Gündem

CHP'li Topal valilik kararıyla boşaltılmak istenen Sevgi Parkı’ndan seslendi: Gönüllü arkadaşlarımızın yardımlarının engellemesi düşündürücüdür!

"Madem siz yapmıyorsunuz, o zaman arkadaşlarımızın yapmasına izin verin"

01 Mart 2023 19:19

CHP Hatay Milletvekili Serkan Topal, depremzedelerin ve yardıma giden sivil toplum kuruluşlarının konakladığı ve valilik kararıyla boşaltılmak istenen Hatay Sevgi Parkı’nda; “Siz bunları buradan çıkardınız. Buradaki vatandaşlara kim yemek yedirecek? Bunları kim karşılayacak? Getirin, siz kurun. Siz kurmadığınız için arkadaşlarımız buraya geldiler. Siz bunları yapmadığınız için arkadaşlarımız buraya geldiler. Gece gündüz, yatmayan insanlar var. Gecelerini gündüzüne katan, gerçekten emektar arkadaşlarımız var. Gönüllü arkadaşlarımız var. Madem siz yapmıyorsunuz, o zaman yapmalarına izin verin. Arkadaşlarımızın yapmasına izin verin. Siz izin vermiyorsanız, o zaman siz gelin. Siz kurun, siz kendiniz yapın. Arkadaşlar zaten gönüllü geldiler. İtiraz ve sitem bunadır” diye konuştu.

CHP Hatay Milletvekili Serkan Topal, depremzedelerin ve yardıma giden sivil toplum kuruluşlarının konakladığı ve valilik kararıyla boşaltılmak istenen Hatay Sevgi Parkı’nda konuştu. Topal, bu park boşaltılacaksa devletin bir yer göstermesi gerektiğini belirterek hala Hatay’da çadırların eksik olduğunu söyledi. Topal, şöyle konuştu:

"Devlet eğer burayı boşaltacaksa bir sebebi olmalı"

“İlk 8 saat içerisinde vatandaşlarımızın enkaz altında sesleri geliyor. Vatandaşlarımız seslerini duymalarına rağmen hiçbir şey yapamıyor. Kurtarma ekibi, AFAD yok. Hiçbir şey yok, yok, yok. Vatandaşlarımız baş başa ölüme terk edildi. Şu anda birçok sivil toplum kuruluş örgütleri buraya geldiler. Burada bir şeyler yapmaya çalıştılar. Gördüğünüz bu ortamda herkes bir şeyler getirdi. Kimileri çadır kurdu, kimileri yemek getirdi. Kimi mesele Tabip Odaları insanları tedavi etmeye çalıştı. Bir şeyler yapmaya çalıştı ve neticede burada bir sistem kuruldu. Sonra burası boşaltılmak istendi. Bir devlet eğer burayı boşaltacaksa bir sebebi olmalı. Sebep ne? Sebep güvenlik, enkaz, moloz kaldırma ve hijyen anlamında kaldırmak istiyorlar. Peki, burayı kaldırdınız. Buradaki vatandaşlarımız, çadırlar, insanlar nereye gidecek? Bir yer gösterilmesi gerekiyor. Kaldı ki burada oturmuş bir düzen var.

"Madem siz yapmıyorsunuz, o zaman yapmalarına izin verin"

Buradaki arkadaşlarımız, dışarıdan gelen gönüllüler var. Sağ olsunlar, kim buraya bir şey yaptıysa Allah onlardan razı olsun. Peki, siz bunları buradan çıkardınız. Buradaki vatandaşlara kim yemek yedirecek? Bunları kim karşılayacak? Getirin, siz kurun. Siz kurmadığınız için arkadaşlarımız buraya geldiler. Siz bunları yapmadığınız için arkadaşlarımız buraya geldiler. Gece gündüz, yatmayan insanlar var. Gecelerini gündüzüne katan, gerçekten emektar arkadaşlarımız var. Gönüllü arkadaşlarımız var. Madem siz yapmıyorsunuz, o zaman yapmalarına izin verin. Arkadaşlarımızın yapmasına izin verin. Siz izin vermiyorsanız, o zaman siz gelin. Siz kurun, siz kendiniz yapın. Arkadaşlar zaten gönüllü geldiler. İtiraz ve sitem bunadır. Eyvallah, 5-6 tane parkı boşaltacaksanız. Ben az önce sordum, bina sağlammış. Bu binayı kaldıracaksanız, evet burada zarar verebilir. Kabul ediyorum. Ama eğer bu bina yıkılmayacaksa ve hasarlı değilse onu da yapmaya gerek yok. Karşıdaki bina eğer ağır hasarlıysa elbette güvenliği biz de istiyoruz. Buradaki insanların da güvenliği önemlidir. Ama gerçeği bilmek, gerçeği araştırmak da önemlidir.

Son olarak şunu ifade etmek istiyorum. Burada gönüllü olan arkadaşlarımızın ve burada olan bütün STK’ların, emektarların yerinden edilecekse mutlaka onlara bir yer gösterilmesi, onların altyapısının da kurulması ve onların bu iyiliğinin devam edebilmesini sağlayacak zeminin, malzemelerin oluşturulması, destek verilmesi gerekiyor.

"İlk 48 saat içerisinde insanları ölümle baş başa bırakan zihniyetin, gönüllü arkadaşlarımıza destek olması gerekirken, yardımlarının engellenmesi düşündürücüdür"

Biz dün yetkililerle görüştük. Sayın Valilerle de görüştük. Bir yer gösterdiler. Dursunlu’yu gösterdiler yanılmıyorsam. Şimdi Dursunlu’da altyapı var mı, uygun mu değil mi gidip tabii ki ben bakmadım. Ama buradaki arkadaşlarımızın gidip ‘Evet, burası olur’ diyorsa ve buradaki bütün kurulu bir düzen var. Şimdi mesela bir hayırsever, şuradaki çadırları getirdi. Adam kendi kurdu ve gitti. Burayı yeniden alıp orada kurmak gerekiyor. Bunu madem siz yapıyorsanız, devlet olarak yapması gerekiyor. Siz buradaki gönüllü arkadaşlarımızın eğer çalışmasını istemiyorsanız, o zaman gelin. Onların yaptığı işi kendiniz yapın. Zaten arkadaşlar gönüllü. Zaten arkadaşlar her türlü fedakarlığı yapıyor. Gecelerini gündüzüne katıyor. Yazıktır, günahtır. Zamanında ilk 48 saat içerisinde insanları ölümle baş başa bırakan zihniyetin şu anda da buradaki yaraları sarmaya çalışan buradaki gönüllü arkadaşlarımıza da destek olması gerekirken bu yardımlarının engellenmesi açıkçası düşündürücü.

"Dünyanın lideri konumunda olan bir ülke maalesef vatandaşımıza bir çadır daha tedarik edemedi"

Bir kez daha söylüyorum. Elbette vatandaşlarımızın güvenliği her şeyden daha önemli. Ama burada moloz kaldırma şu anda yok. Moloz ve enkaz kaldırılacaksa ona bir şey demiyoruz. Ama şu an bir çalışma yok. 22-23 gün geçti. Hangi gündeyiz ne ben biliyorum ne de buradaki vatandaşlarımız. Günleri bile bilmiyoruz artık inanın. Çünkü gece gündüz yatmıyoruz. Biz hep şunu söyledik. Çadır. Vatandaşlarımız hala dışarıda yatıyor. Düşünebiliyor musunuz, dünyanın lideri konumunda olan bir ülke maalesef vatandaşımıza bir çadır daha tedarik edemedi. Anlayabiliyorum, 10 ilde oldu. Hadi ilk 3-5 gün. Aradan 25 gün geçiyor neredeyse. 25. Güne geleceğiz birkaç gün sonra. Nerede çadır? Artık giyim, ayakkabı göndermeyin. Çadır gönderin. Gıda dahi göndermeyin, çadır gönderin ki vatandaş dışarıda kalıyor şu anda. Önce çadır, sonra gıda. Hatay’ın bütün çığlığını ve sesini inanın siz basın emekçileri duyurdu. Hele ilk 2-3 gün kimse bizi duymuyordu. Sizler olmasanız belki birçok Bakan gelmeyecekti. Siz basın emekçileri olmasanız, buradaki halkın feryadını kamuoyuyla paylaşmasanız ne tırlar ne yardımlar ne çadırlar gelecekti.” (ANKA)