Politika

CHP Sözcüsü Yücel'den, İmamoğlu'na 'bilirkişi' soruşturmasını açan savcıya: Senin hukuk fakültesi diploman cikletten mi çıktı?

03 Şubat 2025 17:43

Güncelleme: 03 Şubat 2025 19:19

T24 Haber Merkezi 

CHP Sözcüsü Deniz Yücel, partisinin MYK toplantısına ilişkin olarak düzenlediği basın toplantısında; İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun açıkladığı bilirkişiden sonra hakkında soruşturma başlatılmasına tepki gösterdi. Yücel, "Sayın Ekrem İmamoğlu, sırf CHP’li Belediyeler aleyhine ısmarlama raporu yazması için özel olarak görevlendirilen bilirkişinin ismini açıkladı diye; Yok 'Bilirkişiyi etkilemeye teşebbüs' yok 'Kamu görevlisini hedef gösterme!' Yav bu kadarı da ayıptır ya! Böyle bir soruşturmayı açana da, açtırana da gülerler… 'Senin hukuk fakültesi diploman cikletten mi çıktı?' diye sorarlar adama…" dedi.

Bilirkişi sürecinden de bahseden Yücel, "İstanbul’daki 8 binin üzerinde bilirkişi var. Cumhuriyet Halk Partili Belediyelerin dosyalarında her ne hikmetse hep aynı kişi atanıyor. Şimdi bu yetenekli, becerikli ve kerameti kendinden menkul bilirkişinin bütün olasılıkları boşa çıkaracak şekilde; CHP’li belediyelerin soruşturma dosyalarına 'tesadüfen' görevlendirildiğine ve bu şahsın raporlarının hukuka uygun olduğuna mı inanalım?"  diye konuştu. 

Yücel, iktidarın açıkladığı "yargıda Reform" paketine de tepki göstererek; "Sizin bu belgeyi açıkladığınız sadece Ocak ayı içerisinde Beşiktaş Belediye Başkanımız ve Zafer Partisi Genel Başkanı tutuklandı… Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş tutuklandı, Program Koordinatörü Kürşad Oğuz, gazeteci Barış Pehlivan, Seda Selek ve Serhan Asker 24 saat gözaltında tutuldu, kaçarlar diye adli kontrol tedbiriyle serbest bırakıldı. Sanatçı Menajeri Ayşe Barım, tam 12 yıl sonra gezi olaylarının organizatörü olduğu iddiasıyla tutuklandı" ifadelerini kullandı.


Yücel'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: 

"Bugün okullar açıldı ve yurdun dört bir yanında yaklaşık 20 milyon öğrenci ders başı yaptı. İkinci yarı yılda tüm öğrencilerimize ve öğretmenlerimize başarılar diliyoruz. Ancak sömestr tatili için gittikleri, Bolu Grand Otel yangınında yaşamını yitiren 36 çocuğumuz, bugün okula gidemedi. Bu acının yaşandığı gün 'en geç 10 gün içerisinde sorumluların kim olduğu belli olacak' diyen İçişleri Bakanına bugün 14. Gün olduğunu hatırlatıyoruz. Sorumlular hala belli değil… Okullarda 36 sıra boş…

"Depremzedeler hala konteynırda yaşıyor"

Unutamadığımız bir diğer acıyı da 6 Şubat 2023’te yaşadık. 11 ilimizde etkili olan ve yarattığı tahribatın, bıraktığı izlerin yıllarca belleklerden silinmeyeceği iki deprem yaşandı. Binlerce insanımızı kaybettiğimiz, milyonlarca vatandaşımızın evsiz kaldığı büyük felaketin 2’inci yıldönümünde, depremzedeler hala büyük sıkıntılarla baş etmeye çalışıyor. Depremin üzerinden geçen sürede pek çok kentte halen alt yapı sorunları çözülmedi, kalıcı konutlar tamamlanmadı, yerle bir olan kentleri, ekonomik ve sosyal olarak ayağa kaldıracak adımlar atılmadı. Depremden en çok etkilenen ve iktidarın Yerel seçimlerin hemen öncesinde; 'Merkezi yönetimle yerel yönetim aynı partiden olmazsa hizmet gelmez' diyerek tehdit ettiği Hatay’da, depremzedelerin önemli bir kısmı hala konteyner kentlerde zor şartlar altında yaşam mücadelesi veriyor. 

"AKP iktidarı sınıfta kaldı"

Acıların en büyüğünü yaşayan, evlatlarını, anne babalarını, yakınlarını, arkadaşlarını kaybeden milyonlarca vatandaşımıza ne yazık ki; devletin şefkatli eli uzatılamadı ve her konuda olduğu gibi Maraş Depreminin yaralarını sarmak konusunda da, AKP iktidarı sınıfta kaldı. Trafoların yetersiz kaldığı, elektrik kesintilerinin hayatı olumsuz etkilediği deprem bölgesinde, eğitimden sağlığa, kamusal pek çok hizmette önemli sıkıntılar yaşanmaya halen devam ediyor.

"İlk sandıkta bu halk düşmanı iktidarı tarihin tozlu raflarına kaldıracağız"

Yaşanan felaketleri; 'kader, fıtrat' olarak gören 23 yıllık AKP iktidarında depremler, seller, yangınlar, iş kazaları, maden ocağı çökmeleri, pandemi ve daha birçok doğal afetlerde milyonlarca canımızı kaybettik. Ama asıl canımızı yakan ne biliyor musunuz?  Birçoğunun önlem alındığı takdirde ölümle sonuçlanmayacağı gerçeği. Ünlü yazar ve filozof Albert Camus’un da dediği gibi “Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın.” Türkiye Cumhuriyeti Devleti, böyle basiretsiz bir iktidarı tarih boyunca görmemiştir. AKP iktidarı, tedbirsizlik ve ihmallerle, Türk halkına büyük acılar yaşatan, bununla da kalmayıp açlığa mahkûm ettiği milyonları yaşarken öldüren bir iktidar olarak tarihe geçmiştir. Ancak buradan ifade ediyoruz; ilk sandıkta bu halk düşmanı iktidarı tarihin tozlu raflarına kaldıracağız.

"Gün geçmiyor ki hukuksuzluk yaşanmasın"

Bu ülkede gün geçmiyor ki bir hukuksuzluk yaşanmasın. Millet iradesi gasp ediliyor, belediyelere kayyumlar atanıyor, belediye başkanları, siyasi partilerin genel başkanları tutuklanıyor, gazeteciler sırf haber yaptıkları için soruşturmalara maruz kalıyor, hapse atılıyorlar. Böyle bir ortamda AKP, geçtiğimiz günlerde 2025-2029 Yargı Reformu Stratejisini açıkladı. Şaka gibi değil mi? İçeriğinde yüzlerce hedefin olduğu bu belge; Anayasa’yı ve Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımayan, kanunları amacından saptırıp, yamalı bohçaya çeviren, millet iradesini beğenmeyip ona ipotek koyan, tutuklamayı bir tedbir olmaktan çıkarıp, bir cezalandırma yöntemi haline getiren, yargının tarafsız ve bağımsız yapısını ortadan kaldıran bir iktidar tarafından açıklanıyor. Sonra da bu milletin, AKP iktidarının yargıda reform yapacağına inanmasını bekliyorlar.

Tutuklama ve gözaltılara tepki 

Sizin bu belgeyi açıkladığınız sadece Ocak ayı içerisinde Beşiktaş Belediye Başkanımız ve Zafer Partisi Genel Başkanı tutuklandı… Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş tutuklandı, Program Koordinatörü Kürşad Oğuz, gazeteci Barış Pehlivan, Seda Selek ve Serhan Asker 24 saat gözaltında tutuldu, kaçarlar diye adli kontrol tedbiriyle serbest bırakıldı. Sanatçı Menajeri Ayşe Barım, tam 12 yıl sonra gezi olaylarının organizatörü olduğu iddiasıyla tutuklandı.  

"Biz orada, aslında gitmekte olan bir iktidarın korkusunu gördük"

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu, AKP’nin yaptığı hukuksuzlukları belgeleriyle, bir basın toplantısında kamuoyu önünde açıkladı diye hakkında soruşturma başlatıldı. İstanbul İttifakı’nın oyları ile seçilen Sayın İmamoğlu’nun yani 16 milyon İstanbullunun uğradığı haksızlığın karşısında Türkiye, Sayın İmamoğlu’nu ve İstanbulluları yalnız bırakmadı. AKP’nin darbe dönemlerine rahmet okutacak hukuksuzlukları karşısında, Kendi iradelerine sahip çıkmak isteyen on binler adliyenin önünde, oraya gidemeyen milyonlar ise ekranlarının başındaydı. Çağlayan Adliyesi’nde olağanüstü güvenlik tedbirleri vardı. Orada polisle vatandaşı karşı karşıya getirmek için özel bir hazırlık yapıldığını gördük.  Biz orada, aslında gitmekte olan bir iktidarın korkusunu, kaygısını ve paniğini gördük… Tüm bu yaşananlar, iktidarı kaybetmeye yaklaşan bir siyasi partinin son çırpınışları…. 

"Senin hukuk fakültesi diploman cikletten mi çıktı"

Sayın Ekrem İmamoğlu, sırf CHP’li Belediyeler aleyhine ısmarlama raporu yazması için özel olarak görevlendirilen bilirkişinin ismini açıkladı diye; Yok 'Bilirkişiyi etkilemeye teşebbüs' yok 'Kamu görevlisini hedef gösterme!' Yav bu kadarı da ayıptır ya! Böyle bir soruşturmayı açana da, açtırana da gülerler… Açana gülerler, çünkü derler ki 'Sen hukuk bilmiyorsun kardeşim' derler. 'Senin hukuk fakültesi diploman cikletten mi çıktı?' diye sorarlar adama… Açtırana da gülerler, derler ki 'Sen bu işlerden medet umuyorsan, sen böyle soruşturmalardan medet umuyorsan sen zaten bitmişsin kardeşim' 'Toplumsal meşruiyetini zaten kaybetmişsin.' İstanbul’daki 8 binin üzerinde bilirkişi var. Cumhuriyet Halk Partili Belediyelerin dosyalarında her ne hikmetse hep aynı kişi atanıyor. Yetenekli… Becerikli… Kerameti kendinden menkul… Şimdi bu yetenekli, becerikli ve kerameti kendinden menkul bilirkişinin bütün olasılıkları boşa çıkaracak şekilde; CHP’li belediyelerin soruşturma dosyalarına 'tesadüfen' görevlendirildiğine ve bu şahsın raporlarının hukuka uygun olduğuna mı inanalım? Bunu mu bekliyorsunuz?"