Gündem

Çiğdem Toker: Bu süreç AKP döneminde başlamış değil, mafyatik yapıların devletin içindeki bazı kişi ve kurumlardan destek alarak işlediği suçların tarihi daha geriye dayanıyor

“Onlar gazeteci değil, gibi pozisyon alan, dünyalığını biraz daha büyütmek için politik yorum yapıyor havasında köşesinden parmak sallayanlar”

21 Mayıs 2021 12:59

Sözcü yazarı Çiğdem Toker, organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in ülke gündemine oturan açıklamalarını değerlendirdiği bugünkü yazısında, “Kuşkusuz ki bu süreç AKP döneminde başlamış değil. Suç örgütlerinin, mafyatik yapıların devletin içindeki bazı kişi ve kurumlardan destek alarak işlediği suçların tarihi daha geriye dayanıyor” dedi.

“İktidarın 2008 yılında, TMSF bünyesindeki Sabah-atv satışından başlayarak, aşama aşama, kendisine bağlı medyayı kurması, iş insanlarına talimat vererek kurdurması, medya sahiplikleri yeniden inşa edilirken kamu bankaları kredi mekanizmasının harekete geçirilmesinin bir hedefi vardı. O hedef, alabildiğine rahat, denetimsiz, yaptırımsız bir devlet aygıtı sahası kurmaktı. Eski ‘ana akım’ sahipliklerinin, göbekten bağlı ‘işleri’, iktidarın bu hedefine ulaşmasını kolaylaştırdı” değerlendirmesinde bulunan Toker, yazısının devamında da şunları kaydetti:

“1 Kasım 2015 seçimleri öncesi, iktidarın yol vermesiyle mitingler yapan, Barış Akademisyenleri için kanlarında duş almaktan bahsedebilen Sedat Peker'in videolarında saçılan olaylar böyle bir sürecin sonucu.

Kuşkusuz ki bu süreç AKP döneminde başlamış değil. Suç örgütlerinin, mafyatik yapıların devletin içindeki bazı kişi ve kurumlardan destek alarak işlediği suçların tarihi daha geriye dayanıyor. Öyle geniş, acılı bir yelpaze ki bu, bir yanında hedefe oturtulduktan sonra katledilen gazeteciler, siyasetçiler, aydınlık düşünceli insanlar, toplu katliamlar, diğer yandan Hazine ve toplumun refahından çalan boy boy yolsuzluklar.

Konumuza dönecek olursak; pozisyon ve ömrünü sağlam tutmak adına iktidarın bir dönem epey hoş tuttuğu Sedat Peker'in videolarında adı geçen ‘kardeşler’ gazeteci filan değil. Onlar gibi pozisyon alan, halkın gerçekleri öğrenmesi için yazıp konuşmak yerine bu gerçeklerin üzerini örten, örtmek için pazarlık yapan, dünyalığını biraz daha büyütmek için politik yorum yapıyor havasında köşesinden parmak sallayanlar, bakanların karşısında soru sormaktan vazgeçenler de “gazeteci” değil. Yaygınlığı dolayısıyla belki bir çırpıda anlaşılacak başka bir isim bulmak gerekiyordur ama o kelime, gazetecilik değil.”

Yazının tamamını okumak için tıklayın.