CHP İstanbul Milletvekili Prof. Binnaz Toprak, AKP’nin seçimlerde birinci parti çıkmasını Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “halk adamı” olmasına bağladı. Toprak, Yolsuzluk iddialarına rağmen AKP’nin oy oranlarının düşmemesi ile ilgili olarak “İnsanlar sağlık sigortasından ya da bize çirkin görünen TOKİ'lerden çok memnun” ifadesini kullandı.
“AKP dindarlara ilk defa bu ülkenin onurlu eşit vatandaşları olduklarını hissettirdi” diyen Toprak’ın Habertürk’te yer alan söyleşisinin bir kısmı şöyle:
Dindar kesim kendini eşit vatandaş olarak gördü
AK Parti başarısında muhafazakâr söylem mi yoksa ekonomik nedenler mi daha baskın?
Dindarlık da önemli ekonomik çıkarlar da. Mitinglerde Başbakan için çıldıran başörtülü kadınların olması tesadüf değil. AKP onlara ilk defa bu ülkenin onurlu eşit vatandaşları olduklarını hissettirdi. Başbakan'ın onların anlam dünyasına hitap eden bir tarafı var. Hayat boyu Türkiye'nin elitleri tarafından aşağılanmış küçük görülmüşseniz, sizi üste taşıyan bir iktidarı tabii ki desteklersiniz.
Refah Partisi döneminden itibaren o güne kadar kendi halinde yaşamış mütedeyyin kesimin başörtülü kadınları mobilize oldu, kapı kapı dolaştı. Bu çok oy getirdi. Sünni ve Müslüman olmanın da payı var. Bugün devlet dairelerindeki temizlik işlerine kadar "yandaş" değilseniz iş bulmanız çok zor.
Bize çirkin görünen TOKİ'leri halk sevdi
17 Aralık süreci AK Parti oylarını düşürmedi. Nasıl açıklıyorsunuz?
Ekonominin payı olmuştur ama asıl etmen toplumun kutuplaşmışıydı. "Aman sıkı duralım, Başbakan'a sahip çıkalım" dediler. Yolsuzluk iddialarını görmemiş olmaları mümkün değil. "Bal tutan parmağını yalar" hesabı "Çalıyor ama iş de yapıyor" diye düşündüler sanırım.
Partilere bağlılığın tek bir nedeni yok. Fakirseniz bulgur makarna getiren partiye elbette oy verebilirsiniz. Biz aile sigortası önerdik, hayali bir şey gibi geldi. İnsanlar sağlık sigortasından ya da bize çirkin görünen TOKİ'lerden çok memnun.
Hayatında ev sahibi olamamış insanlar için hoş herhalde. Tayyip Erdoğan karizmatik bir lider. Halk adamı olmasının payı var.
Yaptıkları iyi şeyleri göz ardı etmek gerekmez. Fakat kutuplaşma siyaseti güdüyorlar ve her seferinde mağduru oynuyorlar.
Bu sefer de mağdurlar çünkü "paralel yapı" var. Oy için bunu yapmak doğru değil. Türkiye bu söylemlerle çok kutuplaşıyor, insanlarda nefret birikiyor.
CHP değişiyor ama değişim kolay olmuyor
CHP için "halka yakın değil" eleştirisi de yapılıyor
Parti örgütlerine gitseniz, elitist diyebileceğiniz bir iki kişiyi zor bulursunuz. Aksine çok halktan insanlar. Bu önyargıları kırmak zaman alacak. CHP'nin bundan önceki kadrolarının blucin giyinip Gezi'de dolaşmalarını, LGBTİ bireyleri hakkında önerge vereceklerini, mahkeme mahkeme dolaşıp davaları takip edeceklerini, hapishane raporları yazacaklarını düşünebilir miydik?
CHP değişiyor, kimse farkında değil. Ama bu neredeyse 100 yıllık bir parti ve değişim kolay olmuyor.
Cemaat benimle de uğraştı
Ya cemaat tartışması?
2008'deki "Türkiye'de Farklı Olmak" araştırmasından sonra Cemaat benimle de çok uğraştı. Araştırmayı birlikte yaptığımız Nedim Şener kitap yazdığı için hapis yattı. Türkiye'de farklı kimliklere karşı baskı var mı diye yola çıkmıştık. Herkes Cemaat'i işaret etmişti. O dönem AKP ile birlikte hareket ettikleri için çok güçlülerdi. Cemaat'in yargı ve poliste çok güçlü olduğu yıllardır söyleniyor. Bunun ipuçlarını da gördük. Bunlar AKP'nin gözü önünde oluyordu. Kandırıldık iddiasına inanmıyorum. Şimdi Aldous Huxley'in Cesur Yeni Dünya'sındaki hayali düşman gibi 'paralel yapı'yı gösteriyorlar.
CHP sosyal demokrat olmalı
CHP'yi bundan sonra nasıl bir yol bekliyor? Eski ulusalcı çizgi mi baskın çıkar yoksa sağa açılımla merkez parti olma adımları devam eder mi?
Bekleyip göreceğiz. Tercihim CHP'nin Avrupa'daki sosyal demokrat partiler gibi olması. Ama Avrupa'da da sosyal demokrat partiler düşüşte, sağ yükselişte. Evet, dünya gerçeği böyle. Marksist ütopya öldü, sınıflar yerine kimlikler öne çıktı. Sosyal demokrat partilerin kendilerini yeniden kurgulayabilmeleri kolay değil.