CHP İstanbul Milletvekili Avukat Sezgin Tanrıkulu, 12 Eylül Askeri Darbesi'nin yıl dönümüne ilişkin yaptığı yazılı açıklamada "12 Eylül askeri darbesiyle hiçbir zaman hesaplaşılmadı ve o dönemin acılarını dindirecek adımlar atılmadı. AKP bu meseleyi bile istismar edip kendi çıkarları için kullandı ve 2010 referandumunu darbeyle hesaplaşma sosuna buladı" dedi.
"12 Eylül'e rahmet okuttu"
Tanrıkulu, darbecilerin hiçbir zaman tam manasıyla yargılanmadığını ifade ederek şöyle dedi:
"Darbenin başındakiler de, darbeci zihniyet de hiçbir zaman gerçek manada yargılanmadı. Darbe mekaniği ve mekanizmasını üreten nedenler ortadan kaldırılmadığı için ülkemiz 15 Temmuz’daki darbe girişimini yaşadı. Ve buna bağlı nedenlerle de ülkemiz 15 Temmuz sonrasında asker destekli sivil bir darbe düzeninin içine hapsedildi. AKP 15 Temmuz sonrası uygulamalarıyla 12 Eylül’e rahmet okuttu. "
"12 Eylül'ün 'asmayalım da besleyelim mi' zihniyeti bugün iktidardadır"
15 Temmuz Darbe Girişimi'nin ardından yapılan uygulamaları eleştiren Tanrıkulu şu ifadeleri kullandı:
"Başta yaşam hakkı olmak üzere temel insan haklarının tümü ayaklar altına alındı. Adil yargılama konusunda 12 Eylül’ün bile gerisine düşüldü. Toplu gösteri ve yürüyüş hakkı, muhalif düşünceyi ifade hakkı yasaklandı. Zaten olmayan basın özgürlüğü tamamen ortadan kaldırıldı. 12 Eylül döneminin idam cezalarının yerini yargısız infazlar aldı. Ağır hastalıklarına rağmen siyasi mahpuslar cezaevlerinde çürütülüyor ve ancak ölünce hapisten çıkabiliyorlar.12 Eylül’ün “asmayalım da besleyelim mi” zihniyeti bugün de iktidardadır."
"Her yeni kuşağı bir askeri veya siyasi darbenin gölgesinde büyütmek bu ülkenin kaderi olamaz"
Tanrıkulu açıklamasına şöyle devam etti:
"15 Temmuz sonrası rakamlarla 12 Eylül sonrası rakamları mukayese ettiğimizde, mevcut iktidarın 12 Eylül cuntacılarının gerisinde kalmamak için zulümde yarıştığını görüyoruz.
KHK’larla yüzbinlerce insanın bir gecede hayatını karartan, emir ve talimatla çalışan yargı eliyle adalet mekanizmasını bir kıyım makinasına dönüştüren, kamu kaynaklarını talan eden, küçük bir azınlığın saadeti için bütün ülkenin gırtlağına basan mevcut iktidarın 12 Eylül’cülerden tek farkı kravatlı olmasıdır.
12 Eylül 1980’de doğan çocuklar 41 yaşında. Onlardan önceki kuşaklar, darbe sırasında 40’lı yaşlarında olan insanlar, hayatlarının sonraki dönemini zulme, baskılara maruz kalarak veya tanık olarak geçirdi. Darbeye doğan çocuklar da bugün aynı kaderi tekrar yaşıyor ve sivil bir darbeye tanıklık ediyor.
Ama her yeni kuşağı bir askeri veya siyasi darbenin gölgesinde büyütmek bu ülkenin kaderi değil, olamaz. Darbeci zihniyeti demokratik, özgürlükçü değerlerle kuşatıp ortadan kaldırmak ve yeni nesillere özgür, demokratik bir ülke sunmak hepimizin ortak görevidir.
Çocuklarımıza, onların çocuklarına zulüm listeleri, acı çeteleleri tutmayacakları bir ülke bırakmak için, bedeli ne olursa olsun demokrasi mücadelesinden asla vazgeçmeyeceğiz. "