CHP Tunceli Milletvekili Gürsel Erol, yasama dokunulmazlıklarını değerlendiren bir yazı kaleme aldı. Erol “Bugün parlamentomuz, ne yazık ki 90’lı yıllardaki antidemokratik uygulamalara geri dönmektedir” dedi. 1994 yılında DEP milletvekillerinin gözaltına alınmalarını, sonrasında tutuklanarak vekilliklerinin düşürülmesini ve 1999 yılında Fazilet Partisi milletvekili Merve Kavakçı’nın yemin ettirilmemesini haksızlık olarak niteleyen Erol, milletvekilinin suçu sabit görülüp yargılama süreci bitinceye kadar da tutuksuz hâlinin devam ettirilmesi gerektiğini belirtti.
Erol’un dokunulmazlıklara ilişkin yazısı şöyle:
“Bugün parlamentomuz, ne yazık ki 90’lı yıllardaki antidemokratik uygulamalara geri dönmektedir.
O yıllarda Erdal İnönü’nün milletvekilleri dokunulmazlıklarının kaldırılması ile ilgili yazmış olduğu muhalefet şerhinde de ifade ettiği hususları tekrarlamak istiyorum:
'Dokunulmazlıkları kaldırılması önerilen milletvekillerinin sözle ve yazı ile açıkladıkları fikirlerine hiç bir şekilde katılmıyorum, bu fikirler yanlıştır, zararlıdır, gerçeğe uymayan, yorumlarla doludur. Ama milletvekillerinin bu yanlış fikirleri söyleme olanağını zorla ortadan kaldırırsak, bu fikirlerin yanlışlığını vatandaşlarımıza gönül rahatlığı ile kabul ettiremeyiz.' (Prof. Dr. Erdal İNÖNÜ)
1994 yılında DEP milletvekillerinin gözaltına alınmalarını ve sonrasında tutuklanarak vekilliklerinin düşürülmesini, 1999 yılında Fazilet Partisi milletvekili Merve Kavakçı’nın yemin ettirilmemesini hepimiz hatırlıyoruz.
Bunların hepsi birer haksızlıktır. Bir milletvekili, seçildikten sonra, yasama süresi içerisinde görevi ile ilgili sorumluluklarını yerine getirirken yargılanabilir mi?
Evet, yargılanabilir ama o milletvekili tutuksuz yargılanmalı, suçu sabit görülüp yargılama süreci bitinceye kadar da tutuksuz hâli devam etmelidir.
Eğer milletvekilinin FETÖ, PKK ve bunlar gibi terör örgütleriyle bağlantısı hukuken sabit görülür ve mahkemeler bununla ilgili bir karar vermişse yargı sürecinin sonucu uygulanmalıdır.
Geçtiğimiz günlerde HDP Grup Başkan Vekili Ahmet Yıldırım'ın, Cumhurbaşkanına hakaretten dolayı milletvekilliğinin düşürülmesi, milletvekilimiz Enis Berberoğlu’nun ve milletvekillerinin tutuklu yargılanması siyaseten de ahlaken de doğru değildir.
Birbirimizden ayrı düşünebiliriz, siyaseten birbirimize karşı tavırlarımız farklı olabilir ama bu Parlamentoda görev yapan milletvekillerinin seçildikleri, geldikleri illerdeki seçmenlerinin düşüncelerini özgürce ifade etmeleri nedeniyle milletvekilliklerinin düşürülmesi hiçbir şekilde kabul edilebilir değildir.
Milletvekilliklerinin düşürülmesini değil, tam tersine millet iradesinin parlamentoya yansımasını, milletin iradesinin burada özgürce kendini ifade edebilmesini sağlamalıyız. Çok seslilikten korkmamalıyız. Demokrasi ve özgürlükler noktasında ortak aklı egemen kılmalıyız.
Demokrasiye olan inancımla, parlamentonun saygınlığını korumak için AKP'li milletvekillerini buradan uyarmak isterim.
Hukuk herkese lazımdır, döneme ve kişiye özel yaratılan düzenin bir gün yeni mağduriyetlere ve haksızlıklara yol açacağı bilinmelidir.
Tarihimizde dönem dönem "kahraman" diye adlandırılan insanların sonra hainlikle suçlandıklarını ve yargılandıklarını hepimiz biliyoruz.
Kişiye dayalı bir hukuk düzeninin kurulmasının en somut örneği, Kenan Evren’dir. O günün kahramanı Evren’in daha sonra yargılanmış olması unutulmamalı, bu süreçten ders çıkarılmalıdır.
Bu bağlamda; kişiye dayalı bir hukuk düzeni değil, Anayasaya, evrensel demokratik değerlere dayalı siyaset ve hukuk düzenini savunmalıyız. Milletvekillerinin yasama dokunulmazlığını ve parlamentonun saygınlığını korumak siyasi sorumluluğumuz olmalıdır.
Meclis’te görev yapan tüm milletvekillerinin de Anayasa’daki yemin metnine sadık kalarak ülkemizin birlik ve bütünlüğüne, üniter devlet yapımıza ve cumhuriyetin temel ilkelerine sahip çıkmak asli görevidir.”