydınlanacak."