CHP Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün, TBMM Genel Kurulu’nda, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya, “Ben bu koltukta ne kadar fazla dururum, bir gün fazla nasıl otururum?’ korkusuyla bunları yapıyor ve başta iktidar partisi milletvekillerini ve yüce Meclis’in milletvekillerini kullanan, psikolojisi bozulmuş bir Süleyman Soylu'yla karşı karşıyayız” dedi.
TBMM Genel Kurulu’nda İçişleri Bakanlığı ile Aile, Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 2021 Yılı Kesin Hesap Kanun Teklifleri ile 2023 Yılı Bütçe Kanun Teklifleri görüşülüyor. Görüşmelerde söz alan CHP Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün, şunları söyledi:
"Sadece, psikolojisi bozulmuş bir adamın yarattığı travmayı konuşuyoruz"
“Evet, bugün, İçişleri Bakanlığı bütçesi görüşülüyor ancak İçişlerine bağlı bulunan hiçbir kuruluşun gerçeklerini konuşamıyoruz; Emniyet Genel Müdürlüğünün sorunlarını konuşamıyoruz, Jandarma Genel Komutanlığında çalışanların sorunlarını konuşamıyoruz, Sahil Güvenlik Komutanlığında çalışanların sorunlarını konuşamıyoruz. Neyi konuşuyoruz? Sadece, psikolojisi bozulmuş bir adamın yarattığı travmayı konuşuyoruz. Bu işin siyasi tarafı yok, bu işin bürokratik tarafı yok, bu işin tamamen psikolojik tarafı var.
"‘Ben bu koltukta ne kadar fazla dururum, bir gün fazla nasıl otururum?’ korkusuyla bunları yapıyor"
Bu psikoloji, bir yıllık yaptığı uygulamaların bugün, bütçe görüşmelerinde aklamasını gerçekleştiriyor. Sevgili iktidar partisi milletvekili arkadaşlarım, bakınız, bir empati yapınız, lütfen empati yapınız; bir yıl içerisinde yaptığı uygulamaları gerek Komisyon toplantısında gerekse Genel Kurulu gerginleştirerek kendi koltuğunu sağlamlaştırmaya çalışıyor, bütün mesele bu. Korku dağları sarmış. ‘Ben bu koltukta ne kadar fazla dururum, bir gün fazla nasıl otururum?’ korkusuyla bunları yapıyor ve başta iktidar partisi milletvekillerini ve yüce Meclisin milletvekillerini kullanan psikolojisi bozulmuş bir Süleyman Soylu'yla karşı karşıyayız arkadaşlar.
"Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanlarını çalıştırmak istememektedir"
Şimdi, yaptığı uygulamalardan sonra, özellikle 2019 yılında yapılan yerel yönetimler seçimlerinde Türkiye'de birçok belediye başkanlığını Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanları kazandı, Millet İttifakı'nın başkanları kazandı. Bakanlığın yapmış olduğu bizzat kendi müdahalelerinden, müfettişlerin yapmış olduğu bizzat müdahalelerden sonra şimdi de valilere ve kaymakamlara talimat vererek Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanlarını çalıştırmak istememektedir. Bunun örneğini onlarca, yüzlerce verebiliriz ama şunu içtenlikle söylüyorum ki: Başta... Lütfen, rica ediyorum ya, rica ediyorum. Muğla Büyükşehir Belediye Başkanımızın -örnek veriyorum- 63 milyon dolarlık bir projesi var, her şeyi hazırlanmış, teminata gerek yok, bir imzaya ihtiyacı var, imza atmayan bir iktidar var.
"Bu adam bütün hayatında ilmin, liyakatin ve çalışkanlığın düşmanı olacak"
Ankara Büyükşehir Belediyesinin Belbeton adı altında bir yan kuruluşu var. Bu kuruluş... Bu firma 2002 yılında özelleştirme kararı alıyor. 2009'da özelleştirmeye giren bir firma burayı kiralıyor, on yıl süreyle burayı çalıştırıyor. 30 milyon dolarlık bir şirketi 12,5 milyon dolara satın alıyor, on yıl kiracı olarak çalıştırıyor -bakınız arkadaşlar, Ankara Büyükşehir, hemen burada Etimesgut'ta- on yıl süreyle çalıştırıyor, süresi dolduktan sonra Büyükşehir tahliye kararı yazısı gönderiyor ve maalesef kaymakam onaylamıyor. Peki, kaymakam talimatı nereden alıyor? İktidardan alıyor, Bakanlıktan alıyor "Sakın tasfiye kararını onaylama, tahliye etmesin." denilerek. Bu anlayışla bu Türkiye yönetilemez arkadaşlar. Bugüne kadar belediyelerimiz hakkında söylemiş olduğunuz yalanları saymakla bitiremeyiz. Ama yalancının mumu yatsıya kadar yanar, Süleyman Soylu'nun mumu ikindiye kadar yanmıyor arkadaşlar, ikindide sönüyor. Böyle bir anlayışla karşı karşıyayız. Şimdi, geldiğimiz noktada iktidar partisine söylediği sözleri hatırlatmama gerek yok. İktidar partisinin bakanına Demokrat Parti Genel Başkanıyken söylediğiniz sözleri hepiniz biliyorsunuz, biliyorsunuz değil mi? Bunun ayrıntılarına girmeye gerek yok ancak son olarak şunu söyleyebilirim, 2'nci Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü Paşa'nın bundan seksen üç yıl önce Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinin ilk mezunlarında söylemiş olduğu cümleyi söyleyip sözlerimi tamamlayacağım: ‘Efendiler, elinde yanlış bir şehadetnameyle cemiyete çıkan bir adamın memlekete zararı sizin tasavvur edebileceğinizden çok fazladır.’ ‘Bir cemiyette en muzır adam ehliyetsiz olduğu hâlde salahiyet sahibi olanlardır’ diyor. Bu adam bütün hayatında ilmin, liyakatin ve çalışkanlığın düşmanı olacak.” (ANKA)